Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Video TV Teke Tek - 1 Şubat 2022 (Erken seçim ihtimali var mı?)

        Millet İttifakı'na girecekler mi? Erken seçim ihtimali var mı? HDP'ye bakışı ne? Kabinedeki değişikliklere ne diyor? Ekonomi için çözümü için ne? Enerji fiyatları nasıl düşer? Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Habertürk TV'de Fatih Altaylı'nın Teke Tek programında siyaset gündemine ilişkin soruları yanıtladı. Millet İttifakı masasında oturma tartışmasıyla ilgili bir soruya yanıt veren Davutoğlu: "Bu ülkenin menfaatine olacaksa ben en arka sırada, en kenarda oturmaya razıyım. Bu ülke zarar görmesin diye Başbakanlığı bırakmışım ben. Müsamere oynamıyoruz biz" ifadelerine yer verdi. "MESELEMİZ BİR KİŞİNİN DEĞİL BİR ZİHNİYETİN GİTMESİ" Davutoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: Mesele bir kişinin değişimi meselesi değil. Bir zihniyetin gitmesi meselesi. Otoriter, yasakçı, yolsuzluklara bulanmış bir zihniyetin gitmesi meselesi. Sultan Abdülhamit dönemi, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemi de bizim tarihimiz. "RUSYA-UKRAYNA KRİZİNDE ÇOK RİSKLİ BİR DÖNEME GİRİYORUZ" Gelecek Partisi Lideri Davutoğlu Rusya ile Ukrayna kriziyle ilgili olarak şu değerlendirmede bulundu: Çok riskli bir döneme giriyoruz Ukrayna konusunda. 1991'deki jeopolitik depremin artçı şokları devam ediyor diye yazmıştım. Ukrayna en kritik ülkeydi. NATO Ukrayna Konseyi, NATO Konseyi kurularak bu kontrol altına alınmıştı. Ukrayna gri alanda tutuldu. Şu anda Ukrayna ile Gürcistan benzer durumda "SİYASET SALT MATEMATİK HESAPLARINA İNDİRGENEMEZ" Türk siyasetinde koalisyonlar tecrübesi oldu. CHP-MSP, DYP-SHP koalisyon tecrübesine sahip olduk. İttifaklar siyaseti olumsuz etkiledi. Partilerin doğası var. Bu doğasıyla siyaset sahnesine çıkarlar. Kabul gördükçe iktidar ya da muhalefet olurlar. 2018'de Cumhur İttifakı öne çıkınca, sayın Erdoğan ve sayın Bahçeli kendi parti içinde koruyacakları liderlik konumunu uzlaşı içerisinde çıktı. Daha önceki koalisyon protokolleri gibi protokoller yok. Bundan daha önce sayın Bahçeli muhalefet olduklarını iddia etti. Türk siyasetinin doğasını ciddi şekilde ittifaklar deforme etti. Bir uzlaşı üzerine değil; bir seçimde karşılıklı menfaatlerin üzerine doğdu. Siyaseti salt matematiksel hesaplara indirgediğinizde işin özü, felsefesi, mantığı ne oluyor? 2018 genel seçimleri, 2019 İstanbul seçimlerinde de etkili oldu. Türkiye'nin bir seçim kazanmaya ihtiyacı yok sadece. Yeniden yapılanmaya ihtiyacı var. Seçimi kazanmak için de onun öncesinde yapılacak işler var. Esnek yapılarla, seçime ayarlı, kutuplaşma bakımından sert ittifak yapılarıyla Türkiye'nin seçime girmesi ve seçim sonrası yönetememe riski var. "TÜRKİYE'NİN YARIŞA DEĞİL HUZURA İHTİYACI VAR" 2002'de, 2018'de olduğu gibi sayın Bahçeli'nin aklına esip '3 ay içinde seçime gidiyoruz' dediği zaman herkes kendi derdine düşer. Devlet, siyaset demek tedbir demektir. Bir anda ani seçime gidildiğinde oturup milletvekilleri nasıl olacak konuşulur. O yüzden şimdiden ilkeler nedir, ittifakın temel prensipleri nedir? Toplum kesimlerine vereceğimiz taahhütler nedir? Endişe duyan Türkler, Kürtler, Sünniler, Aleviler, muhafazakârlar var. Beklenmedik seçimde telaşla matematiksel hesaba girmemiz demek ihtilaf demektir. Onun için Cumhurbaşkanı adaylığı tartışmasının seçim ilan edilene kadar masadan kaldırılması kanaatindeyim. İklimi ister istemez 'o mu olacak, bu mu olacak?' diye bir yarış. Halbuki Türkiye'nin yarışa değil huzura, akılcı bir şekilde, sağduyulu şekilde geleceği düşünmeye ihtiyacı var. Emin olun, bu süreçleri doğru işletirsek aday üzerinde anlaşmada büyük ölçüde meselenin hallolduğu anlamına gelir. "KURUMLARI VE ŞAHSİYETLERİ KORUYAN LİDER YÜKSELEBİLİR" Sayın Bekir Bozdağ o sözüyle bakanlığı bu sadakatıyla sağlamış oldu. Şimdi kim Türkiye'de kimin için Adalet Bakanımız var diye güven tesis ediyor. Bunu Hazine ve Maliye Bakanlıklarında, Milli Eğitim Bakanlıklarında da görebilirsiniz. Bakan olmak devlet kurumu yönetmek bakımından onurlu bir iştir. Şimdi bakanlar herhangi bürokratik temsilci konumunda. Sistem onu getirse de, bakanlar şahsiyetler tavır sergileselerdi ya o tavrı sergiler ya da 'affını istirham ediyorum' demezlerdi. Ben istifa ettim, affımı talep etmedim. Mücadele ettim. Devlet dediğimiz kurumdur. Bugün kurumlarımızın hepsi Sultan Abdülhamit döneminde oluşmuş kurumlardır. Sayın Erdoğan o kurumlara ne yaptı? O kurumların hepsinin içi boşaldı. TÜİK'e ne oldu? En dürüstü bir ay dayanabildi. Kurumları yok ederek bir lider yükselmez. Şahsiyetleri koruyarak yükselir. Benden başka şahsiyet yok diyen liderler arkalarında enkaz bırakırlar. Sayın Erdoğan da oraya gidiyor.

        BAKMADAN GEÇME

        Yazı Boyutu