Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        17 Ağustos; her birinin bizden bir parça kopardığı binlerce canımızı yitirdiğimiz, sevdaların, sevgilerin, mutlulukların yarım kaldığı, çok sayıda insanımızın yaralandığı, vücut bütünlüğünün bozulduğu, kentlerimizin enkaza dönüştüğü, evlerimizin yıkıldığı, ekonomimizin bütün dengelerinin alt-üst olduğu ve ulus olarak derin acılar yaşadığımız Marmara depreminin 18. yıldönümü... Acılarımız tazelendi, yüreklerimiz yeniden burkuldu...

        Bu kez; İzmir, Bodrum, Ege Bölgesi haftalardır 4-5-6 şiddetindeki depremlerle sallanıyor, korkulu anlar yaşıyoruz. Tesellimiz; can kaybımız, ciddi hasar ve mal kaybımız yok. Unutmayalım ki; deprem değil, ihmal ve tedbirsizlik öldürür. Plansız, alt yapısız, kaçak yapılaşma ve gecekondulaşma depremde ölüme “davetiye” çıkarmaktadır.

        İzmir’de binaların %40’ı depreme dayanıksız, “afet riski” taşıyan binalardan oluşmaktadır. 17 Ağustos Marmara depremi sonrasında, “Deprem Yönetmeliği” yayınlandı, “Yapı Denetim” birimleri oluşturuldu, “Dask sigortası” zorunlu oldu, “Kentsel Dönüşüm” yasasıyla ülke düzeyinde “seferberlik” havası yaratıldı.

        Ancak; ne var ki, bu tedbirlerin hiçbiri istenilen düzeyde uygulanmadı.

        Öte yandan; Kandilli Rasathanesi dün yaptığı açıklamada, yakın gelecekte İstanbul’da 7’nin üstünde şiddetle deprem meydana geleceğini belirtmesi, yalnız İstanbul’da değil ülkenin her yanında paniğe neden olmuştur. Bu gibi konularda yapılan açıklamalar halkı paniğe sürükleyecek dozda değil, ilgililerin ve yurttaşların önceden önlem almalarını sağlayacak bir kurgu içinde yapılması gerekir.

        RANTSAL DÖNÜŞÜM

        Ege-Koop olarak, Marmara depreminden hemen sonra, bölgede inceleme yaptık, ayrıca İzmir İnşaat Mühendisleri Odası Eski Başkanı ve Ege-Koop Danışma Kurulu Üyesi Mehmet Karcı’yla Van depremini inceledik.

        Bu süreçte, üniversitelerle işbirliği yaparak “Bilimsel Deprem Araştırmaları”yla elde edilen sonuçlar üzerine seminerler, toplantılar düzenledik, bilim adamlarımızın tartışmasına zemin hazırladık, sonuçları kitaplaştırarak ülke düzeyinde gündeme taşıdık. Bununla da yetinmedik, İzmir’de “Afet Riski” taşıyan bölgelerde toplantılar düzenledik, riskli bina sahiplerini, halkı bilgilendirdik. Hükümete ve kamuoyuna karşı “uyarı görevimizi” yaparak, “Kentsel Dönüşüm, Rantsal Dönüşüm olmasın” dedik.

        Ne var ki; İzmir’de bugüne dek, “Kentsel Dönüşüm” konusunda bir “arpa boyu” kadar yol alınmadı.

        Ege-Koop’un “Kentsel Dönüşüm” konusundaki görüşü şöyledir:

        Kentsel dönüşüm; bütüncül, ada bazında, yerinde, hak sahiplerinin karar ve denetim mekanizmasında yer alacağı, oluşacak değer artışının hak sahipleri ve kent yararına paylaşılacağı ve kentsel estetiği önceleyen bir dönüşüm olmalıdır. Sonuç olarak: Afet riski taşıyan binalarda yaşamak; kaderimiz olmamalı.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar