Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Nagehan Alçı DEM Parti eş başkanları ile 3 saatlik akşam yemeğinden notlar…

        Bu ülkede hava bir anda değişebilir.

        Bir sabah kalkarsınız kış, akşam yatarsınız yaz olmuş.

        Şimdi de acaba öyle bir iklim değişiminin arifesinde miyiz?

        Yoksa gün içinde aldatıcı bir güneş mi açtı?

        Devlet Bahçeli’nin DEM Parti Eş Başkanı Tuncer Bakırhan ve arkadaşlarının elini sıktığı günden beri Türkiye bunu konuşuyor.

        Ben dün akşam konunun muhatapları olan DEM Parti eş genel başkanları Tuncer Bakırhan, Tülay Hatimoğulları ve Dem Parti Grup Başkanvekili Saruhan Oluç ile Taksim’de bir otelde dar bir gazeteci grubunun katıldığı yemekli bir toplantıdaydım.

        3 saati aşan toplantıda yeni havaya dair her şey konuşuldu. Eş başkanlara gündemdeki tartışmaları ve iddiaları uzun uzun sorduk.

        Çok ilginç notlar tuttuğum, DEM Parti’nin perspektifi ve havasını anlamak bakımından çok faydalı bir yemek olduğunu söyleyebilirim.

        Önce bana en çarpıcı gelen iki notu paylaşarak başlayayım…

        Selahattin Demirtaş: “Benim de çözüm için ilk talebim Öcalan üzerindeki tecridin kalkmasıdır”

        Aynı gün Selahattin Demirtaş’ı cezaevinde ziyaret etti DEM Parti yöneticileri. Demirtaş’ın yanı sıra eski eş başkan Figen Yüksekdağ ve yerine kayyum atanan eski Diyarbakır Belediye Başkanı Selçuk Mızraklı’ya da ziyaret gerçekleştirdiler.

        Demirtaş bu yaşananlarla ilgili ne düşünüyor? Öcalan ve kendisi arasında bir ikilem ya da rekabet olduğu, Öcalan’ın oyuna katılarak kendisinin oyun dışı bırakılacağı yönündeki iddialara ne diyor?

        Sorduk.

        Tülay Hatimoğulları’nın aktardığına göre Demirtaş demiş ki:

        “Sayın Öcalan ve benim aramda böyle bir ikilem yaratmaya çalışmasınlar, bu yanlış ve anlamsız. Benim de bir çözüm olması için ilk talebim Öcalan üzerindeki tecridin kalkmasıdır.

        Şayet yeniden bir süreç başlayacaksa biz dışarıda olursak çok daha fazla katkı sağlarız ancak içeride de olsak partimizin çizeceği doğrultuda elimizden gelen katkıyı veririz.”

        Tuncer Bakırhan: “Özgür Özel’e teşekkürler, CHP’siz bu iş olmaz!”

        Sohbette çarpıcı bulduğum başka bir nokta ise Tuncer Bakırhan’ın Özgür Özel’e yönelik şu sözleri oldu:

        “Sırrı Süreyya Önder Meclis'te Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Devlet Bahçeli’ye teşekkür etti. Ben de burada sizler aracılığıyla Özgür Bey’e teşekkür edeyim. Böyle bir süreç olacaksa en azından bunun önünde durmayacağını söyledi. Bu çok önemli. CHP’siz bu iş olmaz!

        Peki Dem Parti’deki hava nasıl? Bahçeli’den böyle bir hamle bekliyorlar mıymış? O gün Meclis'teki el sıkışmasından sonra Tuncer Bey ne hissetmiş?

        “Kapıdan çıkıp gidecek diye düşünürken gelip elimi sıktı”

        “Hiç beklemiyorduk tabii. Önce Kars milletvekilimiz Gülistan Kılıç Koçyiğit ‘Galiba Bahçeli bana bakıp selam verdi’ dedi. 'Yok canım yanlış görmüşsündür, neden sana baksın’ dedim. Sonra bizim olduğumuz tarafa doğru yürümeye başladı, bizim tarafta Saadet grubu da var, o tarafa yönelecek ya da kapıdan çıkıp gidecek diye düşünürken gelip elimi sıktı. Hakikaten beklediğim bir şey değildi. İyi de yaptı Sayın Bahçeli. Biz uzatılan eli sıkan gelenekten geliyoruz. Elbette biz de karşılık verdik.”

        DEM Parti cephesine iktidar kanadından henüz ulaşan bir diyalog talebi ya da yeni bir sürecin başlayacağına dair bir işaret yok.

        Ömer Öcalan iddiası

        Abdülkadir Selvi’nin dün yazdığı DEM Parti milletvekili Ömer Öcalan için Abdullah Öcalan ile görüşme izni çıkabilir iddiasını sordum.

        Tülay Hatimoğulları “Yalnızca Ömer Bey değil birçok DEM Parti milletvekilinin bu yönde talebi var fakat hiçbirine yanıt alamadık. Ömer Bey ile bugün görüşemedik ama kendisine böyle bir dönüş yapıldığı yönünde bizde bir bilgi yok.”

        Yeni bir süreç için yol temizliği yapılmalı

        DEM Partililer bir süreç başlaması için bir ‘yol temizliği’ yapılması gerektiğini düşünüyorlar. Nedir o ‘yol temizliği’?

        Kayyum uygulamalarına son verilmesi, cezaevlerinde siyasi tutuklu arkadaşlarının durumlarının gözden geçirilmesi, Gezi ve Kobani davaları başta olmak üzere AİHM kararlarının uygulanması…

        “Ensesinde yıllardır boza pişirilen biziz”

        "İktidarla anlaştılar, amaç çözüm değil yeni anayasa" gibi muhalefet cephesinden gelen iddialara karşı DEM Parti kısaca şunu söylüyor: "Ensesinde boza pişirilen, yıllardır haksızlığa uğrayan, arkadaşları hapse atılan, ikinci sınıf vatandaş muamelesi gören biziz. Niyet okuma yapmayız, bakarız, samimi adımlar olursa karşılık veririz."

        Kısacası muhalefete, "Hariçten gazel okumak kolay, olan bize oldu, ne olacağı belli olmadan sırf kendi iktidar hesabınızla yolu tıkamayın" diyor DEM Parti.

        Ben bu tavrı anlıyorum ve doğru buluyorum.

        Değişen havayı anayasa ya da gelecek seçimler değil Ortadoğu’da sertleşen hava ve Türkiye’de yaşanan darboğaz üzerinden okuyor Bakırhan ve Hatimoğulları.

        Tabii insan düşünmeden edemiyor, şayet çözüm süreci akamete uğramasa bugün Türkiye bambaşka şeyler konuşuyor olur Ortadoğu’daki tablo da farklı görünürdü. Türkiye’nin eli hem içeride hem dışarıda çok daha güçlü olurdu.

        Anadilde eğitim, kayyum, Kobani davası

        Peki Kürt sorunundan kasıt ne? DEM Parti özerklik mi istiyor? Talepleri neler?

        Öncelikle anadilde eğitim. Bunun sadece Kürtler değil Türkiye’de yaşayan tüm halklar için olması gerektiğini, demokratik toplumun bunu gerektirdiğini, anadilde eğitimin Türkçe’nin ortak dil olduğu gerçeğini değiştirmediğini söylüyorlar. Anayasada da bu hakkın güvence altına alınması gerektiğine inanıyorlar.

        İkinci olarak yerel yönetimlerin güçlendirilmesi talebini hatırlatıyorlar.

        Bir de tabii kayyum ve demokratik temsil sorununa işaret ediyorlar.

        Peki neden çözüm için Öcalan diyorlar? Bu, kendi iradelerini İmralı’ya teslim ettiklerini göstermiyor mu?

        Bu soruya Tuncer Bakırhan’ın verdiği cevap şu:

        “Çatışanlar barış kurar, biz PKK’ya talimat veremeyiz”

        “Çatışanlar barış kurar. Biz demokrasi güçleri olarak katkı sunarız. Burada çatışmanın tarafları devlet ve PKK. Biz PKK’ya talimat verecek bir konumda değiliz. Bu bizim işimiz de değil. Silah bizde değil. Silahı bıraktıracak tek kişi Öcalan. Biz çatışmanın bitmesine demokrasi gücü olarak en büyük katkıyı veririz. Biz birilerini iktidara getirme götürme derdinde değiliz. Çözüm istiyoruz.”

        DEM ile henüz kurulmuş bir temas yok. Ama gördüğüm kadarıyla umutları yüksek. Konjonktür olarak daha zor bir dönemde olsak da geçmiş çözüm sürecine göre iki önemli avantaj var şu an: Şayet yeni bir süreç olacaksa MHP ve CHP bunun karşısında olmayacak. Bu bence şimdiye kadar çözüme en çok yaklaştığımız nokta olabilir zira tıkayan kayda değer bir aktör yok. En ciddi tehdit uluslararası güçlerin elinde payanda olmuş ve kendi gücünü sürdürmek için çözüme taş koyma ihtimali yüksek olan Kandil.

        Tabii bütün bunları konuşmak için erken. Henüz çerçevenin ne olacağı ya da herhangi bir çerçeve olup olmayacağını bile bilmediğimiz bir dönemdeyiz.

        Ama Kürt meselesinin yeniden gündeme gelmesi ve bir tartışma zemini oluşması dahi Türkiye için olumlu…