Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Yaşam HT Pazar Bu deney herkesi ‘dürttü’, facebook deneyi, ht pazar, mustafa alkan

        Mustafa ALKAN / HT PAZAR

        İki yıl önce Facebook, anadili İngilizce olan kullanıcıları arasında rastgele seçtiği 689 bin 3 kişinin ana sayfasında görünecek durum güncellemelerini belirleyen algoritmasını, kimseye haber vermeden değiştirdi. Çünkü ABD”nin Cornwell ve California Üniversitesi uzmanları “Duyguların bulaşıcı olduğuna” dair tezlerini sınamak için Facebook’tan yardım istemişti. Facebook’un Veri Uzmanı Adam Kramer de deneyin sonucunu merak ediyordu. Bir hafta sürecek deneyler hemen başlatıldı. Süre sonunda bilim insanları, tezlerinin doğrulandığına memnun, makalelerini kaleme aldılar.

        Fakat o makale, geçen ay saygın PNAS Dergisi’nde yayımlandığında beklemedikleri tepkiyle karşılaştılar. Guardian’ın deneyi duyurmasının ardından Facebook’ta eleştiri yağdı. Mark Zuckerberg ve ekibinin toplum mühendisliğine, düpedüz “Büyük Biraderliğe” soyunduğu, kullanıcıların mahremiyetinden sonra duygularının da ihlal edildiği savunuldu. Tepkiler çığ gibi büyüyünce, Facebook”un 2 numaralı yöneticisi Sheryl Sandberg Resmen özür diledi. Adam Kramer, Facebook sayfasına “Araştırmanın yarattığı endişeden dolayı araştırma takımının çok üzgün olduğunu” yazdı.

        SEVENLERİ FİLTRELEMİŞLER

        Özrü yeterli bulsanız bile yeniden Facebook’a gömülmeden önce deneyin dikkate alınması gereken çok ciddi yönlerinin bulunduğunu göz ardı etmemekte fayda var. Her şeyden önce bu deney, Facebook’un bize sevdiklerimizin haberlerini süzgeçten geçirerek aktardığını öğretti.

        Cornwell profesörlerinin PNAS’ta yazdığına göre Facebook, kullanıcının en çok ilgi duyduğu içeriği görüntülemek için bir sıralama algoritması geliştirdi ve bunu sürekli yeniliyor. Yani bütün arkadaş listenizin yazdıklarını değil, daha önce yazdıklarına tepki verdiğiniz, beğendiğiniz veya yorum yazdığınız eş dostunuzun güncellemelerini görüyorsunuz. Diğerleriyse belleğinizde olduğu kadar Facebook’ta da yitip gidiyor.

        KİMİNE NEŞE KİMİNE GAM KEDER

        Zaten bu filtreleme sayesinde Cornwell’in istediği deney gerçekleşebildi: Facebook, denek olarak kullandığı yaklaşık 700 bin kullanıcının yarısına daha fazla “pozitif” paylaşımları, diğer yarısına ise daha “olumsuz” haberleri seçerek verdi. Deneyi yapanların söylediği göre görüntülenecek gönderilerin içeriklerine dokunmadı. Sadece bazı olumsuz ve olumlu kelimeler içeren içerikleri tespit edip bunların kişilerin ana sayfasında daha fazla görünmesini sağladı. Yani kimisi yakınlarının ölüm, kaza, işsizlik, ayrılık gibi kederli havadislerine gark olurken, diğerleri doğum, mezuniyet, evlilik, yeni ilişki, yeni iş, iyi geçen tatil ve seyahat gibi gülümseten haberlerini aldı. Sonuçta eş dosttan daha fazla olumlu haber alan kişilerin daha fazla olumlu ifadeler içeren durum güncellemesi girdiği, olumsuz haberler alanların hüzünlendiği ve karamsar mesajlar yazdığı ortaya çıktı.

        SANAL KİTLE İMHA SİLAHI

        Facebook’un insanların duygularıyla oynayan deneyinin de hukukiliği konusu da çok tartışıldı. Ancak deneyin hukukiliği veya bilimsel etiğinin ötesinde önemli olduğunu düşünenlerin sayısı az değil.

        Sosyal medya konusunda dünyanın sayılı uzmanlarından olan ABD’nin Kuzey Carolina Üniversitesi sosyologlarından Zeynep Tüfekçi bunların başında geliyor. Tüfekçi, ABD’nin saygın fikir sitesi Medium.com’da kaleme aldığı etkileyici yazısında şöyle diyor: “Büyük şirketler, hükümetler bugün artık kişiliklerimizi, zafiyetlerimizi, ilişkiler ağımızı sessizce ortaya çıkarıp şekillendirmek, fikirlerimize, arzularımıza ve rüyalarımıza yön vermek için yeni araçlara, görünmez yöntemlere sahip.”

        O silaha bugünlerde “Büyük veri” (Big Data) deniyor ve Facebook’da bundan kallavi bir porsiyona sahip. Wired Dergisi yazarı Katie Collins de bu tehlikenin altını çizdi: “Deney meselesi bizlere Facebook’un bilgi satan bir ticari işletme olduğunu hatırlattı. Facebook’un data mühendisleri, işe alındıklarında ‘Cennete geldim’ diye düşünüyordur herhalde. Bu cennette ‘veri’ ile ‘insan’ arasındaki çizgiyi unutmaları pek muhtemel.”

        ‘Big data’ ilk kez tedirginlik yaratmıyor. Kişisel bilgilerin gönüllü olarak saçıldığı sosyal paylaşım siteleri patlama yaptığından, akıllı kent uygulamaları yerleşim alanlarını birer kamera ve sensörler evreni haline getirdiğinden beri yüzlerce yazı kaleme alındı. Tekmili birden özeti şu: Büyük veri doğru kullanılırsa zamandan, paradan ve enerjiden tasarruf eder, doğayı kirletmez ve hayat kalitemizi artırırız; ama kötüye kullanılırsa dünyayı bir cehenneme çevirebiliriz.

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa