"Kavuşmuyor düğmelerden" gelinen nokta "Uzatma bebek yat aşaaaa"
"Spotify 2024 Yılı Özeti" yayınlandı. Türkiye’de en çok dinlenen şarkıcı Semicenk, en çok dinlenen şarkı ise Batuflex, Narco ve Era7capone'un düeti "Cıstak" oldu.
Ne diyor "Cıstak"ın sözlerinde; "Aldım marka, bakmıyorum faturasına, adı Katarina, verdim tam arasına. Tanıştım Bebek'te, adı Natasha, dedim uzatma bebek, yat aşaaa..."
Yani "Tombul tombul memeler, kavuşmuyor düğmeler"den gelinen nokta farklı bir müzik türü ile direkt, açık açık ve net bir şekilde "Yat aşaaa"ya dönüştü.
Tabii sosyal medya dünyası...
Ahlaki değerlerin yerle yeksan olması derken zihinlerdeki düşünceler şarkı sözlerine farklı şekilde yansıdı, alıcısı da bir hayli çoğaldı.
Şarkıcı Aydilge sosyal medya hesabından; "Kadın bedenin aşağılandığı, para, marka ve bir şeyler tüttürmenin en fiyakalı ve havalı şey olarak gösterildiği bu şarkılar çok dinleniyor, evet. Nakaratında 'Hadi cıstak, cıstak, cıstak, manitalar ıslak, ıslak, ıslak...' diye eşlik ediyor herkes. Kadına şiddetin, cinsiyet temelli ayrımcılığın, zorbalığın had safhada olduğu bir sene daha geçirdik. Kültürel olarak gittikçe materyalistleştiğimiz ve kadını içine girip çıkılacak bir aparattan ibaret görmeye meyilli olduğumuz bir gerçek. Bu şarkılar uzaydan gelmiyor. İçimizden çıkıyor ama şarkı sözü deyip geçmek yerine bu tarz sözlerin nasıl da bu kültürü pekiştirdiğini, normalleştirdiğini unutmayalım. Şiddetin dilde başladığını, dilin dünyayı nasıl algıladığımızı belirlediğini unutmayalım. Peki çare yasaklamak mı? Ben yasakların ve sansürün sadece cazibeyi artırdığını ve yasaklanan şeylerin güçlendiğini düşünüyorum. Onun yerine kültürel bir farkındalık yaratmak çok daha anlamlı. Bu şarkıların alıcısı ne kadar çok olsa da, biz de bunu eleştirme hakkımızı kullanmaya devam edeceğiz. Elbette ki bir gün dinleyiciler, ben gerçekten ne dinliyorum ve bu şekilde neye alet oluyorum diye düşünecekler, sorgulayacaklar. Cinsiyetçi, sadece mal mülkle övünen, araba ve manita sayısıyla, bir şeyleri tüttürmekle ve marka övücülüğü ile inşa edilen bu zihniyet karşısında birbirimize destek olmalıyız diye düşünüyorum. Bir de diyorlar ki, kadınlar da dinliyor bu şarkıları... Evet kadınlar da dinliyor. Çünkü pek çok kadın da doğduğundan beri eril tahakküm kodlarıyla yetişti ve bunu içselleştirdi. Yani kendini sadece erkek beğenirse değerli bulan, kendisini erkeğin gözünden gören pek çok kadım mevcut. O yüzden kadın düşmanlığı sadece bazı erkeklere özgü bir durum değil. Mücadele etmemiz gereken kadınlar ve erkekler değil zaten değil, azgınlaştırılmış o yapay 'Erkeklik kültürü'. İyi de gerçek erkekliğin ya erkekliği bırakın insanlığın, insanlığın kadını mal gibi görmekle, manitalarla, arabalarla tüttürmekle ne alakası var diyebilmek önemli" diyerek mevzuya tepkisini göstermiş.
Tepkisinde haklı Aydilge, ancak bu durum biraz temelle alakalı!!!
İçinde sadece sevda, hasret ve üzüntü gibi kavramları olduğu düşünülen türkülerimizin çoook da masum olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Çünkü masum sanılan birçok türkünün altında derin ve erotik anlamlar var maalesef!!! Ve çoğu da kadın bedeni üzerine yazılmış ne yazık ki!!!
***
Gelin bir göz atalım
Rumeli Türküsü "Dokumacı Kızlar"ın sözlerinde ne diyor; "Hamam taşı gümüşten, yeni gelmiş 13'ten. "Parktayım çalışıyorum beni pavyona alıştıran" diyen türkü Ankara civarına geldikçe iyiden iyiye değişiyor ve "Kızlar Haydarpaşa garında anası da yanında" diye diye dolanıyor.
İlk erotik türkümüz Orta Anadolu Çankırı'dan çıkan "Keten Göynek" türküsü. Ne diyor sözlerinde; "Elvan elvan memeler, kavuşmuyor düğmeler" diye uzuyor. Muğla yöresine ait "Ah Karabiberim"de de, "Bir taş attım damına, düştüm Muğla damına. Emin'e de karı vermezse..." derken devamında biiiiiiiplenecek yerlere kadar gidiyor.
Mardin yöresinden "Kız Kimlere Ellettin"de de sözler farksız değil. Ya "Halime" türküsü. İlk Gönül Yazar'ın Maksim'de seslendirdiği "Halime'yi Samanlıkta Bastılar" dillere düşünüyor. Ah Halime aaah...
Mesela Şanlıurfa türküsü "Kırmızı Kurdela", Urfa yöresine ait, "Dilim Dilim", söyleyeni de sevini de çok olan "Kavur Balıkları", Eskişehir yöresine ait "Halkalı şeker", ya da "Ben Bugün Yarin Bağına Girdim", Kahramanmaraş türküsü "Camdan Sakız Akıyor" bir hayli erotik ve kadın bedeni üzerinden anlatılıyor.
Ya meyvelerimizin günahı ne... Bu meyvelerden en çok da şeftali nasibini alıyor ve "Entarisi ala benziyor / şeftalisi de bala benziyor" diye uzayıp gidiyor.
Daha; "Sıra sıra karpuzlar, altın dişlerim sızlar", "Kabak pişti tuz ister, annem gönlüm kız ister, kız olmazsa dul olsun, şeftalisi bol olsun", "Anasını ormana ormana, kızını da yorgana yorgana, büyük kızını istemem, küçüğünü ver bana", "Kız göğsüne taktığın ampüllerin volta kaç, sigortadan eminim ben hiç durma ceryan aç", "Anasını sen al kızını ben", "Ay doğan elek gibi, gün doğar melek gibi, gelin senin memelerin tüylenmiş kelek gibi", "Kuyu kazdım derinden, sular içtim serinden, abdets aldım namaz kıldım, gül memenin terinden", "O verdi ben aldım, gavur Rahimem gül memene aldandım", "Tuttum karının eteğinden, tuttum karının memesinden", "Kız kimlere ellettin, yar kimlere oynattın", "Karanfil beyazı, etme bana bu nazı, ak göğsünün üstünde, kılsam sabah namazı" diye diye uzuyor... Hatta "Uyudum uyandım gül memeler ağzımda", "Kız nerede büyüttün o koca memeleri" diyen türkülerden hiç bahsetmiyorum bile...
Yani diyeceğim odur ki!!!
Kadın bedeni dün de kullanıldı, bugün de kullanılacak, yarın da...
Dün kullanılırken "Ahlak" dediğimiz bazı değerlerimiz çok öncelikti. Hatta "Utanma" gibi bir duygu vardı. Şimdi ara ki bulasın...
Bir kere kadın kadınlığını, erkek erkekliğini biliyor ve ona göre davranıyordu. Ama şu an maalesef ki, iki değer de yerle yeksan.
"Ahlak"i çöküş ile gelinen nokta içler acısı. O yüzden "Cıstak" gibi şarkıları kadınlar da söyleyip bir güzel eğleniyor. Hatta "Cıstak Cıstak" yapıyor. Çünkü "Ahlak"ı çöküşün tam göbeğinde kendine yer bulmaya çalışıyor.
Kadın bir başka kadının elinden erkeği almak için yarışıyor, yarıştırılıyor.
Erkek kadına değer vermiyordu ama ahlaki değerlerden kadın çok üstündü. Fakat şimdi çoğunluk kadına değer vermediğini açık açık gösteriyor, hissettiriyor. Hele ki, erkeğin parası ve gücü varsa vah ki ne vah!!! Bütün kadınları elde edebileceğini biliyor. Çünkü hele ki, günümüzde maalesef buna izin veriliyor.
Para her şeyin her türlü ahlakın, değerin hatta ailenin dahi önüne geçmiş durumda bazıları hatta çoğunluk için. Para varsa tamam. Ne ahlak, ne edep, ne saygı, ne kültür, ne değerler düşünülüyor. Bugün "Ben ahlaklıyım" diyeni yarın para bir saniyede bozabiliyor.
O yüzdendir ki, "Türkülerimizde masum şekilde anlatılan cinsellik" yani masum derken; şeftali, karabiber, karpuz ile anlatılan sözler şimdi açık açık aleni ve direkt şekilde hayat buluyor. Çünkü zihinler kirlendi şarkı sözlerine de bu zihinlere eşlik ediyor.
Aydilge'nin söyledikleri arasında "Mücadele etmemiz gereken kadınlar ve erkekler değil, azgınlaştırılmış o yapay erkeklik kültürü" dese de ben yine de kadınlarımıza çok iş düştüğünü düşünüyorum.
Biz kadınlar ne olursa olsun bazı ahlaki değerlerimizden vazgeçmemeli ve onlara sımsıkı sarılmalıyız. Özellikle "Azgınlaştırılmış erkeklik kültürü"ne yem olmadan, birbirimizi koruyup, kollayarak kendi ayaklarımız üzerinde durmalıyız.
Yapacak bir şey yok...
Bu azgınlaştırılmış ve ahlaki çöküşün arasından bireysel olarak bile sıyrılabilir, kendi farkımızı ortaya koyabiliriz.