Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Tubitak Ansiklopedi Ekonomi Nedir?

        Ekonomi kelime anlamı olarak toplumların üretim faaliyetlerini ve bu faaliyetlerin neticesinde ortaya çıkan ilişkiler bütününü ifade eder. Ekonomi bilimi ise bireylerin, firmaların ve devletin ekonomiyle ilişkili kararlarını ve bu kararların sonuçlarını inceleyen bir sosyal bilim dalıdır. Ekonomi içinde yer alan farklı aktörlerin karar alma süreçleri ve bu kararların birbiriyle etkileşimi matematiksel ve istatistiki yöntemlerle modellenir. Geliştirilen ekonomik modeller gerçek hayatta gözlenen bir ekonomik sonucu doğuran neden sonuç ilişkilerini belirlemeyi, farklı durumlar altında ekonomik aktörlerin davranışları ve ortaya çıkacak sonuçlar hakkında çıkarım yapmayı ve bu gözlemlere dayalı olarak kamu politikalarına ışık tutmayı amaçlar.

        Ekonomi içindeki karar vericilerden bireyler ve hanehalkları hangi mal ve hizmetleri tüketeceklerine, sahip oldukları emek, toprak ve sermayelerinin ne kadarını piyasanın kullanımına sunacaklarına karar verirler. Bu kararlarında sonuçta elde edecekleri tatmin duygusunu, yani faydayı göz önüne alırlar. Firmalar ise hangi mal ve hizmetleri, hangi üretim girdilerini kullanarak üreteceklerine karar verirler. Bu kararı alırken üretim maliyetleri ve satış hasılatı arasındaki fark olarak tanımlanan karın en yüksek olmasını hedeflerler. Devlet ya da hükûmet ise sağlık, milli savunma, güvenlik, eğitim, ulaşım gibi alanlarda mal ve hizmet sağlamanın yanı sıra, vergilendirmenin ne şekilde yapılacağına, elde edilen gelirlerin nasıl dağıtılacağına karar verir; piyasayı düzenleyen kuralları belirler.

        Ekonomik aktörler bu kararları alırken birtakım kısıtlarla karşı karşıyadırlar. Bireyler ve hanehalkları tüketim harcamalarını planlarken gelir düzeylerini, firmalar ise üretim girdilerini, sahip oldukları üretim teknolojisini ve üretim maliyetlerini dikkate almak zorundadır. Ekonomik aktörlerin verdikleri kararlar hangi mal ve hizmetlerin, ne kadar, nasıl ve kimler için üretileceğini belirler. Serbest piyasa koşullarında karar vericiler arasındaki eşgüdümü fiyatlar sağlarken, merkezi planlamanın olduğu koşullarda bazı kararlar piyasa düzenleyici kurumlar tarafından alınır. Karma ekonomilerde kararların bir kısmı fiyat mekanizmasına bağlı olarak alınırken diğerleri merkezi planlamanın kararlarına tabidir.

        Ekonomi biliminin çalıştığı konular iki ana başlık altında toplanabilir. Mikroekonomi ekonomik aktörlerin bireysel davranışlarını inceler. Bu kapsamda firmaların, bireylerin ve hanehalklarının iktisadi davranışları, piyasa türleri, piyasaların işleyiş mekanizmaları, denge koşulları ve fiyat oluşumu ile ilgilenir. Örneğin bireylerin iş gücüne katılımını, hanehalklarının harcamalarını ve firmaların üretim miktarlarını belirleyen faktörlerin neler olduğuna dair sorulara cevap arar. Makroekonomi ise daha bütüncül bir bakış açısı ile ülke ve dünya ekonomisini modeller. Örneğin ekonomi içindeki toplam iş gücü arzı, sektörel davranışlar, hükûmetin vergi politikaları gibi konularla ilgilenir. Bu modellemeler yoluyla ekonomideki toplam üretim ve büyüme, enflasyon, ekonomik durgunluk, istihdam, para politikası, uluslararası ticaret gibi konulara eğilir. Bu iki ana başlığın yanı sıra ekonomi bilimi çeşitli alt başlıklarda özelleşmiş araştırma konularını barındırır. Bu konular büyüme ve kalkınma, para ve banka, uluslararası ticaret, çalışma iktisadı / iş gücü piyasaları, ekonometri, iktisadi düşünce tarihi, eğitim ekonomisi, sağlık ekonomisi, oyun teorisi, endüstriyel iktisat gibi alanları içerir.

        Ekonomi biliminin çeşitli alanlarda cevabını aradığı sorular iki farklı grup altında sınıflandırılmaktadır. Bunlardan ilki olan pozitif iktisat mevcut durumun tespitini, ne ve nasıl sorularının cevaplarını arar. Örneğin yaşanan bir ekonomik şokun iş gücü piyasalarında işsizliği ne ölçüde etkilediği, etkinin hangi sektörler ve demografik gruplar üzerinde yoğunlaştığı pozitif iktisadın konularıdır. Pozitif iktisat, mevcut durumun tespitinin yanı sıra gözlemlenen bir sonucu ortaya çıkaran mekanizmaları ve neden sonuç ilişkilerini de inceler. Örneğin bireylerin eğitim düzeyinin bir yıl artmasının ücretler üzerindeki etkisi bu türden bir sorudur. Ekonomi biliminin cevabını aradığı ikinci tür soruları barındıran normatif iktisat, iktisadi olaylar ve davranışların ne olması gerektiğini "neyin olması daha iyidir" bakış açısıyla inceler. Sorulara teorik senaryolar dahilinde cevap arar ve verdiği cevaplar değer yargıları barındırır. Örneğin kamu maliyesinden yapılacak harcamaların, bireylerin eğitimi ve firmalara verilecek teşvikler arasında ne şekilde pay edileceği sorusunun cevabını değer yargılarından bağımsız cevaplandırmak mümkün değildir. Çünkü her bir durumda yapılacak harcamalardan çeşitli kesimlerin elde edeceği fayda farklıdır ve bu kesimlerden hangilerine öncelik verileceği bir değer yargısı barındırır. Bu nedenle normatif iktisadı ilgilendiren konularda bireyler değer yargılarına göre farklı tercihlerde bulunabilirler.

        Günümüzde iktisatçıların üzerinde birleştiği, ekonomik aktörlerin ve piyasaların davranışlarına dair talep yasası, arz yasası, azalan marjinal fayda gibi temel birtakım teoriler ve ilkeler bulunmaktadır. Ne var ki, ekonomik modellerin dayandığı teoriler ve bu teorileri şekillendiren iktisadi düşünce akımları tarihsel olarak tartışılagelmiş ve önde gelen bilimsel tezlerde önemli değişiklikler kayda geçmiştir.

        Ekonomi bilimine yön veren üç temel teorik bakış açısı mevcuttur. Bunlardan 18. yüzyıl Avrupası'na dayanan Klasik İktisat, piyasa ekonomisinin, kaynakların tam istihdamını sağlayacağını ve arzın kendi talebini yaratacağını savunmaktadır. Savaş, siyasi karışıklık, kuraklık ve spekülatif kriz gibi şoklar ekonominin tam istihdamdan kısa süreli uzaklaşmasına sebep olsa da; fiyat, ücret ve faizlerdeki değişimlerin etkisiyle tekrar tam istihdama ulaşılacağını öne sürer.

        Piyasalarda büyük ölçekli ve kalıcı işsizliklerin olmayacağını öngören Klasik İktisat düşüncesi 1930'larda yaşanan Büyük Buhran sonrası sorgulanır hale gelmiştir. John Maynard Keynes tarafından (ö. 1946) 1936 yılında kaleme alınan İstihdam, Faiz ve Paranın Genel Teorisi isimli eser Klasik İktisat sonrası öne çıkan Keynesyen İktisat akımının öncüsü olmuştur. Kapitalist ekonomilerde gözlemlenen istihdamdaki dalgalanmaları açıklamaya çalışan ve toplam talepteki daralmaların olumsuz sonuçlarını gidermede maliye politikasının bir araç olarak kullanılabileceğini savunan bu bakış açısı yeni bir teorik çerçeve ortaya koymuştur. Keynesyen İktisat, Klasik İktisat'a göre paranın ekonomide daha küçük bir role sahip olduğunu, işsizlik ve enflasyonun, tasarruf ve yatırımla alakalı temel ekonomik kararlardaki hatalardan ortaya çıktığını ve bunların talep yönlü müdahalelerle giderilebileceğini savunur.

        Devletin para ve maliye politikaları ile ekonomik istikrarsızlıkları ortadan kaldırabileceği fikri, 1970'li yıllarda dünya çapında görülen ekonomik durgunluk ve yüksek enflasyonu gidermedeki zorluklarla sorgulanmaya başlamıştır. Bazı iktisatçılar ekonomilerde istikrarı sağlamaya yönelik müdahalelerin yeni istikrarsızlıklara neden olduğunu öne sürerek müdahaleci ekonomi politikalarına karşı çıkmışlardır. Milton Friedman'ın öncülük ettiği ve Monetarist akım (parasalcılık) olarak bilinen bu bakış açısında para, ekonomide Keynesyen düşüncenin iddia ettiğinden çok daha önemli bir yere sahiptir. Monetaristler piyasaların rekabetçi olması gerektiği ve rekabetçiliğin piyasalara makroekonomik istikrarı getireceğini öne sürer. Bu teorik çerçeveye göre piyasa ekonomileri, müdahale edilmediği takdirde kendi kendilerini düzelterek tam istihdama dönme eğilimindedirler. Monetarist bakış açısı rekabetçi piyasaların sunduğu fiyat ve ücretlerdeki esnekliğin, üretim ve istihdamda büyük dalgalanmaları önleyeceğini belirtir. Para arzının kontrol altında tutulması, değişken bir para arzı yerine istikrarlı bir para arzının benimsenmesi ve piyasaya fazladan likidite arzından kaçınılması gerektiğini savunur.

        Monetarist akım daha sonra Yeni Klasik İktisat akımına dönüşerek rasyonel beklentiler kavramı etrafında gelişmiştir. Bu kuram, gelecekteki ekonomik olaylar hakkında beklentiler oluştururken bireyler ve firmaların geçmişte yaptıkları hatalara düşmekten kaçınacağı ve mevcut bilgilerini en iyi biçimde kullanacağı varsayımından hareket eder. Böyle aktörlerin yer aldığı rekabetçi piyasaların, ekonomideki kaynakların en etkin dağılımını sağlayacağını öne sürer. Bu durumda, ücretler ve istihdam gibi reel değişkenler üzerinde sürpriz politikalar dışındaki ekonomi politikalarının etkisiz olacağını savunur.

        Daha önceki büyük krizler gibi, 2008 yılında yaşanan dünya çapındaki ekonomik kriz de egemen iktisat anlayışının sorgulanmasına neden olmuştur. Bir yandan Yeni Klasik teorilerin temelini teşkil eden rasyonalite ve tam bilgi gibi varsayımlar, diğer yandan kullanılan kompleks matematiksel modellerin gerçek hayatı temsil kabiliyeti tartışılmaya başlanmıştır. Bu sorgulamalar sürerken eşitsizlikler ve kamunun ekonomi üzerindeki rolü, tartışmalarda öne çıkmakta ve Yeni Keynesyen akım gibi yeni teorik çerçevelere olan ilgi kuvvetlenmektedir.

        Ekonomi biliminde verilerin sistematik olarak toplanmaya başlanması, tarihsel olarak teorilerin ve modellerin gelişmesinde önemli bir yer tutmuştur. Örneğin ekonomik dalgalanmaların tekrarlanması ve bunlara dair verilerin fiyat, üretim ve stoklardaki sistematik değişimlerin ortaya konması, ekonomi teorilerinin gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. Geçmişte yaşanan büyük ekonomik krizler de benzer şekilde ekonomi hakkında yeni gözlemler sunan birer veri görevi görmüştür. Ekonominin bütününe dair bu tür verilerin yanında bireyler, hanehalkları, firmalar, ticaret, ekonomiye etki eden devlet politikaları ve kurumsal değişikliklere dair zengin veri kaynakları da gelişmiştir. Son dönemde paralel şekilde ilerleme kaydeden ekonomik veriler ve ekonometrik yöntemler, pek çok araştırma alanında ampirik yaklaşımın gelişmesi ile neticelenmiştir. Bu gelişme, gerçek hayattaki ekonomik ilişkilerin modellenmesindeki başarının artmasına ve daha isabetli öngörülerin geliştirilmesine zemin hazırlamaktadır.

        YAZAR

        Abdurrahman B. Aydemir

        KAYNAK

        • Angrist, Joshua D. ve Jörn-Steffen Pischke. "The Credibility Revolution in Empirical Economics: How Better Research Design Is Taking the Con out of Econometrics." Journal of Economic Perspectives, 24, Sayı: 2 (2010): 3-30.
        • Begg, David K., Stanley Fischer, Rudiger Dornbusch. İktisat. Çev. V. Serin İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2010.
        • Boland, Lawrence A. "Assumptions Controversy." Ed. Matias Vernengo, Esteban Perez Caldentey Durlauf, Steven N.; Blume, Lawrence E. The New Palgrave Dictionary of Economics içinde. 2. Baskı. Basingstoke: Palgrave Macmillian, 2008. 267-270.
        • Hunt, Emery Kay ve Mark Lautzenheiser. History of Economic Thought: A Critical Perspective. 3. Baskı.M.E. Sharpe, 2011.
        • Keynes, John Maynard. The General Theory of Employment, Interest and Money. London: Macmillan, 1936.
        • Krugman, Paul ve Robin Wells. Economics. 5. Baskı. Worth Publishers, 2018.
        Yazı Boyutu
        Habertürk Anasayfa