Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye Futbol Federasyonu çok kötü götürdüğü medya iletişimiyle ilgili azımsanmayacak bir adım attı. Aralarında benim de bulunduğum bir grup medya mensubu dün TFF’nin Riva tesislerinde kıymetli dostum Başkan Vekili, İcra Kurulu Üyesi, FIFA, UEFA İlişkileri ve Dış İlişkilerden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Eröğüt’ün davetiyle buluştuk. Serdar Ali Çelikler, Uğur Karakullukçu, Fatih Doğan, Nihat Kahveci, Attila Gökçe ustamız, Fırat Aydınus ve Ertuğrul Özkök’ün katıldığı buluşma yaklaşık 3 saat sürdü.

        Bugün Hürriyet’te Fırat Aydınus’un, 10haber sitesinde ise Ertuğrul Özkök’ün yazılarında ayrıntılandığı buluşmada bizlerle görüş alışverişinde bulunuldu. Buluşmanın yaklaşık 20 dakikalık kısmına TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, büyük bölümüne MHK Başkanı Ahmet İbanoğlu da iştirak ettiler. Mustafa Erögüt’ün bilgilendirmesiyle başlayan toplantıda TFF’nin Türk futbolunun geleceği için düşündüğü projeler anlatıldı. Birkaç konuda “uluslararası niteliği” olan tasarımlara yer verildi. En temel değişiklik tasarımı kuşkusuz HAKEM ATAMA YÖNTEMİ DEĞİŞTİRİLMESİ meselesi. Peşinen söyleyeyim ZOR İLE İMKANSIZ arasında bir yerde bu proje. İyi niyetle düşünüldüğünden kuşkum yok. Ama ne ülke buna hazır, ne de hazır olabileceğine dönük bir emare var.

        HAKEM ATAMA YÖNTEMİ DEĞİŞTİRİLMESİ

        Tasarım şu: TFF’den 3, kulüplerden 2 kişi olmak üzere 5 kişilik heyet ile hakem atamalarının yapılması gündemde. Kurul; hakemliğin klasmanlarının belirlenmesinden yönetimine, atama kriterlerinden puanlama sistemine her konunun baş aktörü olacak. TFF 3 kişilik “altın hissesinden” vazgeçmiyor. Bunun üreteceği günümüze ait sorunları beri kenara koyacak olursak esas mesele kalan 2 kişinin kimler olacağı. Kulüpler Birliği’nin belirleyeceği iki kişiyle ilgili öğrenebildiğimiz tek kriter HERHANGİ BİR KULÜPTE ÇALIŞMAMIŞ OLMALARI… Kritere uyan 2 kişiyi Kulüpler Birliği belirleyecek! Ünlemi bilerek koyuyorum ki derdim anlaşılsın. Yani kulüpler diyecek ki AHMET İLE MEHMET… O Ahmet ile Mehmet’in doğduğu hastanelerin semtlerine kadar varacak “taraflılık araştırmasını” geçtim, o Ahmet ile Mehmet’in belirlenmesini kulüpler isteyecek mi? Yani başta 3 İstanbul büyüğü olmak üzere iri kulüplerimiz olası başarısızlık durumlarının ihalesinin bir kısmıyla da kendilerine kalmasına onay verecekler mi? Yani kulüplerimiz her başarısız sonuçta VALLA HAKEM YAPTI, BİZİM HAKKIMIZ YENİYOR! kartından vazgeçecekler mi? Bu oyuncağı neden ellerinden bıraksınlar ki… Dediğim gibi iyi niyetli ama bu topraklara ters bir uygulama… Doğmadan ölür; doğsa yine ölür üzgünüm.

        V.A.R KAYITLARI EKRANDA

        Polemikleri yok etmek için V.A.R kayıtlarının açıklanması gündemde. Sayın Eröğüt bu konuda dünyadan örnekler sundu. Portekiz’de stattan V.A.R konuşmalarının yayınlanmasının bir gazete haberi olduğunu, teyit edilemediğini ifade etti. İspanya’daki sistemin bize yakın olduğunu, bu konuda çalıştıklarını, birkaç maçın V.A.R kayıtlarının maç akşamında medyaya sunulmasının gündeme getirilebileceğini bildirdi. Ve en önemlisi… Sayın İbanoğlu’nun da dile getirdiği üzere HAKEMLER V.A.R KAYITLARININ AÇIKLANMASINA SICAK BAKIYORLAR. Töhmet altında yaşamaktan bunalmış durumdalar. Bu konuda TFF’nin adımlar atması beklenebilir. Haa bu noktada hakemlerin “yayınlanmayan konuşmalardaki sahicilikte” konuşmalarını beklemek çok yerinde olmaz. Her mesleğin olduğu gibi hakemliğin de formel dili olduğu gibi bir jargonu, raconu var. Ast üst ilişkileri var. Orada bir yapaylık ile karşılaşacağımızdan kuşkunuz olmasın.

        LİGİ ŞİRKETLEŞTİRMEK!

        TFF, Süper Lig’i Kulüpler Birliği Vakfı’nın da el ele vermesi hatta yüksek katılımıyla ŞİRKET GİBİ YÖNETMEK istiyor. Yayın ihalesi, marka değeri, fikstür belirlenmesi, pazarlama anlayışı türü dilimize pelesenk konular bu ŞİRKETİN VARLIĞI ile tamamen kulüplerin inisiyatifine bırakılmak isteniyor. Bu da iyi niyetli ama bu topraklarda karşılığını bulamayacak bir tasarım, hatta hülya; bence HAYAL. Nedeni çok açık. Başta büyükler olmak üzere DERNEK STATÜSÜYLE YÖNETİLEN birçok kulübün varlığında bunu yapmanız imkansıza yakın. Çünkü bizim topraklarımızda “A takımı bizim 6 gün dostumuz 1 gün rakibimiz. O altı günde aynı çıkarlar doğrultusunda hareket etmemiz gerek. Sahada 1 gün rakip olabiliriz!” duygusu taşıyan kulüp yöneticilerimiz yok. Sadece yöneticilerimiz mi yok? Taraftarımız, medyamız, sosyal medyamız hatta protokol tribünlerimiz de yok. O sebeple başta G.Saray, F.Bahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor olmak üzere tüm kulüplerimiz satılmadan; yani şirketleşmeden bu birlik/şirket türü lacivert laflar gerçekten iyi niyet dilekleri dışında bir şey ifade etmiyor.

        Sayın Eröğüt’ün sunumu sonrasında hep birlikte gittiğimiz V.A.R odasında MUSTAFA İLKER COŞKUN yarı otomatik ofsayt sistemiyle ilgili önemli bilgiler sundu. Saniyede 36.300 datanın analiz edildiği, 29 referans noktasından alınan bilgilerle oluşturulan sistemde çözünürlüğü yüksek 10 sabit kamera kullanılıyor.

        3 hakem ve sahadaki 22 futbolcunun konumu anlık tespit edilmekte. Bilgiler V.A.R Hakem odasına geliyor. Topa ilk temas anı, defans oyuncularının çizgisinin doğru çizilmesi, hücum anında defans oyuncusu yoksa topa doğru çizgi çekilmesi, hücum oyuncularının çizgisinin doğru çizilmesi, çizgi çizilen oyuncuların sisteme doğru tanımlanması konularının kontrolü ve onayı V.A.R hakeminin sorumluluğunda. 20-25 saniyede belirlenen Yarı Otomatik Ofsayt kararının görselleriyle yayıncı kuruluş üzerinden bize ulaşması ortalama 70 saniye… Sistemin işleyişiyle ilgili RİVA kanadı memnun. Şu ana kadar bu metrik tutumdan kulüplerin de şikayetkar olmadıkları görülüyor.

        3 saatlik Riva ziyaretimizden damıttıklarımız bunlar. T.F.F resmen olmasa bile gayrı resmi olarak ve doğru bir kararla medya iletişiminde MUSTAFA ERÖĞÜT’e yetki vermiş; doğru yapmış. Başkan ile merhabanın ötesinde fazla konuşma şansımız olmadı. MHK Başkanı İbanoğlu ise tam bir bürokrat niteliğinde. TFF’nin iletişim açılımından mutluyum. Bugüne kadar kırdıkları kalpleri kazanmalılar. İletişimin AJANS İŞİ OLMADIĞINI öğrenmeleri önemli bir gelişmedir. Yüz yüze iletişim, açıklık politikası değerlidir. Dünkü grup dışında da fazla vakit geçirmeksizin gazetecileri davet etmeleri gerekmektedir. Gazeteci, radyocu, televizyoncu, internet habercileri, youtube kanalında yayın yapan tüm medya mensuplarıyla sürdürülebilir bir iletişim şarttır.

        Son bir not! Sayın başkana RİYAD’I soramadık. Ondan da dinlemek isterdik olanı biteni. Konuyla ilgili birçok bilgimiz var ama onun ne dediğini bilmiyoruz. Umarım bir sonraki sette davet edilecek arkadaşlarımıza bu konuda bilgiler sunulur! Başkan da konuşur.