Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Gecenin derinliklerinde geçen, uyuşturucu, eşcinsellik, aile ve mafya anahtar kelimeleriyle örülü bir başarı hikayesi… 89. Oscar Ödülleri’nde Afro-Amerikan kontenjanının en önemli adayı olarak görülen “Moonlight”, yönetmenlik açısından ‘bağımsız ruhu’ hissettiriyor. Bazı oyuncuların sahne almasıyla da ayağa kalkabiliyor. Filmi Naomie Harris, Mahershala Ali ve Barry Jenkins’in de katıldığı 41. Toronto Film Festivali’ndeki Kanada prömiyerinde izledim.

        Florida’nın kenar mahallelerindeki yaşama yarı karizmatik yarı gerçekçi bir bakış… 13.000 dolara çektiği “Medicine for Melancholy” (2008) ile sinemaya giren Barry Jenkins, aslında ‘neon ışığı’nı estetiğe çeviren “Neon Şeytan” (“The Neon Demon”, 2016) ile bağ kuruyor. Ay ışığının izdüşümlerini takip eden bir Afro-Amerikalı bireyin çıkışsızlığını üç-dört epizotta masaya yatırıyor.

        DRAMATİK TARAFI AĞIR BASAN BİR FİLM

        Uyuşturucu piyasasından filme adım atan bu karakter bir anlamda ‘hood film’in (Afro-Amerikan gangster/çete filmi) ortasına düşüyor. Zamanla da eşcinsel eğilimlerini, ailesiyle problemlerini açığa çıkarıp Yeni Eşcinsel Sineması’nın tabularına meylediyor. Cassavetes’in gerçeklik olgusuna gece ışığının girdiğini hissettiren “Moonlight”, Mahershala Ali ve Naomie Harris gibi oyunculardan güç alıyor. Ali’nin küçük yaşta ‘yol gösterisi’ konumunda onu düzlüğe çıkarması inandırıcı. Harris de anne rolünde zamanla makyajla da bir sahicilik depoluyor.

        Harris’in ‘saykodelik’ bir düşe dönüştüğü kareler yönetmenin zorlama üslup numaraları gibi. Ama genel anlamda ailesinin içinde tutunamayıp, yeraltı dünyasında da istediklerini alamayan karakterin cinsel kimlik tercihleriyle bir yol belirlemesi etkileyici. “Moonlight”, dramatik tarafı ağır basan bir film.

        AMATÖR RUHUNU HARRIS VE MORETZ BİRAZ BOZUYOR

        ‘Karakter draması’ yolunda ilerlerken de sinematografinin her sahneye ışık geçirmesiyle başka bir eğilimi sahibi oluyor. Karizmatik bir Afro-Amerikan portresiyle bizi selamlıyor. Özellikle gece ışıklarının filmin siyah/karanlık fonunu, yani yükselmeye çalışan karakterin gözlemine, psikolojisine yaradığı söylenebilir.

        Ama bu konuda da belirlenmiş net bir üslup yok. Aksine “Moonlight”ta yönetmen bir çıkışsızlık, başarı öyküsü anlatırken seyirciyi selamlamak istemiş. Karakterlerin birbirine uyumu, gerçek bir kimyaya yol açıyor. Ali ve Harris’in profesyonel desteğiyle de Florida’nın yeraltı dünyası iyi tasvir ediliyor.

        SPIKE LEE’NİN DUYGUSUNU HİSETTİRİYOR

        Hem eşcinsel hem Afro-Amerikan sinemasında anılacak “Moonlight”ın, Spike Lee’de görüldüğü üzere bir ‘müzik’le karizmatik durma arzusu açık. Ama bunu bir Kenneth Anger penceresinden yansıtıyor sanki. Planlı epizodik yapı ise saygıya değer ama mükemmel değil.

        “Moonlight”ı izledikten sonra ‘ne değişik bir üslup vardı vay be, büyülendim!’ diyerek değil de, ‘ana karakter bu çıkışsızlıktan nasıl da kendini kurtarıp yolunu buldu’ duygusallığını hissederek sinemayı terk edeceğiniz filmlerden. Müzik-sinematografi birlikteliği de bu açıdan değerli.

        FİLMİN NOTU: 5.5

        Künye:

        Moonlight

        Yönetmen: Barry Jenkins

        Oyuncular: Trevante Rhodes, André Holland, Naomie Harris, Mahershala Ali, Janelle Monae

        Süre: 110 dk.

        Yapım yılı: 2016

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar