Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Madem ki piyasalar bozulmanın nedenini Merkez Bankası’nın alacağı faiz kararına bağladı, benim de bu işin içinde tuzum olsun.

        -Merkez Bankası yarınki kararında faiz düşürmesine düşürecek. Bunun tutarı da 2 puan civarında olabilir. Hem piyasa bu oranı hazmettiği, hem de enflasyonun yılı yüzde 11 veya altında bir rakamdan kapatacağından dolayı.

        -Belki üzerine bir çeyrek daha koyarak yüzde 12 oranının altına inmeyi de deneyebilir. Ya da hedefi tam 12’den vurur.

        YENİ YILDA YENİ OLAN NE VAR?

        -Ama öyle çeyrek puan ya da yarım puanlık sapmalar piyasaları ters köşe yapmaz. Bu anlamda Merkez Bankası piyasaları şaşırtmaz. 6 ayda 10 puanlık indirimi 12 puana çıkartmak varken, pişmiş aşa su katmaz. Ne de olsa 2019 yılında dünyanın en fazla faiz düşüren merkez bankası unvanınıaldı.

        -Bence şimdiye kadar yapılan indirimler aynı zamanda enflasyonla paralel gittiğinden, dünyada da faiz indirimleri yapıldığından eğrisi doğrusuna denk geldi. Ters giden bir şey olmadı.

        -Ancak yeni yılla birlikte ara vermeden indirimler sürerse durum değişebilir. Biraz durup nefeslenmek, enflasyonun düşüşe devam edip etmediğini görmek gerekebilir.

        FAİZLER ÖNDEN KOŞAR MI?

        -Bu anlamda bekleyen risklerden biri “faizi düşür, enflasyon da düşer” görüşünün test edilmeye kalkılmasıdır.

        -Böyle bir durum söz konusu olursa etkileri ise tam tersi yönde olacak.

        -Zaten yurt içi talep artışı başlamışken faizlerin enflasyondan önce düşürülmesi, tüketimi öne çekecek ve ivmelendirecek. Dolayısıyla enflasyonu da besleyecek.

        -Ancak faizlerin önden koşacağı bir duruma fazla ihtimal vermiyorum.

        YABANCILARI ETKİLEMEZ

        -Faizler enflasyonu gözleyerek düşürülse bile, artık aradaki fark iyice kapandı ve oranlar birbirine çok yaklaştı. Türkiye’nin reel faizi yüzde 1 ve altına indi. Mevduatta stopaj sonrası reel faiz bile yok. Enflasyonla başa baş bir durum söz konusu.

        -Getirilerin genel anlamda düşmesi yabancı yatırımcıları etkilemeyebilir. Onlar için daha çok belirleyici olan döviz kurunun seyri. Eğer Türkiye’ye girişlerini artırırlarsa zaten istikrarlı seyreden döviz kuru daha da gevşeyebilir. Böyle bir durumda faiz getirisi yanında bir de kur kazancı elde ederler. Çifte kazanç yabancıyı kurtarır.

        YERLİLERİ ÇOK ZORLAR

        -Ancak yerliler TL’ye döviz bozdurarak, sonunda da TL’den dövize dönerek yatırım yapmıyor. Kur kazancı elde edemiyorlar. Bu nedenle getirilerin iyice azaldığı bir yılda Türk Lirası tutan tasarruf sahipleri mecburen alternatif arayacaklar.

        -Alternatif ne olabilir diye bakarsak pek seçenek de yok. Yakın vadede döviz pek kazandıracak gibi durmuyor. Zaten yeterince dövize yatırım da yapılmış. Borsa ise faiz yatırımcısı için oldukça riskli bir piyasa. Tahvil piyasası da öyle gelişmiş ve derinleşmiş güven veren bir piyasa değil.

        ALTERNATİF YATIRIM FONLARI MI?

        -Eğer bankacılık ve finansal sistem yatırım fonlarını iyi yönetirse bir alternatif olabilir. Bunun işareti de bu yıldan geldi zaten. Yatırım fonlarının toplam büyüklüğü 100 milyar lirayı buldu.

        -Yatırım fonu pazarını daha da büyütmek için ilk yapılması gereken iş, fona giriş ve çıkışlardaki tam serbestliği kısıtlamaktır. Bu yolla fonların getirileri üzerinden spekülasyon yapılması önlenebilir, erken ayrılanların karı alıp götürmeleri engellenebilir.

        -Tıpkı mevduatta olduğu gibi, fonlardan da ayrılmalara belirli vadeler konulabilir. Erken çıkışlarda ise hatırı sayılır bir kesinti yapılabilir.

        -Bunun için elbette SPK’nın onayı ve düzenlemesi gerekir. Faizlerin gerileyeceği ve yurt içi yerleşiklerde getiri arayışının şiddetleneceği bir dönemde performansı artarsa pekala yatırım fonları bir alternatif olabilir. Fon piyasası büyüyebilir.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar