Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Anasayfa Özel İçerikler Muharrem Sarıkaya Katledilen "Dünya Mutfağı…"

        HER yere gözü kara dalan biz gazetecilerin dahi girmekten çekindiği sahada korkusuz dolaşıyorlardı.

        O denli ki, iki karşı gücün göğüsse çarpıştığı alana giriyor, sağlık yardımını bırakıp çıkarken bir tek mermi onların tarafına atılmıyordu.

        Bu durum üzerinde Kızılhaç ve Kızılay'ın bulunduğu bütün araçlar için geçerliydi.

        Yardım kuruluşları savaş alanında gözü dönmüş IŞİD güçleri için dahi hassasiyet gösterilen bir hal almıştı.

        Oysa o kuruluşların merkezleri kendisine karşı savaşan ülkelerin içinde bulunuyor, yardımların ağırlıklı bölümü de oralardan geliyordu.

        NETANYAHU’YU YALANLIYOR

        Üzerinde Birleşmiş Milletlerin kontrolündeki yardım kuruluşu olduğunu gösteren mavi renkli UN harfleri ile Kızılay ve Kızılhaç bulunduğu için tam anlamıyla dokunulmazlık kapsamına giriyordu.

        Diplomatik dokunulmazlığa sahip bir pozisyonları vardı.

        İsrail’in önceki gün Dünya Merkez Mutfağı (World Central Kitchen) isimli yardım kuruluşuna yaptığı saldırı haberini okurken 2012- 2014 tarihleri arasında yaşadığımız o görüntüler canlandı…

        Savaşın en acımasız ortamında dahi herhangi bir saldırıda bulunulmayan insani yardım kuruluşlarına karşı İsrail’in bu aymazlığı nereden geliyor?

        Her ne kadar BM Güvenlik Konseyi kararlarına rağmen hala saldırılarını devam ettiren İsrail Başkanı Netanyahu, “Bu olayın bir daha yaşanmaması için her şeyi yapacağız” sözünü vermiş olsa da geçmişten bugüne gelen sürece bakıldığında bunun gerçekçi bir söz olmadığı aşikar...

        OLAYI HAFİFLETİYOR

        Olayı hafifletmek için bazıları 2022’de Afganistan’da yedisi çocuk 10 masum insanı öldüren Amerikan SİHA’sı saldırısına benzetse de uzaktan yakından ilgisi yok.

        Çünkü mesele sadece havadan çekilen video görüntülerinde açıkça yardım kuruluşunun adı aracın tavanında yer alıyor.

        Hatta atılan mermilerden biri de World Central Kitchen yazısını delip içeri girmiş; sanki yazı kaldırılmak için özellikle bu nokta seçilmiş.

        Ayrıca bu İsrail’in “kazara” gerekçesi altında “Hay aksi; bak gördün mü bombayı düşürdüm” diyeceği bir durum da değil.

        Çünkü sivilleri vurduğu ilk vukuatı değil…

        Filistinlilere yardım götüren kuruluşların çalışanları bir yana, Aralık’ta Gazze’ye operasyonuna gerekçe yaptığı İsrailli rehinelerden üçünü vurup öldürdü.

        Yetmedi, bir ay geçmeden Gazze’nin en büyük telekomünikasyon şirketi Paltel’e izinler alınarak giden konvoya İsrail tankı ateş açtı iki teknisyeni öldürdü.

        Bisikletleriyle yolda giden iki çocuğu, “ellerinde bomba taşıdıklarını sandık” gibi saçma bir gerekçeyle SİHA saldırısıyla öldürdü.

        7 EKİM’DEN BU YANA 161 YARDIM ÇALIŞANI ÖLDÜ

        Ayrıca BM Genel Sekreteri António Guttares de İsrail’in bu saldırılarına dönük tepkisi de ortada…

        Guttares’e göre Gazze’deki savaşta öldürülen yandım çalışanlarının sayısı en az 196 kişi; bunların içinde yerel Filistinli olan 175’ten fazla BM çalışanı var…

        The New York Times’te dün yer alan bir tablo ise Gazze’deki durumu net ortaya koyuyor.

        Yardım Çalışanı Veri Tabanı’na göre de (Aid Worker Security Database- AWSD) son üç ayda dünyada öldürülen yardım kuruluşu çalışanı sayısı 60; geçen yıl da 260…

        Bu yıl içinde öldürülen 60 kişinin 50’sinin yaşamına tablo da görüleceği gibi Gazze’de son verilmiş…

        Geçen yıl öldürülen 260 yardım çalışanından ise 161’i Gazze’deki saldırılar sonucu hayatını kaybetmiş.

        Önceki günkü World Center Kitchen saldırısı da bunun sonuncusu…

        “Yanlışlıkla…” gerekçesinin arkasına sığınıyorlar ancak ortada ciddi bir paradoks var.

        Bir yanda dünyanın en iyi istihbaratına sahip ülke olduğunuzu iddia edeceksiniz, pazartesi günü 17:00 sıralarında savaş uçaklarınız İran’ın üst düzey askeri komutanlarının bulunduğu kadroyu Şam’daki Büyükelçilik binasında nokta atışıyla vuracak, bundan bir saat sonra Gazze’de Filistinlilere gıda yardımı yapan masum insanları yanlışlıkla vuracaksınız…

        Sonra dönüp, “hay bin kunduz…” çekeceksiniz…

        HER BİR ADIMLARINDAN İSRAİL’İN BİLGİSİ VARDI

        Kim inanır?

        Çünkü yardım ekibinin pazartesi günü Refah’tan çıktığını İsrail ordusu biliyordu; gidecekleri yer konusunda da bilgi sahibiydi.

        Bunu sonrasında verilen demeçler ve telefon görüşmeleri tapilerinde bulmak olası…

        Şef Jose Andres’in kurucusu olduğu World Central Kitchen’ın 332 ton yardım malzemesi taşıyan gemisi, bombalanan binaların enkazından oluşturulan derme çatma iskeleye yanaşıyor.

        Gün boyu işçiler çok uzak olmayan Dair Al Balah’taki depoya 100 ton malzemeyi boşaltıyor; bu sürede İsrail ordusunun yanında BM’nin Gazze’deki İnsani Yardım ve Yeniden Yapılanma Koordinatörü Sigrid Kaan ile de toplantı yapıyorlar

        Şef Andres de kendi ifadesine göre bu sürede İsrail ordu yetkilileri ile birkaç kez görüşüyor.

        İkisi zırhlı üç araçtan oluşan konvoy akşam 22:00 civarında dönüşe geçip sahip yolundan ilerliyor; Refah’taki evlerine doğru yola çıktıkları bilgisiyle birlikte güzergahları da İsrail tarafına iletiliyor.

        Filistin Kızılay’ı görevlisi de ayrıca İsrail tarafını bilgilendiriyor; koordineli hareket etme kararı alınıyor…

        Yarım saat geçmiyor saldırıya uğradıkları haberi geliyor…

        Bütün bunlar gün gibi ortadayken yanlışlıkla vuruldukları nasıl söylenebilir?

        2023’TEN BERİ DEVAM ETTİRİYOR

        Aslında İsrail aymazlığını var gücüyle sürdürüyor; 2023’ten bu yana yardım kuruluşu çalışanlarına gerçekleştirdiği saldırılar da bunu bilinçli yaptığını gösteriyor.

        Uzun yıllar BM Mültecilere Yardım Komiserliği’nin Türkiye temsilciliğini yürüten, İltica ve Göç Araştırmaları (İGAM) Başkanı Dr. Metin Çorabatır da saldırının bilinçli yapıldığı kanaatinde.

        Dayandırdığı gerekçe de benzer; İsrail’in son yıllarda gerçekleştirdiği saldırıların sayısı…

        Çorabatır, son yıllarda yardım kuruluşları çalışanlarına karşı saldırıların artmasına dikkat çekerek, “1990’lı yıllarda insani yardım yapanların dokunulmazlığı vardı. Hatta diplomatik dokunulmazlıktan daha etkindi” dedi.

        CENTİLMENLİK ANLAŞMASI BOZULDU

        Bunun 2000’li yıllarda terör örgütlerinin hareketleri ile birlikte gerilemeye başladığını, “centilmenlik anlaşmasını” bozan gelişmelerin yaşandığını, BM Genel Sekreterliği güvencesindeki dokunulmazlık ilkesinin zedelendiğini belirtti.

        Kızılay ve Kızılhaç Konfederasyonu’nun oluşturduğu “sivil insani hukukun” da İsrail sayesinde ortadan kaldırıldığına vurgu yaptı.

        İsrail’in her bir konuda olduğu gibi var olan uluslararası gelenek ve yazılı olmayan saygı ve insanlığa dayalı kuralları da yerle yeksan ettiğini anımsattı.

        Tespitleri oldukça önemli…

        Ancak bütün bunları bilmek, daha önemlisi BM Güvenlik Konseyi kararına rağmen katliamına devam eden bir İsrail hükümeti için yetmiyor.

        Bir gün o insani yardıma kendisinin de ihtiyaç duyabileceğini göz ardı ediyor…