Saç telinden tanırız çapkını

Bazı şeyler vardır ki ne kitapta yazar, ne okulda öğretilir, birebir, yaşayarak öğrenirsin. Hatta gözünün önünde, evinizin içinde… Hele bir de çapkın bir baban varsa, sen daha oyuncak bebekle oynarken, hayat sana maskeleri gösterir. Hatta göstermekle de kalmaz, "Bak kızım bu adamların gömleğinin ikinci düğmesi boşuna açık değil" diye fısıldar kulağına.

Allah rahmet eylesin, benim de bir babam vardı. Daha bir yıl olmadı kaybedeli. Çok özlüyorum, hatta özlemekle de kalmıyorum "Ah ah babacığım" diye inliyorum. Ben babacıydım evet ama bu topraklarda birçok kadının üzüldüğü gibi annem de çok üzüldü.

Babam da bize sadece anılar, sevgiler değil, belki de hayatımı etkileyecek tecrübeyi miras bıraktı. Ve bu durumda mesela erkekler pek kandıramaz beni. Ya da kandırdıklarını zannederler. Çünkü “Erkeklerin genlerini, daha doğrusu çapkınlık genlerini daha beş yaşındayken görmüştüm” ne yazık ki... Tıpkı Yasmin Erbil gibi.

Hepsinde hep aynı bakış, aynı sözler, aynı rol.

Ve Yasmin Erbil'in de dediği gibi, "Ben çapkını saç telinden tanıdım."

Tanıyarak kabul ettiklerim, yola çıktıklarımda "Zorlamaktan", "Acaba doymuş mudur?", "Acaba değişir mi?", "Acaba" diye diretmem. Ama bazıları doymuyor efendim. Tıpkı Mehmet Ali Erbil gibi.

Yasmin Erbil de daha küçük yaşlarda çapkınlığı öğrenmiş ve Türkiye'ye mal olmuş çapkın bir babanın kızı. Allah aşkına erkekler onu nasıl kandırsın? Çünkü biz babası çapkın, kandırılan kadınların gözlerindeki o sönüşü, o hayal kırıklığını önce annelerimizin gözlerinde gördük.

Rol yapanı da tanırız.

Masum taklidi yapanı da…

Yalan söyleyeni de...

Bilmiyormuş, duymuyormuş gibi yapar sonrasında tekerleği patlatırız. Çünkü iyi niyetliyiz ve biz kadınlar nedense bazen inanmak istiyoruz. Uğraşıyoruz ama olmuyor.

Yasmin’in babası Mehmet Ali Erbil mesela doymuştur sevgiliye diyorsunuz ama ama doymuyor arkadaş. Hala çapkınlıkla bu yaşta memleket erkeklerinin eline su dökemez.

Yasmin, "Çoğu zaman sevgi görmemiş insanlar aldatıyor" derken boşa demiyor. Doğru!!! Çünkü bazı erkekler sevgisizlikten. Ya da çoğu sevginin ne olduğunu bilmemekten aldatıyor. Kimisi de, "Karından mı korkuyorsun", "Sevgilinden mi korkuyorsun" laflarına maruz kaldıkları için çapkınlık yapıyor.

***

"Yedek kulübesi var babamın"

Yasmin Erbil, açık yüreklilikle babasının "Yedek kulübesi" olduğunu söylüyor. Nedir bu yedek kulübesi, "Bekletilen kadınlar"!!!

Daha önce bu konuyla ilgili şöyle bir yazı yazdım. Kaçıranlar için linki bırakıyorum;

Yani biri var ama diğeri de elinin altında dursun. Yani acil çıkış kapısı gibi. Güler misin, ağlar mısın? Arkadaş bu erkek normal olabilir mi? Değil!!! Hatta ciddi sevgiyi bilmiyor, inanmıyor. Sevilmekten korkuyor ve sevgiyi görünce de inanamıyorlar. Hatta “Bu beni bu kadar seviyorsa kesin bir çıkarı vardır" diyor. Hatta, "Acaba biriyle anlaştı da beni mi kandıracaklar" diyor. Delirmişler...

Velhasıl kelam, çapkın babaların kızları başka olur.

Sezgileri kuvvetli…

Kalpleri güçlü…

Ama yine de bazen kanar, çünkü biz hala güzel şeylere inanmak isteyen o küçük kız çocuğuyuz içimizde.

Ve o küçük kız çocuğu, bazen hala babasının değişmesini hayal eder.

Ama bilmez ki, bazı adamlar değişmez. Biz kadınların en büyük yaptığı hata, "Değişir" dememizden. Ne yazık ki, çapkınlık, bazılarının DNA’sına yazılmış bir tür karanlık mirastır.

***

Babalar günü yaklaşırken

-Özellikle kızlarınızı kandırmayın.

-Eğer boşanmıyorsanız annelerini üzmeyin.

-Kız çocukları babalarına düşkündür. Onları hayal kırıklığına uğratmayın.

Çünkü kız çocuklarının ilk aşkı babalarıdır. Ve gelecekte de babaları gibi adamlar seçerler. Önce, "Kendiniz gibi bir adamın kızınızın kocası ya da sevgilisi olduğunu düşünerek hareket edin" derim.

***

Ve eğer babanız hayattaysa

-Kalbini kırmayın.

-Babanız ile dertleşin ve konuşun.

-Başınıza kötü bir şey geldiğinde ilk babanıza sığının.

Unutmayın babası olan kadın her zaman güçlüdür...