Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet Resmi İlanlar

Kahlo, 1928’de, omurgası ve bacaklarının ciddi şekilde hasar görmesine neden olan kazadan 3 yıl sonra, hayatının aşkı Diego Rivera ile tanıştı. Uzun süre yatmak zorunda kalan Frida, kendi portrelerinden olağan üstü bir koleksiyon yarattı. Frida bu portreleri, yatağının başındaki bir aynadaki yansımasından çizdi. Diego Rivera, Frida’nın resimlerinden çok etkilenmişti ve şöyle diyordu: “Kadın vücudu ve dişiliği ile ilgili tüm tabuları yıktı.”

İki sanatçı, bir aşk

Sanata olan ortak aşkları, ülkelerine derinden bağları ve aynı politik görüşe duydukları tutkuyla, ikili 1929’da evlendiler.

Frida ve Diego Rivera’nın ilişkisi, iki sanatçının büyük başarısı olarak taçlandı. Birlikte pek çok yolculuk yaptılar ve kendi zamanlarının Picasso, Breton, Kandinsky gibi önemli sanatçıları ile karşılaştılar. Diego Rivera’nın baldızıyla yaşadığı ilişki ve boşanmalarının ardından ikili 1940’ta tekrar evlendi ve Frida Kahlo’nun 1954 Temmuz’undaki ölümüne kadar birlikte yaşadılar.

Frida’nın müzesi La Casa Azul

Frida Kahlo’nun anısına müzeye dönüştürülen evi, La Casa Azul (Mavi Ev), bugün hala sanatseverlerin uğrak yerlerinden biri.

Bu ev, yıllar boyunca Frida Kahlo’nun yaratıcılığının, tutkusunun, yaşadığı dramların merkezi olmuş mükemmel bir Meksika villası. 1930’larda Frida bu evde Leon Troski, Andre Breton gibi ünlü konukları ağırlamış ve Diego Rivera ile birlikte yaşamıştı.

Frida’nın eserleri dijital ortamda sergileniyor

Casa Azul adı verilen mavi ev, 24 saatliğine online erişime açıldı. La Casa Azul müzesi 360 derece sanal turla gezilebiliyor.Müzedeki 22 bin belge, 6 bin 500 fotoğraf, dergi ve süreli yayınlar, kitaplar, düzinelerce çizim, kişisel eşyalar, kıyafetler, oyuncaklar, Frida ve Diego’nun hayatına dair ipuçları veriyor. Meksika’nın banliyölerindeki mavi boyalı evin kapıları, onu yakından tanımak isteyen tüm sanatseverlere açıldı.

Ev Frida’nın babasından kaldı

Coyoacan’ın Calle de Londres caddesi üzerindeki 247 numaralı bu ev, kapısının önünden eksik olmayan kuyruk ile hemen anlaşılırdı. Her gün yüzlerce turistin akın ettiği salgın nedeniyle şu an kapalı. Gök mavisi rengine boyanmış cephesi, tam bir Meksika geleneği... Frida Kahlo hayatının büyük bölümünü bu evde geçirdi. Kahlo'nun babası tarafından 1904’te satınalınan evin kredi borçlarını Diego Rivera tamamladı, çünkü Frida'nın geçirdiği operasyonlar nedeniyle aile maddi sıkıntıya düşmüştü ve evin kredi borcunu ödeyememişlerdi. Kahlo 1907’de bu evde doğdu ve 47 yıl sonra yine bu evde ölü bulundu.

tıklayın

Resim sehpası ve boyaları

Frida’nın ruhu evin her köşesinde hissedilebiliyor. Atölyesinde, resim sehpası ve boyaları düzenlenmiş, bir zamanlar başta komşusu Trotsky ve eşi olmak üzere konuklarını ağırladığı mutfakta seramikler korunmuş. Trotsky ile Kahlo son derece yakındılar ve hatta çok kısa bir süre ilişkileri de olmuştu.

Eserlerinin aynası

Evin bahçesinde kaktüsler ve tropikal bitkiler ekili, ayrıca Kolombiya tarzı heykelcikler de çiçeklerin arasına yerleştirilmiş.

Yatak odasında, yatağa yerleştirilmiş seramik bir vazonun içinde Frida Kahlo’nun külleri bulunuyor. Yanında, Frida’nın en ünlü portrelerini yatağa bağımlı olduğu süreçte çizerken kullandığı ayna bulunuyor.

Elbiseleri sergileniyor

Frida Kahlo’nun eserleri kadar günlük yaşamı da müzede sergileniyor. Kıyafetleri, korseleri, takıları, makyaj malzemeleri ve kişisel eşyaları en iyi şekilde korundu. La Casa Azul, Mavi Ev, bir sergi gezmekten çok, 20. yüzyılın en büyük sanatçılarından birinin hayatına ayrıcalıklı bir bakış atma duygusunu veriyor.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua