BİTLİS'in Adilcevaz ilçesinde 'kuş cenneti' olarak bilinen Arin Gölü, kuraklık nedeniyle günden güne küçülüyor. Buharlaşma ile yağış azlığının yanı sıra bilinçsizce kullanılan yer altı sularına dikkati çeken Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) Rektörü Prof. Dr. Necmettin Elmastaş, "Özellikle Ahlat, Adilcevaz, Erciş ve diğer tarımsal alanlarda çok sayıda sondaj kuyularının ortaya çıktığını görüyoruz. Bunlarla birlikte yer altı su seviyesi, düşmeye başladı. Bu seviye düşünce, bazı kaynaklar da kuruma noktasına geldi" dedi.
Van Gölü ile kuzey kıyısındaki Bitlis'in Adilcevaz ilçesinde bulunan 14 kilometrekarelik Arin Gölü'nde, sıcaklığa bağlı buharlaşmanın artması ve yağışların azalması ile birlikte ciddi su kayıpları yaşanıyor. 250 bin dönüm alana sahip Gülistan Ovası'nın da su ihtiyacının karşılandığı Arin Gölü, kuraklık nedeniyle günden güne küçülüyor. Flamingolar başta olmak üzere çok sayıda göçmen kuşa ev sahipliği yapan Arin Gölü ile ilgili konuşan BEÜ Rektörü Prof. Dr. Necmettin Elmastaş, buharlaşma ile yağış azlığının yanı sıra bilinçsizce kullanılan yer altı sularına dikkati çekti.
'BİLİNÇLİ TARIM YAPILSIN' ÇAĞRISI
Bölgedeki su seviyesinin geçmiş yıllara göre gözle görülür şekilde azaldığını ifade eden Prof. Dr. Elmastaş, bilinç tarım yapılması yönünde çağrı yaptı. Arin'in, Van Gölü ile tabandan birleşik olduğunu kaydeden Prof. Dr. Elmastaş, "Su seviyesinin azaldığı ya da yükseldiği zamanlarda, bu iki gölün birlikte hareket ettiğini görmekteyiz. Çünkü Arin Gölü'nün, alt tabandan Van Gölü ile bir bağlantısı var. Son yıllarda küresel ısınma ile birlikte hem Van hem de Arin Gölü'nde ciddi seviyede çekilme yaşanıyor" dedi.
'VAN GÖLÜ HAVZASINI BESLEYEN KAYNAKLAR KESİLDİ'
Küresel ısınma ile birlikte yağış rejimlerinde ciddi değişiklikler olduğunu anlatan Prof. Dr. Elmastaş, "Daha önce çok fazla yağış alan bölgelerde kuraklaşma, kurak olan bölgelerde ise daha fazla yağışın olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla Van Gölü havzasında, son yıllarda küresel ısınma ile birlikte genel olarak bir kuraklaşma olduğunu görüyoruz. Burada kuraklaşmayı meydana getiren en önemli faktör; havzaya düşen yağış miktarının yıllık olarak azalması ya da daha az düşmesidir. Seviyenin azalmasına neden olan diğer bir faktör de gölleri besleyen kaynaklara birtakım baraj ve bentlerin yapılması ve buraları besleyen suların tarımda kullanılmasıdır. Bu nedenle Van Gölü havzasını besleyen kaynaklar kesilmiş oluyor. Bu durum Van ile Arin Gölü'nün su seviyelerinin düşmesine neden olmaktadır" diye konuştu.
KURAKLIK EKOLOJİK RİSKİ DE BERABERİNDE GETİRİYOR
Yer altı sularının bilinçsiz kullanılması nedeniyle de bölgedeki su seviyesinin azaldığına dikkati çeken Prof. Dr. Elmastaş, "Özellikle Ahlat, Adilcevaz, Erciş ve diğer tarımsal alanlarda çok sayıda sondaj kuyularının ortaya çıktığını görüyoruz. Bunlarla birlikte yer altı su seviyesi, düşmeye başladı. Bu seviye düşünce, bazı kaynaklar da kuruma noktasına geldi" dedi. Özellikle son 2 yıldır Arin Gölü'nde ciddi kuraklaşma olduğunu ifade eden Prof. Dr. Elmastaş, şunları kaydetti: "Tabii bu kuraklık ile birlikte bazı göçmen kuşların yaşadığı alanlar, ekolojik anlamda bir riski de beraberinde getiriyor. Buralarda bazı kuşların ve canlı türlerinin artık yaşayamaz hale geldiğini görmekteyiz. Bu anlamda önemli risk ve problemle karşı karşıyayız. Bu nedenle tarım arazilerinde, özellikle yağmurlama ve damlama gibi modern sulama sistemlerinin kullanılması gerekmektedir. Tarımla uğraşan çiftçilerimiz de bir an önce damlama sulama sistemine geçmelidir. Aksi takdirde, özellikle flamingoların ve göçmen kuşların yaşam alanlarından biri olan doğal güzelliğimiz yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır." (DHA)