Atatürk'ün Amerikalı bir kadın gazeteciye verdiği, 89 sene önce sansür edilen ve unutulan mülâkatı
Bugün, Atatürk’ün vefatının 86. yıldönümü. Bu münasebetle, onunla 1935’te yapılan ama sadece çok kısa bir bölümü yayınlanan ve tamamı aradan geçen 89 sene boyunca hiçbir yerde çıkmamış olan bir mülâkatı ve ayrıntıları bilinmeyen bu mülâkatın öyküsünü anlatacağım...
21 Haziran 1935’de, hemen bütün İstanbul gazetelerinin manşetlerinde, Reisicumhur Mustafa Kemal’in Amerikalı hanım gazeteci Gladys Baker’e verdiği ve birkaç gün önce yabancı basında çıkmış olan demeci vardı. Atatürk’ün söyledikleri, ertesi gün de Anadolu’da yayınlanan gazetelerde de yeralıyordu.
Haberlerin dikkat çeken tarafı, hepsinin virgüllerine kadar birbirlerinin aynı olmaları idi. Ankara, hazırladığı metni basına “aynen neşredilmeleri” talimatı ile dağıtmıştı!
Mustafa Kemal’in Amerikalı gazeteciye söylediği “Ben diktatör değilim. Kalpleri kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim”, “Avrupa’da vaziyet çok fenadır, harp tehlikesi vardır” yahut “Türkiye’de Bolşeviklik olmayacaktır” gibi ifadelerinin üzerinde sonraki senelerde de bir hayli durulacak, özelikle de İstanbul ve Çanakkale Boğazları konusunda sözleri, Montreux Andlaşması’na giden yolu hazırlayıcısı olarak yorumlanacak ve gazetecinin “Mesut musunuz?” sorusuna verdiği “Evet, çünki mufaffak oldum” cevabı da mülâkatın en fazla hatırlanan kısmı olacaktı.
ÖNCE DANS, ARDINDAN MÜLÂKAT
Mülâkatı yapan gazeteci Gladys Baker, 35 yaşında idi. Dünyanın önde gelen liderleri ile yaptığı görüşmeler Avrupa’da ve Amerika’da çıkan gazetelerde yayınlanıyordu. Türkiye’ye sekreteri olduğunu söylediği Henderson Hay isminde bir hanım şair ile beraber, Washington’daki Türk Büyükelçiliği’nden aldığı bir tavsiye mektubu ile gelmişti. Çankaya’dan Atatürk ile mülâkat için randevu istemiş ve kaldığı Park Otel’e Mustafa Kemal’in bir gece dostları ile beraber gelip kendisi ile tanışması üzerine, randevuya gerek kalmamıştı. Gladys Baker ile arkadaşını o gece masasına davet eden Atatürk, hanım gazeteciyi ertesi gün Dolmabahçe Sarayı’nda kabul edip sorularını cevaplamış, yemekten sonra da gece boyunca dansetmişlerdi!
Görüşme İngilizce idi ve tercümanlığı Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Süreyya Aderiman yapmıştı. O sırada Çankaya’da görevli olan sonraki senelerin Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürü Haldun Derin, hatıralarında Süreyya Anderiman’dan naklen görüşmeyi tatlı tatlı hikâye edecek, hattâ hanım gazetecinin “fazla gevşediğini” ve “gözlerini süzdüğünü” yazacaktı!
Baker, daha sonra zamanın başbakanı İsmet İnönü ile de mülâkat yaptı...
Mustafa Kemal, Gladys Baker ile Henderson Hay’i Türkiye’yi daha yakından tanımaları için sonraki günlerde askerî manevralara götürdü, hattâ Baker’e tüfekle ateş bile ettirdi! Tanıştırdığı kızkardeşi Makbule Hanım ile beraber Türkiye’nin değişik vilâyetlerine seyahate yolladı, Türkiye’den ayrıldığı sırada ipek halı, yüzük, bilezik, kravat iğnesi, işlemeli tas ile kitaplar hediye etti; kaldığı Park Otel’in ücreti ile telgraf masraflarını ve Bükreş’e kadar olan tren biletlerini de kendi hesabından ödedi!
Ama, Gladys Baker’ın bir talebi daha vardı: Gazetecilere pek konuşmayan Alman lider Adof Hitler ile de mülâkat yapmak istiyordu ve Mustafa Kemal’den Hitler’i ikna etmesi ricasında bulundu!
Arşiv belgeleri, Baker’in arzusunu yerine getirebilmek için Çankaya’nın özel kalemi ile Türkiye’nin Berlin Büyükelçiliği’nin ciddî şekilde uğraştıklarını ama Hitler’i görüşmeye ikna edemediklerini gösteriyor. Yine aynı belgelerden Baker’in Türkiye ile münasebetini senelerce devam ettirdiği; hem Atatürk, hem de daha sonraki Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve Çankaya’nın özel kalemi devamlı temas hâlinde bulunduğu görülüyor.
“FAZLA SAMİMİ” BULUNUP YAYINLANMADI!
Amerikalı hanım gazeteci Ankara ile bu derece yakınlaşmıştı, Atatürk ile yaptığı mülâkatın metni 100 sahifeden fazla idi ama yazıdaki üslûbu o senelere göre “fazla samimi” bulunduğundan olacak, mülâkatın tamamı hiçbir yerde yayınlanmadı! Yayınlanan kısım sadece iki-iki buçuk sahifelik bir bölüm idi...
Gladys Baker, mülâkata “Atatürk’ün Bir İnsan Olarak Portresi” başlığını koymuştu ve yazdığı metin “Atatürk ile görüştüm. Onunla Dolmabahçe’de, sultanların beyaz mermer sarayında akşam yemeği yedim. Onunla İstanbul’da Park Oteli’nin taraçasında, mavi şark gecesi sarararak şafak sökünceye ve yıldızlar Haliç’in üzerinde sönünceye kadar dansettim” cümleleri ile başlıyordu...
1951’de, aralarında Papa Pius, Mussolini ve Atatürk gibi önemli kişilerle yaptığı mülâkatlar ile değişik memleketlerde gördüklerini anlattığı “I Had To Know”, yani “Bilmem Gerekirdi” isimli bir kitap yayınlamış, kitabın “Mustafa Kemal’in Sarayında” başlıklı kısmında Dolmabahçe Sarayı’ndaki buluşmadan başka ayrıntılar da vermişti... Meselâ, Mustafa Kemal’in “Türk kadını, İslâm’ın gölgesinden güneşin aydınlığına adım attı” dediğini, başarılı olması için sadece annesinin yardım ettiğini söylediğini yazıyordu. Anlattığına göre Atatürk kendisine sarayın haremini göstermeyi teklif etmiş, beraberce hareme geçmişler ve mekânı bizzat Atatürk gezdirmişti!
Gladys Baker dört defa evlendi, hayatının son senelerinde kendini dine verdi ve 1957’de koyu bir Katolik olarak vefat etti.
Sözünü ettiğim mülâkatın tam metni ile Gladys Baker’ın diğer talepleri hakkındaki belgeleri ileride kitap olarak yayınlayacağım ve pek bilinmeyen bu hoş hikâyeyi şimdilik gayet kısa şekilde naklediyorum.
Gladys Baker. Gladys Baker’in yaptığı mülâkatın Türkçe’ye tercüme edilmiş tam metninin ilk sayfası. Gladys Baker ve Mustafa Kemal, askerî manevralarda. Mülâkatın oldukça kısaltılmış hâlinin yayınlandığı 21 Haziran 1935 tarihli gazetelerden bazıları.