Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Ukrayna Kiev’i, Lviv’i, Odessa’sıyla bizlerin çok yakından tanıdığı bir memleket. Ülkelerimiz arasındaki seyahat ve etkileşim hayli fazla. Öyle ki pasaport ve vizeye bile ihtiyaç duyulmuyor. Son Ukrayna seyahatimde ise bildiklerimizin çok ötesindeki bölgelere gidip, gezip, görme şansı elde ettim. Transkarpatya Bölgesi’nden söz ediyorum. Ukrayna’nın gastronomi alanındaki iddialı yörelerinde birbirinden farklı tatlara şahitlik ettim. İşte bildiklerimizin ötesindeki Ukrayna’dan izlenimler…

Bizler için her açıdan çok cazip bir ülke

Öncelikle şunu biliyoruz ki Ukrayna biz TC vatandaşları için son derece cazip ve davetkar bir ülke. Vizeyi bir kenara bırakın, pasaporta bile gerek duyulmadan sadece TC Kimlik Kartı’nızla rahatça girip çıkabiliyorsunuz. 72 saat öncesinden alınması zorunlu olan PCR testine dahi gerek yok. Girişte yalnızca aşı kartınızı göstermeniz yeterli sayılıyor. Lira’nın hükmünün geçtiği ülkelerden Ukrayna. 1 TL 2 buçuk Grivna’ya tekabül ediyor ki zaten nispeten ucuz bir ülke olan Ukrayna’yı bu oran daha cazip kılıyor.

Transkarpatya‘nın güzellikleri anlatılmaz, yaşanır

Ukrayna’nın Gastronomi Bölgesi ya da üssü ya da kalbi diyebileceğimiz Transcarpathia (Transkarpatya) ülkenin Macaristan ve Slovakya sınırının kesiştiği yerde bulunuyor. Meşhur Karpat Dağları’nın da güneyinde yer almakta. Zakarpattia (Zakarpatya) Bölgesi bu anlamda hayli önemli. Bu bölgenin genel nüfusu yaklaşık 1 milyon 254 bin. Uzhgorod (Ujgorod) merkez vilayeti. Ukrayna’nın da en batı ucundaki serhad şehri denilebilir. Kentin ortasından devasa bir nehir geçmekte. Adı da Uzh yani okunuşuyla, Uj Nehri. Kente adını veren bir nehir. Zaten gastronomik olaylar da çok kültürlülüğü ile ünlü bu kent ve çevresinde gerçekleşiyor. Lviv’den karayoluyla 3 buçuk 4 saatlik mesafesi söz konusu. Zahmetli gibi gelebilir fakat yolu gayet güzel ve akıcı. Aslında bu yolda ilerledikçe, Ukraynasosyo-kültür hayatı ile ekonomisi hakkında da genel bir bilgi sahibi oluyorsunuz. Özellikle karlı bir günde yol alırsanız Karpatların romantizmini ve masalsılığını da yaşamanız mümkün. Bölgenin en büyük zenginlik kaynağı olan kayın, köknar, meşe ve ladinlerin ağırlıklı olduğu devasa orman sahaları yol boyunca size eşlik ediyor. İklimi içinse ılıman diyebiliriz. Yılın her mevsiminde gitmek farklı tatları da tatmak anlamına gelecektir ki düşünmeden “basın gidin” derim.

Doğası ve yemekleriyel adım adım Transkarpatya…

Derenivska Kupil konaklama konusunda bölgedeki üssünüz olmalı. Rotanızın tam merkezinde. Karpatlar’ın pitoresk eteklerinde, özel şifalı suların kaynağı sayılan Derenivka Vadisi’ne konumlanmış. Manzara ve hava muhteşem ötesi. Bu şifalı sularda sadece sağlık ve güç değil, gençlik de kazanırsınız. Iris restaurantında organik Transcarpathian mutfak gelenekleri ile tatlarını keşfedebilirsiniz. Kestane püreli eti, devzira pirinci kombinasyonunda kuzu kaburga ya da alabalık tercihiniz olsun. Alabalık bu yörenin meşhur tatlarından. Doğal yemlerle dağ rezervuarlarında yetiştirilmekteler zira.Devzira pirincini de Özbek pilavından hatırlarsınız.

Çorba burada da baş tacı, patates ise her yemekte

Çorbalarını tatmanız da fayda var. Macar Gulaş’ı andıran Borscht (Borş) çorbası zaten geleneksel bir tat. Tipik bir borş çorbasının içinde et, pancar kökü, lahana, havuç, patates, maydanoz, soğan ve domates bulunmakta. Özellikle fermante pancar kökü suyu işin belirleyici kısmıdır. İçine birkaç kaşık bizim yoğurda benzeyen smetha koydunuz mu şahane bir aroma yakalayabilirsiniz. Papmuşka dediğimiz sarmısaklı küçük ekmeklerde yayında şahane gider. Yine Ujgorod’taki Villa Alfed‘te bu yemekleri tatmanızı öneririm. Bu arada borş gibi, balkabağı çorbası da favorimdi diyebilirim.

Benim her yemekte mutlaka masalarda gördüğüm patatesin türlü türlü tatları da farklı farklı versiyonlarla bizimleydi. Özellikle deruny denilen patatesli krep favorim oldu. Mantıgillerden olan varenikydikkat çekici. İçine et, patates, mantar ya da vişne konulmakta. Et ve balıkların sunumu da ayrı bir güzel. Tat anlamında geyik etlerini de hayli sevdim diyebilirim. Ev yapımı sosisler çok dikkat çekici. Neredeyse her evde sosis yapılıyormuş. Bu arada tüm bu yemekleri mideye indirdikten sonra ödediğiniz hesap da gerçekten şaka gibi gelebilir size. İşte Ukrayna’yı sevmek için en büyük neden! Bu arada Berehove’de bulunan Chateau Chizay’i ziyaret ve Chiza Mala Gora Restaurant‘ta romantik bir akşam yemeği ile Mukachevo Kasabası’ndaki Poriadnyi Gazda’da geleneksel Ukrayna lezzetlerini tatmanız, kendinize Türkiye’ye dönmeden önce yapacağınız iyilikler olsun.

Tatlıları ise fevkaladenin fevkinde

Ukrayna, tatlıcılık ya da patisserie konusunda çağ atlamış ve hatta uzaya gitmiş bir ülke. Memleketin genelinde şahane ötesi pastalar ve tatlılar yedim diyebilirim. Shtefano Cafe de Ujgorod’taki bu büyüleyici kafe-pastanelerden biri. İkonik görüntüsüyle gerçek anlamda müthiş tatlılara imza atıyorlar. Her birinin tadı ve görüntüsü muhteşem. Ujgorod’taki Shtefano Cafe de patisserinin nasıl olması gerektiğinin kitabını yazan müesseselerden. Bravo diyorum.Yuvarlak hamurun içine tatlı ile doldurulması ve gül reçeli ile servis edilmesi pampushkyi sevmem için önemli bir nedendi. Krep denilince mlyntsi ya da nalysnyky. Ve vanilya, tereyağ ile kokusuyla bile baştan çıkaran kızarmış hamur khrustyky benim elbette favorilerim oldu. Strudeli zaten bir numaraya koymuştum.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua