Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Nagehan Alçı Ketum ama hızlı başlayan süreç ve tünelin ucundaki ışık

        Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan’ın İmralı ziyaretinden sonra trafik adeta uçuyor.

        2025’e pozitif ve çok hızlı bir gündemle girdik. Umarım bu hava bozulmaz…

        Önder ve Buldan yanlarına Ahmet Türk’ü de alarak ziyaret turlarına başladılar.

        Neden Ahmet Türk?

        Neden Ahmet Türk derseniz DEM kaynaklarına göre muhtemelen daha önceki İmralı seferlerinde yer aldığı için. Bendeki izlenim parti heyetinden ziyade Öcalan’ın ve devletin tercihleri doğrultusunda İmralı heyeti oluşturma amacı güdüldüğü yönünde.

        Hatırlarsanız çözüm süreci kapsamında Ocak 2013’te yapılan ilk İmralı ziyaretinde Ahmet Türk vardı. Türk, Altan Tan ve Ayla Akat Ata ile birlikte gitmişti Öcalan’a.

        Şimdi neler olacak, süreç nasıl ilerleyecek henüz bilmiyoruz…

        Bir sonraki hafta yapılması planlanan ikinci ziyarette heyet Türk’ü ve belki başka isimleri de içine alarak genişleyebilir. Tabii kayyum atanan bir belediye başkanının Meclis Başkanı'ndan diğer parti liderlerine kadar siyasilerin kapsını çalması bir Türkiye tuhaflığı ama mevcut kayyum uygulaması ayıbının da bu süreçle birlikte tarihe gömüleceğini düşünüyor ve umuyorum.

        TBMM Başkanı ile başlamanın anlamı

        Çaldıkları ilk kapının TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş olmasını çok anlamlı ve doğru buluyorum. Bu, çatının çözüm sürecinin aksine meclis olmasının istendiğini gösteriyor.

        Adeta öcüleştirilen çözüm sürecinin faydaları var demek… O süreci savunmaktan hiçbir zaman vazgeçmemiş bir gazeteci olarak bugün net bir şekilde şunu söyleyebiliriz: Belki 2013-2014 döneminde açılan parantez o sırada yapılan hatalar ve PKK’nın süreci baltalaması nedeniyle kapanamadı ama belli ki o hatalardan hem iktidar hem de muhalefet ders çıkarmış.

        Çözüm sürecinde meclis sürecin içinde değildi, o dönem CHP ve MHP kurulan komisyona temsilci dahi göndermemiş ve son derece eleştirel bir tutum takınarak dışarıda durmuşlardı.

        Çözüm sürecinden temel farkı…

        Şimdi MHP Genel Başkanı ve Cumhur İttifakı’nın ortağı olarak Sayın Bahçeli’nin inisiyatifi ile başlayan yeni bir evre var ve bırakın dışında durmayı MHP ve Bahçeli çok doğru bir şekilde bu sürecin tam ortasında yer alıyor.

        Sevgili okurlar Öcalan ile temas kurulması terör belasını bitirmek ve bu ülkenin en yumuşak karınlarından biri olan Kürt sorununu tarihe gömüp tam anlamıyla bir kardeşlik hukuku geliştirmek için hayati önemde.

        Tüm dünya örnekleri aynı şeyi gösteriyor

        Silahların tarihe gömülmesi için bu şart, dünyada başka türlü bu işleri bitirebilen bir örnek yok. Askeri yöntemlerle sonuna kadar mücadele edeceksiniz, sonra da örgütün lağvedilmesi için bir süreç başlatacaksınız. Bu arada bu sürecin toplumsal desteğinin artması için oksijen kadar gerekli olan demokrasi musluğunu açacaksınız.

        Ben Sayın Bahçeli’nin Sayın Cumhurbaşkanı ile birlikte yürüttüğü ve bir devlet projesi olarak gördüğüm yeni süreci başından beri destekliyorum.

        Doğru yürütülebilir ve muhalefet de işin ucundan tutarsa gündelik hesapların çok ötesinde bir kazanım elde edilir.

        Medyanın tavrı

        Açık söyleyeyim dünkü görüşmelere ve muhalefetin alacağı tutuma dair elimde kulis bilgisi yok. Şu aşamada siyasi partiler ağızları epey sıkı davranıyorlar.

        Bence medya daha yapıcı bir tutum sergilemeye başlar ve Türkiye’nin derin kutuplaşmasına paralel bir şekilde benimsediği otomatik pozisyon almanın ötesine geçebilirse siyasiler de medyayı işin içine daha çok katabilirler, katmalılar... Zira bu tip süreçlerde gazetecilere önemli görevler düşüyor.

        Sivil topluma da düşüyor ama Türkiye’de hala sivil toplumun varlığından bahsedebilir miyiz emin değilim açıkçası…

        Şimdilik elimizde heyecanlı başlayan ziyaret trafiği ve kapısının prensipte açık olacağını söyleyen ana muhalefet partisi CHP var. Bu başlangıç için hiç fena değil…

        İYİ Parti ne yapacak?

        İYİ Parti’nin tutumu bugün belli olacak ancak ben rezervleri olsa da eleştirel yaklaşsa da Sayın Dervişoğlu’nun bu sürece tamamen sırtını dönmeyeceği yönündeki umudumu koruyorum.

        Dün Habertürk TV yayınında kapısını kapalı tutacağından emin olduğum tek parti var, o da Zafer Partisi ve Ümit Özdağ dedim. Nitekim Özdağ yaptığı açıklamada benim doğru düşündüğümü söyledi.

        Ben Türkiye’nin en önemli sorununu çözmeye ve birleştirmeye yönelik atılan bu adıma Avrupa’daki aşırı sağ partilerin yansıması olan Zafer Partisi’nin yeşil ışık yakmayacağına emin olarak bunu söyledim ve yanılmadım.

        Yavuz Ağıralioğlu'ndan gelen mesaj

        Bu tespitim üzerine Anahtar Parti’yi kuran Sayın Yavuz Ağıralioğlu bir mesaj gönderdi ve "Çözüm diye yeni bir çözülme sürecinin içinde biz olmayız" dedi. Ağıralioğlu’na göre İYİ Parti de olmayacak.

        Milliyetçi ve dindar bir insan olarak tanıdığım Yavuz Bey’in şehitler ve çekilen acılar konusundaki hassasiyetini anlıyorum ancak daha çok can gitmesin, daha fazla acı çekilmesin hedefine ulaşmak için önerdiği yol konusunda kendisiyle hemfikir değilim.

        Bu hızla giderse gelişmelerin nereye evrileceğini sanırım birkaç hafta içinde net şekilde göreceğiz. Umarım bu kez siyasetçiler birbirlerini yemeye ara verip gündelik hesapların ötesine geçebilirler.