X

Günün gelişmelerini anlık takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

Takipte Kalın

ssevin@haberturk.com

Bizimkiler, Mahallenin Muhtarları, İkinci Bahar, Leyla ile Mecnun... Türk televizyon tarihine damga vuran bu dizilerin bu derece tutulup, sevilmelerinin en büyük nedeni ise izleyenlerin televizyonda kendilerinden kesitler bulmasıydı. Günümüzde dizilerin büyük çoğunluğu set ya da platolarda çekilirken, geçmiş dönemdeki dizilerin gerçek mekanlarda çekilerek mahalle kültürünü yaşatması, o dizilerin zihinmize kazınmalarının önemli sebepleri arasında yer alıyor. Çekildikleri mahalle ve binalara ruh kazandıran bu efsane dizilerin çekildikleri mekanlardan bazıları eski hallerini korurken, bazıları ise bedenlerini değiştirdikleri halde ruhlarını himaye ediyorlar.

Kahve değil 'Kafe'

Maltepe sahilden biraz iç taraflara doğru gidince Maltepe meydanında buluyorsunuz kendinizi. Meydana biraz dikkatli bakınca ise kendinizi yıllar öncesinde bulabilirsiniz. Karşınıza çıkan kırmızı tondaki binayı gördüğünüzde ise gözünüz hemen elinde askısı, omzunda çaydanlık ile Temel'i arıyor. Mahalle kültürünü en iyi yansıtan dizi diyebileceğimiz Mahallenin Muhtarları dizisinin çekildiği Temel'in kahvehanesi bugün 'Mahallenin Muhtarları Kafe' olarak hizmet veriyor.

Kafenin işletmecisi Sevim Cansu dizinin bitmesinin ardından yıllar geçmesine rağmen bugün hala kafeye uğrayıp, duvardaki fotoğraflarla hasret giderip, eskiyi yad eden insanların olduğunu söyledi. Kafeye girdiğimde ise beni en çok şaşırtan içerisinin televizyonda gördüğümüzden çok daha küçük olmasıydı. Dizide Temel ve bütün mahallenin doldurduğu kahvehanede çekim ekibi nerede yer alıyordu, bu soruyu hala kendime soruyorum.



Ödev, ütü kokusu ve pazar banyosu denildiğinde akıllara ilk gelen dizi olan Bizimkiler tam 13 yıl sürmüştü. Dizinin dış çekimleri Suadiye'deki Marmara Caddesi üzerinde bulunan Şale Apartmanı'nda, iç çekimleri ise yine aynı cadde üzerinde bulunan  Emek Apartmanı'nda çekildi. Şale Apartmanı'nın şimdiki yöneticisi Berrin Bölükbaş dizinin sona ermesinin üzerinden 13 yıl geçmesine rağmen hala apartmanı görmeye gelen çok sayıda insanın olduğunu söyledi.

45-50 senelik olan Şale Apartmanı için bir kaç kere kentsel dönüşüm uzmanlarının geldiğini söyleyen Berrin Bölükbaş uzmanların apartmandan koşarak kaçtıklarını söyledi. Bina neredeyse hemen hemen eski görüntüsünü korumuş. Şale Apartmanı'nda göze batan en büyük değişiklik ise apartman yöneticisi Sabri Bey'in balkonunun pimapen ile kaplanmış olması. İç mekanların çekimlerinin yapıldığı Emek Apartmanı'nda ise kapıcı Cafer ile özdeşleşmiş müracat odasının buzlu cam ile kaplanmış olması. Papağan Maşuk'u görmeye alıştığımız oda günümüzde depo olarak kullanılıyor.


Mahalle kültürü denildiğinde Mahallenin Muhtarları'nın ardından akla gelen ikinci dizi şüphesiz Ekmek Teknesi. Diziden aşina olduğumuz ekmek fırını ve Heredot Cevdet'in hikayeler anlattığı kahvehane Kuzguncuk'ta yer alıyor. Ekmek fırını olarak hafızalarımıza kazınan dükkan diziden önce bile kebapçı olduğunu söyledi dükkan sahibi Ahmet Duru. Bugün de kebap salonu olarak kullanılan dükkanın dizi çekimleri için fırın haline dönüştürüldüğünü söyleyen Ahmet Duru özellikle genç kuşağın burayı görmek için geldiklerini söyledi. Heredot Cevdet'in mekanı olan kahvehane ise tıpkı dizide olduğu gibi günümüzde de kahvehane olarak kullanılıyor.


Yakın tarihte belki de bitmesine en çok üzülülen ve en çok özlenen diziler sıralamasında ilk sırayı alan Leyla ile Mecnun'nun çekimleri Sarıyer Kireçburnu'nda yapılmıştı. Mahalleye gelenler havada Leyla ile Mecnun kokusu olduğunu söylüyorlar. Merdivenlerden yukarı çıkınca karşımıza çıkan mahallenin simgesi Erdal Bakkal'ın dükkanı tanınmaz halde karşılıyor bizleri. Camları kırılmış, çerçeveleri paslanmış halde bulunan dükkan Leyla ile Mecnun severlerin hatıra yazıları ile donatılmış.

Bakkalın biraz yukarısında yer alan Mecnun'un evi ise dışarıdan bakılınca hemen hemen aynı. İçeri girmek isteyenler için söyleyeyim evin bahçesinde kocaman bir Alman kurdu köpek var. Binanın bekçisi Osman abi sayesinde içeri girebiliyorum. Bahçeye girince dizinin bazı bazı bölümleri zihnimde canlanmaya başlıyor. Binanın giriş katında yer alan ve dizinin ana çekim noktası olan salonda dizideki eşyalar nereyse aynı. Mecnun ve İskender'in çekirdek çitleyerek uzandıkları turkuaz renkli koltuklar, emektar televizyonları, yemek masası hepsi yerli yerinde. Üst katta bulunan Mecnun'un odasında ise Mecnun'dan eser kalmamış. Binanın 3. katında yer alan teras ise tıpkı İsmail Abi'nin sahilinde olduğu gibi artık 3. köprü manzaralı. Binanın Kayserli sahipleri olan Kayserli karı koca ölünce bina miras olarak çocuklarına kalmış. Şu an için satışı düşünülmeyen Mecnun'un evi için 8 ile 10 milyon dolar arasında ücret talep ediliyor.

İsmail Abi'nin sahili artık 3.köprü manzaralı

Samatya Meydanı'nın hemen girişinde kendini hatırlatıyor bize Ali Haydar Usta'nın yerini. Gözlerin aşinalığından mıdır bilemiyorum ama içeri girerken bile hiç yabancılık çekmiyorum. Tıpkı dizideki gibi servis öncesi hazırlıklar tüm hızıyla devam ediyor. Dizinin jeneriğinini hatırlayacaksınız ki mutfakta yine marullar yıkanıyor, soğanlar doğranıyor, hamurlar açılıyor, etler birer birer şişe geçiriliyor.

Sanki dizinin devamı gibi restoranın şimdiki ustasının adı da Ali Haydar. Diziden önce burasının restoran olmadığını söylüyor Ali Haydar Usta. Dizide buranın senaryo gereği yanması gerektiğini ve yandıktan sonra şirket olarak burayı aldıklarını söyleyen  Ali Haydar Usta 'Burada iki yol izleyebilirdik. İlki dizinin ekmeğini yiyip hazıra konmak, ikincisi ise işini kaliteli yapıp hizmet sunma. Biz ikincisini yaptık. Dizideki Ali Haydar Usta'nın 'Ben kendi yemediğim şeyi müşteriye yedirmem' sözünü harfiyen devam ettiriyoruz. Buraya gelen insanlar kendilerince hala bir mutluluk tablosu çiziyorlar, burayı evleri gibi görüyorlar. Burayı görmek için şehir dışından gelen insanlar hala mevcut. Biz de onları kendi ailemizden olarak görüyoruz hem de mutlu oluyoruz' dedi. Bu arada diziyi izleyenler hatırlayacaktır, Türkan Şoray'ın hazırladığı 'Hanım'ın mezesi' meğerse gerçekmiş.

  • Mi
    Misafir
    başarılı, teşekkürler.