X

Günün gelişmelerini anlık takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

Takipte Kalın

Seda Zeynep KÖSE / HABERTURK.COM
szk@haberturk.com

Cumalıkızık, adını duyduğum ve ne zamandır gitmek istediğim bir seyahat durağıydı. Havanın da güzel olmasını fırsat bilip, düştüm yollara. Bu şirin köy, Osmanlı’nın ayakta kalan son köyü ve Unesco tarafından koruma altına alınmış özel bir destinasyon. Zaten daha köyün girişinden itibaren, neden bu denli özenle korunmaya çalıştığını anlıyorsunuz. Sanki, bir kapı var ve bu kapıdan girdiğiniz an, bugün yaşadığımız zamanı, dönemi geride bırakıp o döneme giriyor gibi hissediyorsunuz. Bir nevi zaman yolculuğu gibi.

Cumalıkızık, aslında yıllar öncesinden tanıdık bir köy. Hatırlayanlarınız vardır, bir dönemin efsane dizisi “Kınalı Kar”ın çekimlerinin yapıldığı köy olarak ta hafızalarda kalmış. Tabii haliyle dizinin çekimlerinin yapıldığı evde oldukça rağbet gören noktalardan biri.

Cumalıkızık, Bursa’ya oldukça yakın bir köy. Yıldırım ilçesine bağlı köy, Uludağ’ın eteklerine kurulmuş beş Kızık köyünden biri. Adının hikayesi de en az kendisi kadar ilginç olan köye ulaşım çok kolay. Bursa’dan Ankara’ya giden yola çıkıyor, yolun sağındaki yol ayrımından girip, sadece yaklaşık 12 km. sonra köye varıyorsunuz. Kendi aracınızla gitmiyorsanız, şehir merkezinden kalkan minibüslerle de ulaşım sağlayabilirsiniz. Şehrin her yerinde tabelalar var, bulamama ihtimaliniz yok.

Köyün kuruluşu 1300 yıllara denk geliyor ve köy biraz önce de belirttiğim gibi, 2000 yılında Dünya Mirası Geçici Listesi’ne alınarak, 2014 yılında da Dünya Mirası olarak tescil edilmiş. Dar sokaklarda, beyaz, sarı, mavi mor, kırmızı renkli evler gerçekten görsel bir şölen oluşturuyor, bakmaya doyamıyorsunuz. Köyde yaklaşık 150 hane bulunuyor ve bu evlerde yaşam devam ediyor.

Köyün merkezinden, içeri kısma devam eden sokaklarda köy halkının kurduğu tezgahlarda sergilenen ev yapımı reçeller, turşular, el yapımı şallar, taze meyve ve sebzeler, organik ürünler ve bununla birlikte hediyelik eşyalar yöreye özgü temalar. Merkezde hemen sağda Aysel Teyze’nin cevizli ekmekleri var, pas geçmeyin.

Burada kahvaltı ve yeme içme hadisesi üzerine bir çok alternatif mekan bulunuyor. Özellikle kahvaltı efsane diyebilirim. Hem sunum çok güzel, servis hızlı, hem de masaya getirilen tüm ürünler organik ve inanılmaz taze. Bu yörenin olmazsa olmazı gözlemeleri. Çeşit çeşit gözleme yapılıyor, ıspanaklı, peynirli, patatesli, kıymalı, otlu ne isterseniz var. Amaaa, bakın benim favorim ne oldu?

Nefis bir kahvaltının ardından, Cumalıkızık’ta, merak ettiğim iki noktadan ilkine doğru ilerlemeye başladım. Adı “Cin Aralığı” olan ve dar bir sokağın sonunda bulunan noktanın hikayesi çok enteresan. Bu arada, köyde en çok ilgimi çeken detay, hemen her yerde, Mustafa Kemal Atatürk’ün resim ve afişlerinin bulunması oldu. Köy halkı ile gurur duydum.

Cin Aralığı’ndan köy merkezine ilerlerken, yol üzerinde Unesco uygulama evini görüyorsunuz. Burası Unesco tarafından seçilen bir nevi örnek bir ev. Evde yaşam devam ediyor, Nurdan hanım ve ailesi yaşıyor, ama ev aynı zamanda ziyaretçilere açık. Ziyaret ücreti 2 tl. Ev tam bir dönem evi, ziyaretin ardından, bu otantik ortamda, geleneksel sunumla servis edilen bol köpüklü bir Türk kahvesi için derim. Kahve 5 tl.

Köyde ziyaret edilmesi gereken diğer önemli duraklar Etnografya Müzesi ve Sal Efendi Türbesi. 1992 yılında hizmet vermeye başlayan Etnografya Müzesi, bu yıl yenilenmiş. Müzede, sergilenen eserler, halk tarafından bağışlanmış. Osmanlı padişahı Orhan Bey'in köye verdiği berat ilgi çekici. Sal Efendi ise, rivayete göre köyü ve halkı savaştan koruyan bir isim olduğundan, yöre halkı için değerli.

Camiinin hemen karşısındaki küçük köy kahvesindeki yorgunluk çayının ardından, köyün hemen yakınındaki Saitabat Şelalesi’ni görmeden geçemedim. Buraya, yine minibüslerle ya da özel aracınızla ulaşmak mümkün. Doğa ile iç içe olmak için birebir. Kestel ilçesine bağlı Saitabat’ın balı çok meşhur, şelaleye giden yolda rengarenk arı kovanlarını görüyorsunuz. Rakım yükseldikçe, oksijen artıyor. Şelaleyi en doğru ziyaret zamanı Mayıs ayı. Bu dönemde su azalıyor, ama, temiz havası yetiyor.

Burada yine hediyelik eşya tezgahları ve restoranlar bulunuyor. Bunun dışında Saitabat’ın en önemli özelliklerinden biri Kadın Dayanışma Derneği. Saitabat Köyü Dayanışma Derneği Türkiye’nin ilk köy kadınları derneği. 2002 yılında kurulmuş olan dernekte, köyün kadınlarının yaptığı nefis yöre lezzetleri servis ediliyor. Derneğe ayakkabı ile girilmiyor bunu paylaşayım. Kahvaltı 30 tl. Mantısını şiddetle tavsiye ediyorum.

Peki, şelaleyi gezmek dışında ne yapabilirsiniz Saitabat’ta? Şelalenin serin suyunun kıyısında bir şeyler içebilirsiniz, ben hayvan sevgim nedeniyle, tasvip etmesemde küçük pony’lerle veya atlarla gezinti yapabilirsiniz. Pony gezintisi 10 tl.

Bir de, çocukluğumuzun en güzel lezzetlerinden biri olan macunu tatmadan Saitabat’tan ayrılmayın diyorum.

Farklı bir hafta sonu aktivitesi yapmak isterseniz, Cumalıkızık ve hemen yakınındaki Saitabat’ı ziyaret edebilirsiniz. Ulaşım kolay, üstelik oldukça ekonomik ücretler söz konusu. Yani bedenen de madden de sizi yormayacak bir hafta sonu alternatifi. Cumalıkızık’ı görmenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Bir sonraki seyahat durağında görüşmek üzere.

  • Mi
    Misafir
    CANIM BURSAM KÖYÜMM...
  • Mi
    Misafir
    çok güzel bir köy bizde gittiğimizde hayran kaldık