Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Haberler Polemik Sağlık Türkiye'nin yüzde 31'i obez mi?

        Özlem YILMAZ-AHT

        Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Türkiye'deki obez oranının yüzde 31, hareketsizlik oranının ise yüzde 72'ye çıktığını bildirirken, her 3 kişiden birinin obez olması tartışma yarattı. Bakan Müezzinoğlu, 1998'de yapılan çalışmada 20 yaş ve üzeri bireylerde diyabet sıklığının yüzde 7 oranında bulunduğunu, 2011'de yapılan "Kronik hastalıklar ve risk faktörlerinin durumu" araştırmasında ise yine aynı yaş grubu için diyabet sıklığının yüzde 12.3'ı çıktığını bildirdi. Obezite ile mücadele için 'Beslenme dostu okul projesi' başlattıklarını, kantinlerden asitli içeceklerin kaldırıldığını kaydeden Müezzinoğlu, "Türk erişkin toplumunda 1998'de yapılan Turped-1 çalışmasında yüzde 22 olan obezite sıklığının 2010'da yapılan Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması'nda yüzde 31'e ulaştığı görülmüştür. Araştırma bulgularına göre 12 yaş üzeri nüfusun yüzde 72'si hareketsiz yaşamaktadır. Bu durum, diyabetin de daha sık ve erken yaşta ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır" dedi. Peki gerçekten de Türkiye'nin yüzde 31'i obez mi? Obezitenin kriterleri nedir? Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü(OECD)'nün raporuna göre; obezitede tüm dünyada Amerika başı çekerken, Türkiye'de bu oran nasıl bu kadar yüksek çıkabiliyor? İşte uzmanların yorumları....

        "TÜRK İNSANI TEHLİKELİ DERECEDE OBEZ"

        Uzman Doktor Ender Saraç: "Gözlemlerime göre, üçte birimiz obez. Ama çok da farkında değiliz. Biz bunu yapılan tahliller ve vücut analizlerinde görüyoruz. Türk insanı tehlikeli derecede obez oldu. Hareketsizlik oranı yüzde 70'lerin de üzerinde olabilir. Özellikle büyükşehirlerde yaşayan genç nesil neredeyse hiç hareket etmiyor. Sağlık Bakanlığı'nın hazırladığı projeyi destekliyorum. Ancak bence bunun önüne geçilemeyecek. Pek çok anne baba evlatlarının ölümcül, ciddi hastalıklarına tanıklık edecek. Yapılabilecek bir şey yok. Çünkü sektör çocukların şişmanlaması, erken obez olması, hareketsizlik üzerine kurulu. TV reklamları lezzet ağırlıklı beslenme üzerine yayınlar yapıyor. Bilincimiz ancak evlatlarımız hastanelerde organ nakilleri, şeker tedavileri ve birtakım damar hastalıkları için uğraşırken canımız yandığında ve kitlesel hastalıklar olduğunda uyanacak. O zaman 'Bu böyle gitmez' diyeceğiz. Şu an beyaz un ve beyaz şeker alkol ve sigaradan daha zararlı. Çocuğunuza kızartma şuruplu, ağır margarinli tatlılar, özellikle mısır şurubu, beyaz unlu, beyaz şekerli doymuş yağlı fast food ve hazır sanayi ürünleri yedirdiğinizde, çocuğunuza sigara ve alkole eşdeğer kötülük yapıyorsunuz. Maalesef şu an hazır kek, fast food, patates kızartması, cipslerle sürekli bilinçaltını uyaran bir saldırı yapılıyor. Çaresi yok, çocuk buna yenik düşecek, erken çöküp hastanalacak. Kimse boşuna pembe tablo çizmesin, bunlar olacak. Kadınlar biraraya gelip, topyekün bir bilinç uyanışı gerçekleşirse ancak obezitenin önü alınabilir. Kadınlar birleşecek, sivil toplum örgütü kuracak, baskı unsuru oluşturacak ve alışverişteki tercihlerini değiştirecek. Aksi halde obezitede Amerika'yı bile geçeceğiz."

        "FAST FOOD, DONMUŞ VE HAZIR GIDALAR EN ÖNEMLİ ETKENLER"

        Türkiye Obezite Araştırma Derneği Başkanı Prof. Dr. Nazif Bağrıaçık: "Dernek olarak 2010-2012 arasında 7 ilde yaptığımız araştırmada, 18 bin 724 kişiyle konuşuldu ve bu kişilerin kiloları ile bel çevreleri ölçüldü. Obezite oranı erkeklerde yüzde 24.8, kadınlarda ise yüzde 32.4 çıktı. Bunun nedenlerini araştırdık. Anadolu'da yerleşmiş beslenme bozuklukları, gençlerde ve çocuklarda fast food gıdalarla beslenme, çalışan kadınların vakti olmadığı için donmuş ve hazır gıdalara yönelmeleri en etkili faktörler. Bizim araştırmamıza göre, hareketsizlik oranı da yüzde 82 çıktı. Spor yapanlar -ki bunlara merdiven inip çıkan ve temizlik yapan kadınlar da dahil- yüzde 12- 14 arası. Türkiye'de hareket etmeyi kimse sevmiyor. Günde 3-4 saat TV seyreden veya bilgisayar karşısında vakit geçirenlerin oranı spor yapanların üç katı. Bakanlığın açıkladığı bu oranlar çok doğru. Obezite, Türkiye'de çok büyük sorun ve tehlikelisi de, çocuk yaşta obezitenin artması."

        "OBEZİTE, ÇOCUKLARDA 1 YAŞINDAN İTİBAREN GÖRÜLÜR HALE GELDİ"

        Özel Gaziosmanpaşa Hastanesi Beslenme ve Diyet uzmanı Nilay Şabanoğlu Cansever: "Bu rakamlar gerçek ve her yıl gittikçe artıyor. Obezite, daha çok kent yaşamında görülüyor. Kadınlarda oran, erkeklerden daha yüksek. Eğitim düzeyi yükseldikçe kişinin obez olma olasılığı düşebiliyor. Büyük kentlerde hareketsiz yaşam ve sanayinin getirdiği kolaylıklarla artık tamamen oturuyor noktasına geldik. Özellikle çocuklarda çok ciddi bir artış sözkonusu. 1 yaşından itibaren çocuklarda obezite görülmeye başlandı. Ek gıdalarla birlikte çocuklar sanayinin sunduğu imkanlarla tanıştığı andan itibaren obezite oranı artıyor. Daha büyük çocuklarda billgisayar başında geçirilen zaman da obezitede etkili oluyor. Aileler 'Çocuktur, büyüdükçe kilosu artar' diyerek sorunu önemsemiyor, ancak ergenlik döneminde sorun çok ciddi boyuta ulaşmış oluyor. Toplumun genelinde hafif şişmanlık sözkonusu. Ama obezite gittikçe yaygınlaşmaya başladı. Aslında meyve sularını ve asitli içecekleri tamamen kaldırmak gerekiyor. İlkokul çağındaki çocuklarda beslenme saatlerini düzenleyen öğretmenlere de eğitim verilmeli. Öğretmen haftanın bir günü börek, diğer günü kek veya poğaça tüketimine ayırıyor. Aileler o program doğrultusunda çocuğun beslenme saatini organize ediyorlar. Oysa peynirli bir sandviç ile ayran çok daha doğru bir seçenek. Çocukları çok da sıvı gıdalara alıştırmamak lazım. Çünkü onlardan daha fazla kalori alıyorlar."

        "BİZDE OBEZİTE ORANI YÜZDE 25-27 ARASI, YÜZDE 31'LİK ORAN ABARTILI"

        İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ziya Mocan: "Baz alınan kriterlere bağlı olarak obezite oranı değişir. Obezite denildiği zaman şu anda vücut kitle endeksi yüzde 30'ün üzerinde olan grup kabul ediliyor. Bir de vücut kitle endeksi yüzde 28'in üstü baz alınabiliyor. Yüzde 28'in üstü bazı alınırsa oranlar daha yüksek çıkabiliyor. Türkiye'de yüzde 30'un üstü bana yüksek bir oran gibi geldi. Bu rakam yüzde 25'lerde olması lazım. Ama eğer fazla kilolu grubu da yani vücut kitle endeksi yüzde 25'in üstünü de alırsak, 'fazla kilolu' da 'obez' olarak değerlendirilirse, yüzde 31 kabul edilebilir bir rakam gibi gözüküyor. Sağlık Bakanlığı fazla kiloluları da bu gruba katmış olabilir. Oysa Amerika'daki obezite oranı bizden çok fazla. Amerika'daki obezite oranını yüzde 33 olarak ele alırsak, bizdeki yüzde 30'u abartılı kabul edebiliriz. Bizde obetzite oranı yüzde 25- 27 arasında. Amerika ile aynı değiliz. Bizde, Amerika kadar büyük risk yok. Meyve suyu ve asitli içecekler uygun önlemler, gıda içindeki yağ miktarı da önemli. Gıdalarda trans yağ ne kadar var, bunlar düzgün şekilde belirtilmiyor, kontroller gereğince yapılmıyor. Kantinlerle ilgili düzenlemeler de önemli, ancak pratikte acaba uygulanabiliyor mu?"

        "SAĞLIK SORUNLARIYLA BEDELİNİ ÖDÜYORUZ"

        İç Hastalıkları Uzman Dr. Kamil Basmacıoğlu: "Hem dünyada, hem de Türkiye'de obezitenin giderek arttığı bilinen bir gerçek. Amerika ve latin ülkelerinde giderek artan bir obezite oranından bahsedilmekte. Japonlar çok zayıf, ince insanlar olarak bilinir. Oysa 7-8 yıl öncesinde Japonya'da da obeziteye karşı savaş başlatılmıştı. Bu evrensel bir problem. İnsanlığın besine daha kolay ulaşması, fiziksel aktiviteye zaman ayırmaması, sorunu daha aktüel hale getiriyor. Hem beslenme ve yaşam tarzında yanlışlar var, hem de hastalıklara bağlı sorunlar sözkonusu. Bize gelen obez kişilerde önce altında yatan neden araştırılıyor, problem yok ise diyet ve beslenme ile ilişkili kısım ön plana çıkarılıyor. Obezite aynı zamanda birçok sağlık sorununun nedeni, bu nedenle de acilen önlem alınması gerekiyor. Tüm organları etkileyerek hastalıkların nedeni olabiliyor. Bu hastalıkların da topluma maliyetleri var. Başlangıçta vücudumuzdaki değişiklikleri kanıksıyoruz, ama ciddi sağlık sorunlarıyla bedelini ödüyoruz."

        "İNSANLAR KİLOLARIYLA BAŞ EDEMİYOR, BASİT ÖNLEMLER ALINABİLİR"

        Medical Park Göztepe Hastane Kompleksi Beslenme ve Diyet uzmanı Arzu Gökmen: "Daha hareketsiz bir yaşam, kadınların ev işlerinden ziyade normal iş hayatına atılmaları, her yere araçla sayehat etmemiz ve fast food kültürü obezitenin artma nedeni. Biz gün içinde çalışıp, 10 dakikada yemek yemeye çalışıyoruz ve bu 10 dakikada yediklerimizin bizi doyurması gerekiyor. Dolayısıyla obeziteye aslında davetiye çıkarmış oluyoruz. Artık insanlar kilolarıyla baş edemiyor. Oysa basit önlemler alınabilir. Aracınızı daha uzağa park edebilir, asansör yerine merdiveni tercih edebilirsiniz. Haftada birkaç gün yürüyüş yapılabilir. Daha hareketli olan fiziksel aktivitiler tercih edilebilir. Alışveriş merkezlerinde dürüm döner yerine porsiyon döner, gazlı içecekler yerine ayran, su tercih edildiğinde otomatik olarak kaloriyi kısıtlamış oluyoruz. Yemek yemeye başladıktan sonra beyin ilk 15 dakika sonrası doyup doymadığını algılıyor. Bunun için 'Bir lokmayı 10 kez çiğneyin' diyoruz."

        Yazı Boyutu
        GÜNÜN ÖNEMLİ MANŞETLERİ
        Habertürk Anasayfa