Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Dünya Alkollü sürücünün aracı elinden alınabilir mi? (Polemik)

        Şükran ÖZÇAKMAK/AHT

        Danimarka’da 1 Temmuz’dan itibaren yürürlüğe giren yeni yasaya göre; alkol veya içinde uyuşturucu olan ilaç alıp araç kullanan sürücüler bundan böyle sadece ehliyeti değil araçlarını da kaybedecek. Sürücünün kanında 2.0 promil alkol tespit edilmesi durumunda polis araca el koyabilecek. Ayrıca sürücü 1.2 promil alkollü olarak son 3 yıl içinde ikinci kez yakalanırsa onun da aracına el konulacak. Danimarka’nın iktidardaki Sosyal Demokrat Parti Trafik Sözcüsü Trine Bramsen, sertleştirilen trafik yasalarına rağmen alkollü araç kullanılmasının önüne geçilemediğini, bu nedenle hazırlanan yeni yasa gereği artık alkollü sürücülerin araçlarının ellerinden alınacağını söyledi. Uzmanlara ‘Araca el koymak caydırıcı olabilir mi?’ sorusunu yönelttik.

        ‘Eşitlik olmaz hapis cezası verilmeli’

        Türkiye Trafik Güvenliği Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hamit HANCI: Çok zengin bir insansa, örneğin 5-6 otomobili varsa birine el koysanız ne fark eder ki? Herkes için eşit olan para cezası değil hapis cezasıdır. Para cezası hakkaniyetli olmaz. Örneğin hız sınırını çok fazla aşmıştır, alkollü araç kullanmayı alışkanlık haline getirmiştir, o zaman hapis cezası verirsiniz. Belli sınırları aşana da para cezası. Aksi durumda zengin olan kurallara uymaz, yoksul olan ise arabasız kalır.

        "Çok sert bir yasa ama başka çaresi yok"

        Yeşilay Cemiyeti Başkanı Av. Muharrem BALCI: Diyelim ki 2.0 promil alkol almış adam ve arabasına el konulacak, arabası elden gidecek! Bu ilk bakışta adaletsizlik gibi görünüyor. Örneğin 13-14 yaşındaki çocuklar uyuşturucu maddeden ölüyor. Türkiye’de sigara bağımlılığına bağlı hastalıklardan günde ortalama 328 kişi ölüyor. Onun yarısı kadarı da alkol bağımlılığına bağlı hastalıklardan ölüyor. Dünyada hiçbir devletin bağımlılıklarla mücadele başlıklı bir programı yok. Dolayısıyla böyle bir koordineli mücadele vermeyen ülkeler sert tedbirler almak zorunda kalıyor. Alkol, Danimarka gibi Kuzey ülkelerinde çok büyük bir bela. Ama biz alışmışız, 20-25 kişi trafik kazasından ölmüşse normal geliyor. Onlar bundan daha fazla rahatsız oluyor. Evet çok sert ama başka çaresi yok. Bağımlılık birey özgürlüğü sayıldığı için Türkiye’de ve dünyada ölümlere sebep oluyor ve bu nedenle çok sert tedbirler alınamıyor. Danimarka bu nedenle sert tedbir almıştır.

        'Danimarka için evet ama Türkiye’de aşırı olur'

        İTÜ Maden Mühendisliği Bölüm Başkanı ve Fahri Trafik Müfettişi Prof. Dr. Orhan KURAL: Özellikle İskandinav ülkelerinde alkol büyük bir problem. Finlandiya, Danimarka, İsveç, Norveç gibi ülkerde birçok insan alkole çok dayanıksız, hafta sonu alkol aldıklarında çok yanlış işler yapıyorlar, saldırgan oluyorlar. Bu nedenle bu yasa özellikle Kuzey ülkeleri için düşünülmüş. Finlandiya’da her yerde alkol satılmaz veya bir şişeden fazla verilmez. Alkol nedeniyle bu ülkelerde saldırganlık, bıçaklamalar, trafik kazaları çok fazla oluyor. Bu nedenle böyle bir karar almışlardır. Bizde alkol bu kadar büyük tehlike değil ama yasaların olması, insanların korkması lazım. Türkiye’de zaten ehliyetlere el konuluyor, sık sık kontroller yapılıyor, alkollü kullanılması halinde araçlar otoparka çekiliyor. Danimarka, Türkiye için iyi bir örnek değil. Türkiye’de fazla aşırıya kaçar diye düşünüyorum. Bir süre Finlandiya’da yaşadım ve alkolün neler yarattığını iyi biliyorum ve bu nedenle Danimarka için uygulanabilir ama Türkiye için abartı olur.

        'Türkiye için emsal olabilir'

        Kemerburgaz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yrd. Doç. Dr. Hasan SINAR: Danimarka’da yeni trafik yasası tasarısı ile alkollü olarak araç kullanılmasını önlemeye yönelik olarak getirilen bu sert tedbirlerin, trafik kazalarının acı bilançosundan çok daha ağır etkilenen bizim gibi ülkeler için emsal olabileceğini düşünüyorum. Önce geçici olmak üzere kademeli olarak uygulanabilir. Türkiye’de benzer bir kademeli uygulamaya gidilmesi halinde bu tedbirin kesinlikle çok caydırıcı olacağı düşüncesindeyim. Ancak bunun için önce yasal mevzuatta gerekli değişikliklerin yapılması lazım. Eğer bizde de siyasi irade yeterince kararlı olursa, alkollü şekilde araç kullanılmasını önlemeye yönelik benzeri sert tedbirlerin Türk hukukunda da uygulanmaması için hiçbir sebep yok.

        'Cana geleceğine mala gelsin'

        Alkol ve Madde Bağımlılığı ile Mücadele Derneği Genel Başkanı Mustafa GÜNEY: Alkol insanda refleksleri zayıflatıyor, görüş açısını zayıflatıyor. Alkollü araç kullanmaksa hem kendi hem de karşıdaki insanın canına mal olabiliyor. Geride yetimler bırakacağımıza, başka hayatlara ve kendi hayatımıza zarar vereceğimize, bence araca el konsun daha iyi. Cana değil mala gelsin. Bence caydırıcı olur. Bugün alkollü araç kullanan insanın ehliyeti elinden alınıyor ve en fazla 2 yıl sonra o kişi ehliyetini geri alıyor. Bu açıdan baktığımızda doğru bir şey. Ancak alkolikse veya alkol aldığı için bilincini kaybetmişse, ayıldığında aracının elinden alındığını görecek, adaletin kestiği parmak acımaz ama olası kaza can alır. Aracım elden gidecekse daha caydırıcı olur.

        'Mülkiyet hakkı ihlal edilir bu evrensel hukuka aykırıdır'

        Karayolu Trafik ve Yol Güvenliği Araştırma Derneği Başkanı İhsan MEMİŞ: Onlar soğuk iklim kuşağında. Bu ülkelerde alkol kullanımı çok fazla. Toplumsal altyapısı böyle. Türkiye orta iklim kuşağında. Düşünün 0.51 promil alkol bile, 35 derece yaz sıcağında insanı aşırı etkiler. İklim şartları farklı olduğu için Danimarka ile Türkiye karşılaştırılamaz. Danimarka’da eğitim, altyapı ve yol güvenliği anlamında tedbir alınmış olmasına rağmen trafik kazalarının en aza inmesi için 2.0 promille araç kullanılmasına karşı tedbir alıyorlar demektir. Danimarka’daki iç hukuk böyle icap ediyorsa onlara göre yararlıdır ama Türkiye’de 2.0 promil alkole izin verilse yollar kan gölüne döner. Türkiye’de alkollü araç kullanılması halinde birincisinde 6 ay, ikincisinde 1 yıl, üçüncü yakalanışta 2 yıl ehliyete el konuyor. Sonra sürücü psikoteknike gönderiliyor ve yeniden ehliyet kursuna giriyor. Yani kişi sıfırdan, yeniden ehliyet almak zorunda. Burada araca el koymak, mülkiyet hakkının ihlalidir. Mülkiyet hakkı olmakla, araç sürücüsü olmak bambaşka bir şeydir. Biri tamamen mala göre caydırıcı olmak, diğeri kişiye bağlı ceza. Sürücü belgesine el koymak ve para cezası kişiye bağlı hukuktur. Mülkiyet hakkına el konulması, evrensel hukuka aykırıdır. Danimarka’da da itiraz edilirse yasa değişir. Araca el koyma yerine ruhsata el koyma daha önemlidir. Yani Türkiye’deki uygulama daha doğru bir uygulamadır.

        'Danimarka’da caydırıcı olacaktır'

        Türkiye Trafik Kazalarını Önleme Derneği Başkanı Avukat Hitay GÜNER: Türkiye’de alkollü araç kullananlara son 1 yıldır hapis cezası verilebiliyor. Ayrıca çeşitli çalışmalar var ve bu çalışmalar arasında araca el koymak da söz konusu. Bunların hepsinin caydırıcılık boyutu muhakkak var ama kişiye göre değişebilir. Aracına el konan kişinin mali durumu uygunsa bundan çok etkilenmez ama mali durumu iyi olmayan çok etkilenebilir. Bence burada mali gücü iyi olmayanlar için de mağduriyet sayılmaz. Yasanın koyduğu kuralı çiğneyen kişinin cezalandırılması mağduriyet değildir. Caydırıcılığın boyutu insanların ekonomik gücüyle orantılıdır. Genel olarak cezalar artıyorsa caydırıcılık da artar. Tüm dünyada alkol tüketimi artıyor. Araca el konulması bence de caydırıcı olacaktır. Trafik kuralları çiğneniyorsa ki alkol da bunun bir parçası, bunun bir cezası var ve bunun da caydırıcı boyutlarının olması lazım.

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa