Cumhurbaşkanı Erdoğan: 17-25 Aralık tuzağını götürüp ABD'de kurdular
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "17-25 Aralık'ta hukuk kisvesi altında ülkemize tarihin en büyük tuzaklarından biri kuruldu. Bizim dik duruşumuz ve milletimizin feraseti sayesinde bu tuzak başarısız olunca aynı tezgahı götürdüler ABD'de kurdular" dedi.
Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'ndaki konuşmaya TBMM Başkanlığına yeniden seçilen İsmail Kahraman'ı tebrik ederek başladı. Erdoğan, 2019 Kasım seçimlerine kadar TBMM'nin önünde çok yoğun ve önemli bir gündem olduğunu, bu iki yıllık dönemin en iyi şekilde değerlendirilmesini istedi.
"Bizim için her seçim sadece bir güven tazeleme değil onunla birlikte yeni bir yol açma, yeni bir vites yükseltmedir" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Dünyada ve özellikle de bölgemizde öyle bir değişim süreci yaşanıyor ki eğer hedeflerimizin çıtasını ve çalışma tempomuzu sürekli yükseltmezsek hem kendimizi hem de ülkemizi geriletiriz. Böyle bir vebalin altına giremeyiz. Meseleye sadece parti meselesi olarak bakanlar, AK Parti'yi de Türkiye'yi de anlamıyor demektir. Biz meselenin partimizin geleceği değil memleketimizin mukadderatı olduğunu çok iyi biliyoruz. Sırf kendi çıkarları için ülkenin zarar görmesi pahasına, partimize ve bize yüklenenlere milletimizin itibar etmeyişinin sebebi de budur."
"Biz FETÖ'yü vatanımızdan söküp attık ama..."
Erdoğan, 17-25 Aralık'ta, hukuk kisvesi altında ülke tarihinin en büyük tuzaklarından birisinin kurulduğunu söyledi.
"Bizim dik duruşumuz ve milletimizin feraseti sayesinde bu tuzak başarısız olunca aynı tezgahı götürdüler Amerika'da kurdular." ifadesini kullanan Erdoğan, "Birileri hala FETÖ'nün ağzıyla bizi itham etmeyi sürdürüyorsa, sebebi ancak aynı tuzakta onlara verilen rolü oynamaktır." diye konuştu.
Ana muhalefet partisinin, kendi resmi raporunda, bölücü terör örgütünün eylemlerini "halkın PKK ile iktidar arasında sıkışması" olarak tarif edebiliyorsa, bunun "üstlenilmiş bir misyonun itirafı" olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
"Aynı çevreler, hepimizin gözü önünde yaşanan 15 Temmuz ihanetine hala 'tiyatro' hala 'kontrolü darbe' diyebiliyorsa, bu sözü onlara kimlerin söylettiğine bakmak gerekir. Bunların NATO'da yaşanan şahsım ve Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk ile ilgili skandal üzerine ilk defa mili bir tavır gösterebilecekleri ümidine kapılmıştık. Maalesef aradan üç gün geçmeden gerçek tıynetleri ortaya çıktı ve bu hadiseyi de tıpkı 15 Temmuz gibi 'tezgah' diye yaftalamaya başladılar."
Bugün Türkiye'yi dünyada sıkıntıya sokan ne kadar hadise varsa hepsinin arkasında ya FETÖ ya PKK ya da bu örneklerdeki "kifayetsiz muhterislerin" parmağının bulunduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz FETÖ'yü vatanımızdan söküp attık ama görüyoruz ki bu örgüt kendi ana vatanında rahatça faaliyetlerini sürdürüyor. Aynı şekilde PKK alelade bir terör örgütü olmaktan çıkıp Türkiye'ye saldırmak isteyen herkesin kullanımına açık bir pislik yuvasına dönüşmüştür." değerlendirmesinde bulundu.
"Ya bir yol bulacağız ya da bir yol yapacağız"
Kendilerinin gerçek düşmanla baş edebileceğini belirten Erdoğan, bu konuda da hiç bir sıkıntılarının olmadığına işaret etti.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bize asıl can acıtıcı darbeler düşmanlarımızdan değil onlarla birlikte hareket eden ve zahirde bizden görünen alçaklardan geliyor. Meşhur sözdür: Ağaca balta vurmuşlar 'sapı bendendir' demiş. Devletimize ve milletimize yönelik saldırıların çoğunun gerisinde ya teşvik edici ya da kullanılan olarak bir şekilde ülkemizle bağlantılı çevreleri görmekten üzüntü duyuyoruz. Ama Türkiye bunlara rağmen, bunları da ezip geçerek hedeflerine varabilecek güçtedir. Çünkü bizim bir amacımız var: Şimdilik kızıl elmamız, ülkemizi 2023 hedeflerine ulaştırarak dünyanın en büyük on ekonomisinden biri haline gelmektir. Böylece istiklalimize ve istikbalimize çok daha sıkı bir şekilde sahip çıkma fırsatı elde edebileceğimize inanıyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hedefe ulaşmak için ya bir yol bulacaklarını ya da bir yol yapacaklarını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Bizim önümüzü kapatmak isteyenlere en güzel cevabı ise yeni yöntemler yeni imkanlar keşfederek vereceğiz. Çünkü biz bir defa 'durmak yok yola devam' dedik. Milletimize bu şekilde söz verdik. İnşallah bu sözümüzden dönmeyeceğiz.
Ne diyor şair: 'Kalk yiğidim, yine dağ başını duman aldı. Parçalandı bir kıtanın toprakları, aslan payını aslan olmayan aldı. Dağları, taşları, akar sularıyla, şu tanıdık toprakta. Bir büyük dünya parçası Fatihini aramakta.'
Türkiye, Fatih'ini arayan coğrafyamızda, gerektiğinde yüreği ve bileğiyle; gerektiğinde şefkati ve merhametiyle tarihinin ve kaderinin kendisine yüklediği sorumlulukları yerine getirmeyi sürdürecektir, hiç endişeniz olmasın."
Soçi'de yapılacak üçlü zirve
Erdoğan, geçen hafta Rusya, Kuveyt ve Katar'ı kapsayan önemli bir yurt dışı seyahati yaptığını da hatırlattı.
Yarın Soçi'ye giderek Türkiye-Rusya-İran üçlü zirvesini gerçekleştireceklerini belirten Erdoğan, yarın gerçekleştirilecek toplantıda bölgenin geleceği bakımından çok önemli görüşmeler yapılacağına işaret etti.
Erdoğan, "Suriye ve Irak'ta ülkemizi de yakından ilgilendiren gelişmeler bizi, kendi çözümlerimizi üretebileceğimiz yöntemler geliştirmeye zorladı. Kimi konularda hala anlaşmazlıklarımız olsa da Rusya ile kurduğumuz yakın ilişkiden elde ettiğimiz neticeler oldukça önemli. İran'ın da bu süreçte ülkemizin hassasiyetlerini gözeten bir tutum içine girmesinden memnuniyet duyuyoruz." diye konuştu.
Merkezi Irak yönetimiyle de uzun zamandır olmadığı kadar müspet bir noktaya gelindiğini dile getiren Erdoğan, "Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi çok hayati bir yanlışa sapmamış olsaydı, onlarla da güzel ilişkiler sürdürülüyor olacaktı." dedi.
Erdoğan, her şeye rağmen, geçen hafta İran-Irak sınırında yaşanan depremin ardından insani vazifeyi yapmayı, bölgeye ilk intikal eden ülke olmayı ihmal etmediklerini vurguladı.
Fransa ile de yakın diyalog içinde olunduğunu belirten Erdoğan, "Almanya, Hollanda, Belçika gibi ülkeler aslında bizim en rahat iş birliği yapacağımız yerler olmasına karşın, maalesef bir süredir ırkçılığın ve yabancı düşmanlığının pençesine düşmüş durumdalar. Buna rağmen hepsiyle de hem ikili hem de Avrupa Birliği çerçevesindeki ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz." ifadelerini kullandı.
"DEAŞ balonunu söndüren ilk hamle"
"Uzun bir süre ülkemizin güvenilir bir müttefiki olarak görülen Amerika'nın bölgemizde izlediği politikanın yanlışlığı konusundaki endişelerimizi her fırsatta kendileriyle ve kamuoyuyla paylaşıyoruz." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"DEAŞ'ın ortaya çıkış ve ortadan kayboluş süreci baştan sona muammalarla ve soru işaretleriyle dolu. Hadi 'DEAŞ'ı temizlediğinizi' söylüyordunuz, peki hala silah yüklü tırlar niçin kuzey Suriye'ye veya Suriye'ye geliyor? Hala bu niye devam ediyor? Siz bu silahlanmayı kuzey Suriye'de veya Suriye'de hangi ülkeye karşı yapıyorsunuz, niçin yapıyorsunuz? Bunları izah etmeleri lazım, anlatmaları gerekiyor. Dert başka. Neyin ne olduğunu biliyoruz. Ona göre de adımlarımızı atacağız. Kimse Türkiye'nin kendi bekasını ilgilendiren bu senaryolar karşısında eli kolu bağlı oturmasını bekleyemez."
Erdoğan, Fırat Kalkanı Harekatı'nda Türkiye'nin elde ettiği başarının, DEAŞ balonunu söndüren ilk hamle olduğunu vurgulayarak, "Yıllardır adeta yenilmez bir canavar gibi takdim edilen DEAŞ'ın, sahada sergilenen tüm kirli ayak oyunlarına rağmen aslında ne kadar kof bir yapı olduğunu dünyaya gösteren Türkiye olmuştur." diye konuştu.
"Esed rejimi hala durmakta"
Cerablus, Rai, Bab operasyonlarında 2 bin kilometrekarelik alanda 3 bine yakın DEAŞ'lının etkisiz hale getirilmesinin sıradan bir olay olmadığının altını çizen Erdoğan, artık DEAŞ'ın Suriye ve Irak'tan neredeyse tamamen kazınıp atıldığını, ancak hala bu ülkelerin haritalarına bakıldığında farklı güçlerin hakimiyetini gösteren farklı renklerin görüldüğünü söyledi.
Erdoğan, her iki ülkede de ne toprak bütünlüğü ne de barış ve huzur konusunda katedilmiş en küçük bir mesafe olmadığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Pek çok yerde bir terör örgütü gitmiş, yerine bir başka terör örgütü gelmiştir. Elinde yüzbinlerce vatandaşının kanı olan Esed rejimi hala yerli yerinde durmaktadır. Buna karşılık vatanlarını sevmekten ve demokrasi talebinden başka suçları olmayan Suriyeli muhalifler neredeyse terörist durumuna düşürülmüştür. Velhasıl çok şey söylenmiş, çok toplantı yapılmış, çok silah kullanılmış, çok fedakarlık talep edilmiş ama hiçbir netice ortaya konamamıştır. Öyleyse bu coğrafyada bunca kan niçin dökülmüştür, bunca acı niye çekilmiştir, bunca yıkım niye yaşanmıştır? Akan kan, kimin kanıdır? Bu ölenler kimdir? Bunun üzerinde durmayacak mıyız? Bizim derdimiz budur."
"Demek ki mesele terör değildir"
"Demek ki mesele terör değildir. Demek ki mesele demokrasinin getirilmesi değildir. Demek ki mesele mazlumların, mağdurların haklarının korunması da değildir." değerlendirmesinde bulunan Erdoğan, gelinen noktada zaten bilinen bir gerçeğin, artık inkarı mümkün olmayan bir teyidinin görüldüğünü söyledi. Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Bu gerçek, bölgemizin terör örgütleri bahanesiyle tıpkı geçen asırda olduğu gibi yeni bir dizayna tabi tutulmaya çalışıldığıdır. Körfezdeki ve Kuzey Afrika'daki gelişmelerin hiçbiri Irak ve Suriye'deki olaylardan bağımsız değildir. Hatta Güney Asya'daki hadiseleri de bu sürecin dışında görmüyoruz. Hepsi de aynı oyunun birer parçasıdır. Biz ne kendimizin ne de öz kardeşlerimiz mesabesindeki komşularımızın böyle bir muameleye tabi tutulmasına izin vermeyeceğiz. Şunu unutmayacağız, bir tarafta 350 kilometre Irak sınırı, diğer tarafta 911 kilometre Suriye sınırıyla bu iki ülkeye en yakın komşu, sınırdaş biziz. Diğerlerinin burayla yakın, uzak bir alakası yok. Türkiye'yi küçümseyenlere, NATO toplantılarındaki gibi terbiyesizlikler, diziler, raporlar, gizli açık pek çok mesaj aracılığıyla tehdit edenlere mesajımız şudur; Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet."
"Birileri teslimiyet bayrağını çekmişti"
Türkiye'nin 2010, özellikle de 2013'ten itibaren, bölge ile ilgili senaryolar gereği, belirli bir istikamete itilmeye çalışıldığında birilerinin kendi dünyalarında teslimiyet bayrağını çektiğini söyleyen Erdoğan, kendilerinin bu oyunu en başından itibaren gördüğünü ve milletle birlikte mücadele etme kararı aldıklarını kaydetti.
Hiçbir ahlakı ve kuralı olmayan bir oyunda ayakta kalmanın kolay olmadığını ama başardıklarını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Her şeyi denediler ama Türkiye'yi teslim alamadılar. Türk milletinin mücadele azmini kıramadılar. Şimdi ülkemizi uluslararası alanda itibarsızlaştırmaya, istikrarsızlaştırmaya, ithama, lekelemeye, köşeye sıkıştırmaya ve böylece kendi istedikleri yöne itmeye çalışıyorlar. Ülkemize yönelik saldırılar aptalların değil ancak alçakların işi olabilecek mahiyettedir. Biz bu mesajların anlamını ve işlerin ne yöne evrilmek istendiğinin gayet iyi farkındayız. Daha önce yapıldığında hiçbir sorun teşkil etmeyen işlerin, konu biz olduğumuzda bir anda krize dönüşmesinin sebebini elbette biliyoruz. Ülkemize yönelik sinsi tehditlerin gerisindeki siyasi ve ekonomik amaçlar apaçık ortadadır. Bu işleri yapanlar sanıyorlar ki her şey kağıt üzerinde olduğu gibi yürüyecek. Öyle olmayacak. Öyle olmayacağının onlarca mesajını son birkaç yılda verdik. Anlamadıysalar buradan bir kez daha tekrarlayayım; Türkiye öyle sizin oyuncak gibi oynadığınız ülkelerden biri değildir. Bizim dostluğumuz ne kadar hasbiyse husumetimiz de o kadar şedittir. Bu da böyle bilinmeli."
"Türk milleti ihanetlere karşı şerbetlidir"
Türkiye'nin samimi olarak dostlarının sayısını çoğaltmanın, düşmanlarının sayısının azaltmanın peşinde olduğunu dile getiren Erdoğan, ancak bunun, asla kendilerini can evinden vurmaya kalkanları öylece seyredecekleri anlamına gelmediğinin altını çizdi.
Türkiye ve Türk milletinin krizlere, çatışmalara, saldırılara, hatta ihanetlere karşı şerbetli olduğunu bildiren Erdoğan, "Biz bunların hepsini de göğüsler, Allah'ın izniyle hepsinin üstesinden geliriz." dedi.
Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bugün bize yaptıklarına yarın kendileri maruz kalanlar aynı mukavemeti gösterebilecekler mi? Hiç sanmıyorum. Güç zehirlemesiyle hareket edenlerin sonu mutlaka hüsran olacaktır. Nitekim kullandıkları malzemeler giderek azalıyor. Bu uğurda FETÖ gibi, PKK gibi 40 yıllık emeklerinin ürünü örgütleri dahi harcamayı göze aldılar ama yine de neticeye ulaşamadılar. Kendi bütünlüğünü korumakta zorlanan Avrupa Birliği kendince her fırsatta bize parmak sallıyor. En son fonlarda kesintiye gitmişler. Siz önce kendi içinizdeki teröristleri bir temizleyin, kendi ülkelerinizde hükümetlerinizi bir kurun."
Sürekli hukukun üstünlüğünden bahseden bir başka ülkenin de hukuku kendi siyasi amaçları uğruna ayaklar altına aldığını belirten Erdoğan, "Diğer yöntemlerden de sonuç alamayacaklar. Yeter ki biz, bir olalım, iri olalım, diri olalım, kardeş olalım, hep birlikte Türkiye olalım. Bunu başardığımızda Akif'in deyimiyle 'Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz. Bu yol ki HakK yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz." şeklinde konuştu.