AVRUPA Şampiyonası’nın devam eden maçlarında tribünlere detaylı bir gözle baktınız mı?
Şampiyona başladığı günden bu yana gözüm dönüp dolaşıp tribünlerdeki bu görüntülere takılıyor.
İspanya-İtalya maçında da İspanya-Hırvatistan, Macaristan-İsviçre ve Romanya, Sırbistan, Arnavutluk’un karşılaşmalarında da görmek olasıydı…
Acaba yanılıyor muyum diye önceki gün dönüp Avrupa Şampiyonasının geçmiş final maçlarını izledim…
Ne İspanya’nın İtalya’yı 4-0 yendiği 2012 finalinde ne Portekiz’in kupayı kaldırdığı 2016 finalinde ne de Covid-19 dolayısıyla bir yıl sonra yapılan İtalya’nın İngiltere’yi yendiği 2020 finalinde benzer görüntü vardı.
Diğer üç karşılaşmayı bugünkünden ayıran en önemli özelliği tribünlerin çiçek bahçesi gibi rengârenk olmasıydı…
Ellerinde ülkelerinin bayraklarını sallarken, günlük kıyafetleri içinde stada gelmişti…
Çok az sayıda insan da takımlarının giydiği forma benzeri tişörtleri üzerlerine geçirmekle yetinmişti…
ÖNCEKİ TRİBÜNLERDEN FARKI
Bu Şampiyonada son bir haftadır tribünde gözüme takılan manzara ise bunların tam tersi…
Aslında Avrupa siyasetinin, dolayısıyla toplumunun ne yöne hareket ettiğinin de açık tablosu…
Zaten yakın geçmişte yapılan Avrupa Parlamentosu seçimleri de toplumun bu durumunu açık şekilde ortaya koymuştu…
Eğer dikkatinize yansımadıysa, devam eden karşılaşmalara bir bakın, siz de göreceksiniz.
Tribünler tek tip giyinmiş taraftarlarla dolu…
Gürcistan, Macaristan örneklerinde görüldüğü gibi bazıları ise siyahlar içinde…
Dikkat ediyorum taraftarların yüzlerinde maç izlemenin getirdiği mücadeleci ruh yerine, çatışmacı bir sertlik hakim...
Sanki maça değil de arenada meydan savaşına gelmiş…
ŞAMPİYONANIN ULTRALARI
Geçmiş şampiyonların ötesindeki bu durum sadece benim değil Avrupa’nın en iyi spor yazarları arasında sayılan Birleşik Krallıktan Rory Sminth ile Berlin’de The Times Gazetesi’nin muhabirliğini yapan, aynı zamanda siyaset yazarı da olan Christopher F. Schuetze’nin de dikkatini çekmiş; ikisi dün New York Times’ta harika bir yazı kaleme almış…
Başlığını da tam da tribünün ruhunu yansıtan şekilde atmışlar:
“Siyah Gömlekler ve Yasaklı Bayraklar: Ultras, Euro 2024'te Politikayı Zorluyor…”
Başlığın hemen altında yer alan şu cümle ise durumun özeti:
“Güçlü bir milliyetçi çizgiyi benimseyen sıkı taraftar grupları, Avrupa Şampiyonası'nda futbol otoritelerinin geri adım atmasına neden oldu…”
Benim de siyah kıyafetleri ile dikkatimi çeken Macaristan’ın ultra sağcı grubu “Karpat Tugayı…” üyelerinden başkası değilmiş…
Aslında bize yabancı da değiller.
Hani, 16 Ekim 2012’de Macaristan ile yaptığımız karşılaşmada tribüne asılan, “Biz de Atilla’nın torunlarıyız…” yazanlar var ya, işte tam da onlar…
Türk taraftarlar da karşılıksız bırakmadı, 2020’de Sivas 4 Eylül stadındaki karşılaşmada tribüne, “Hoş geldiniz Atilla’nın torunları…” pankartı asılmıştı.
Görüyorum ki Macaristan’ın İsviçre ile oynadığı maçtaki siyah elbiseler içindeki görüntüleri onların da dikkatinden kaçmamış…
Hatta müsabakadan önce onların tutumlarını da izleyip yazılarına yansıtmışlar.
Aktardıklarına göre, Macar taraftarlarla stadyuma yürümek isteyenlere maçın başlama vuruşundan beş saat öncesinden hazır bulunmaları istenmiş…
Katılımcılara sıkı kıyafet kuralı da getirilmiş…
İsteyenlerin siyah giyebileceğinin altı çizilmiş, bunu giymek istemeyenlerin de ancak “Macaristan Bayrağının renkleri olan kırmızı, beyaz ve yeşili tercih etmeleri” gerektiğine vurgu yapılmış…
“Gösterişli renkler, palyaço şapkaları ve tulumlar” yasaklanmış, “Sirke değil, futbol stadyumuna gittikleri” anımsatılmış…
BÜYÜK TURAN HAYALİ…
Avrupa’nın en bilinen ultra grubu niteliğinde olan Karpat Tugayı’nın ağırlıklı bölümü Macaristan’da iktidarda bulunan Orban’ın partisini veya Macaristan’ın “Turancı…” partisi Jobbik’i destekliyor.
Hunların soyundan geldiklerinin altını sürekli çiziyor, bizdeki Mehmet, Ahmet gibi çok sık rastlanan isim olan Atilla adını çocuklarına veriyor.
Birinci Dünya Savaşı sonrası Macaristan’da “Turan…” akımının yayılmasında da önemli bir işlev üstleniyor.
Bu aşamada hemen belirteyim Türkçe gibi Ural-Altay grubundan olan Macarcada iki yüzün üzerinde benzer kelime bulunuyor.
Karpat Tugayları da Türkleri çok sevdiklerini her aşamada kayda geçiriyor, yurtseverliklerinin büyük hayallerini abartılı bir coşkuyla her aşamada kayda geçiriyor.
İki yazar da makalelerinde taraftarın bu özelliklerini sert tonda kayda geçirmiş…
Sadece Macaristan’ın Karpat Tugayları değil, Arnavut taraftarlara da dikkat çekmiş; “Kosova Kurtuluş Ordusu” bayraklarıyla statlarda boy gösterdiklerini belirtmiş.
Arnavutluk’un İtalya’ya karşı oynadığı maçtaki tavırlarına odaklanmış…
Ausländer raus…
UEFA’nın uyguladığı ceza yöntemlerinin Avrupa’da yayılan bu gruplar için bir anlam ifade etmemeye başladığının da altını çizip devam etmişler:
“Gruplar sadece oyunlar için müzik ve görsel gösteri sunmuyor, aynı zamanda Avrupa çapında yükselen milliyetçilik dalgasının da ipuçlarını veriyor…”
Futboldaki aşırı akımları izleyen FARE’in Genel Müdürü Piara Powar’ın şu cümlelerine yer vermiş:
“Bu bulaşıcı… Birçoğu için bu her şeyden çok tiyatrodur. Ancak bu şeylerle oynarken dikkatli olmalısınız çünkü Macarlar gerçekten oynuyor…”
UEFA’nın yasağından nasıl kurtulduklarını da aktarmışlar.
Anlatılarına göre, kalabalık yürürken, Gigi D'Agostino'nun “L'Amour Toujours” adlı şarkısının melodisini söylemiş.
Şarkının sözleri, “Ausländer raus…” yani “Yabancılar dışarı…” şeklinde çarpıtıldığı için Almanya'da yasaklanmıştı.
Euro 2024 maçında Arnavutluk taraftarları da siyasi ve diğer eylemleri nedeniyle, ülkenin futbol federasyonuna çok sayıda para cezası verilmesine yol açmış.
BÜYÜK ÜLKE HAYALİ
Hırvatistan, Romanya taraftarlarının da benzer aşırı milliyetçi tutumlarına dikkat çekmişler…
Romanya’nın sağcı Cumhurbaşkanı George Simon, ülkesinin Federasyonunun daha fazla para cezasına uğramaması hedefiyle kendilerini yatıştırmak için temas kurmak istemiş…
Ancak karşılaşmalar sırasında “Kosova Sırbistan, Bassababia Romanya’dır”, pankartı açmış…
“Bassababia” yani Moldova’nın da Romanya’ya ait olduğuna ilişkin tezahüratlarda bulunmuş.
“Büyük Romanya Bayrağını” statta açtıklarında ise Kosova maçı bu nedenle yarım kalmaktan son anda kurtulmuş…
Benzer durum “Büyük Sırbistan” hayalinde olan aşırı sağcı Sırp taraftarlarda da görülmüş…
Makalelerinde, Macaristan’da da “Büyük Macaristan” hayali uzun süredir dile getirilen bir durum olduğunun da altını çizmişler.
Bunun uzun süredir Orban tarafından dahi söz konusu yapılmazken, son dönem Macaristan’da otomobillerin tamponlarında ve ofislerin duvarlarında sıklıkla görüldüğüne dikkat çekmişler.
Bütün bunların ışığında yaşananlara şaşırmamak gerekir, çünkü son seçim de farklı bir sonuç vermedi…
Avrupa, tribününe yansıyanı yaşıyor…