Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet Resmi İlanlar

Levent ÖZÇELİK/ HT Cumartesi

lozcelik@htgazete.com.tr

Gerçekten de burası gerilimsiz, rahat, sıcak bir yer; Afrikalı gibi değil, daha çok Jamaikalı gibi. Freddie Mercury burada doğdu ama ister inanın ister inanmayın, bu bile Zanzibarlıların hiç umurunda değil. Hatta Freddie’yi tanımayanlar çoğunlukta.

Zanzibar’da, eski İngiliz Konsolosluğu binasının girişteki salonundayım. Az önce ikram edilen içkiyi yudumluyorum. Yavaştan ortalık hareketleniyor, Robert Cray’den hüzünlü bir blues şarkısı Don’t Be Afraid Of The Dark (Karanlıktan Korkma) çalıyor. Yanı başımda oturan adamla laflıyoruz, adı Abeid. Eski İngiliz Konsolosluk binasını alıp otel, restoran ve bara çevirmiş. “Zanzibar’ın en güzel gün batımları buradan seyredilir” demişlerdi. İşte o gün batımını fotoğrafladıktan hemen sonra kendimi büyük barın sandalyelerinden birine attım. Abeid’i dinlerken son birkaç gün gözümün önünden geçti... Safari turundan döneli daha birkaç gün oldu. Stone Town’dan Kendwa’ya doğru giderken, rengârenk kalabalığın arasına karışırken adadaki ilk izlenimlerim, buranın Afrika’dan çok Jamaika’ya benzediğiydi. Yol boyunca derme çatma evler, irili ufaklı köyler ve bir trafik keşmekeşi vardı. Bir parça da huzur... Aylardan şubat, Zanzibar’da sezon sonu demek. Haziran, hatta temmuza kadar kendi haline, özüne dönecek, birçok otel ve restoran kapanacak. Ağustosta hareket yeniden başlayacak. İşte Abeid de tam bunları anlatıyor, “Ağustos ayında her yıl olduğu gibi dünyanın her yerinden ağırladığımız sanatçılarla festivalimiz başlayacak” diyor. Stone Town, adanın kalbi. Zanzibar her beklentiyi karşılayacak kadar zengin bir içeriğe sahip. Ne istediğinizi bilmeniz yeterli.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ