X

Günün gelişmelerini anlık takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

Takipte Kalın

Dünyanın önemli kültür varlıklarından biri Antalya'daki Aspendos Antik Tiyatrosu. Milattan sonra 2. yüzyılda Roma İmparatoru Marcus Aurelius döneminde inşa edilmiş. Günümüzde konserlere, gösterilere ev sahipliği yapan antik tiyatro 8 ay boyunca kapalı kaldı. Restorasyon için... Önceki günlerde açıldığında herkesin dikkatini aynı şey çekti; orijinal koyu mermerlerin arasında diş macunu reklamlarındaki beyaz dişler gibi parlayan beyaz mermerler. Tepkiler hızla yaygınlaştı, sosyal medyada esprilere konu oldu. Yetkililerden, arkeologlardan açıklamalar geldi, durum tartışıldı. Son olarak bir grup arkeolog ve akademisyen antik tiyatroyu gezip restorasyonda bir problem bulunmadığını açıkladı.

Aspendos'un restorasyon sonucu ortaya çıkan görüntüsünün hızla tepki çekmesinin bir nedeni, Türkiye'de tartışmalı, fiyaskoyla sonuçlanan restorasyonların hiç de az olmamasıydı.

Peki niçin? Restorasyonlardaki bu çarpıklığın nedeni ne olabilir? Şüphesiz çeşitli faktörler rol oynuyordur ama son yıllardaki felaketlerin temelinde yatan önemli bir durumdan söz edilebilir.

2012'ye gidelim... 

Bursa'nın Karacabey ilçesindeki tarihi Ulucami... 1475-76 yıllarında yaptırılmış. Restorasyondan geçirilmesine karar verilince ihale açılır, 477 bin lira bedelle bir firma ihaleyi alır. Tarihi cami Kasım 2011'de restorasyon için boşaltılır. Çalışmalar sürerken, mart 2012'deyse bir facia yaşanır. Ahşap yüzeylere yağlıboya raspası yapılırken çıkan yangın kontrol edilemeyince bütün camiye yayılır. Savcılık soruşturma başlatır.

Facia üzerine dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'dan, yukarıdaki 'Peki niçin?' sorusunu yanıtlarcasına bir açıklama gelir: "Restorasyon çalışmalarını yapanların ve bunları denetleyenlerin çok daha dikkatli olması gerekiyor. Tarihi eserleri en fazla fiyat kırana vermenin çok doğru bir yöntem olmadığını bu vesileyle anlıyoruz.” Aşağıdaki Sümela Manastırı'nın hikayesinde de görülebileceği gibi bir tür 'inşaat tipi restorasyon' anlayışı...

Peki bu anlayışta, yöntemde bir düzelme yaşandı mı, yaşanıyor mu, yaşanacak mı acaba? Aşağıdaki, 'güleriz ağlanacak halimize' deyiminin gayet iyi açıkladığı hikayeler bir yanıt bulmak için fikir verebilir.


Şile Belediyesi, Cenevizlilerden kalma 2000 yıllık Ocaklı Ada Kalesi restore ettirmek istediğinde ülke gündeminde üst sıralara taşınacağını, mecliste soru önergelerine konu olacağını tahmin etmiyordu büyük ihtimalle. Sonuçta ortaya çıkan, eski halinden eser taşımayan yeni görüntü epey tepki çekti. Sosyal medyada çizgi film karakteri Sünger Bob'a benzetildi.

Beyoğlu Fındıklı’daki tarihi cami restorasyon projesinin ardından 2013'te açıldığında herkesi şaşırttı. Zira ortaya çıkan yepyeni 'şey' görünümüyle camiden çok bir AVM'yi çağrıştırıyordu. 1591'de Süheyl Bey tarafından Mimar Sinan’a inşa ettirilen sekizgen planlı ve kubbeli cami gitmiş, yerine camlarla kaplı, dört köşeli beton bir yapı gelmişti. Vakıflar Genel Müdürlüğü, Koruma Kurulu'nun onay verdiğini söyledi, Koruma Kurulu'nun bir üyesiyse durumu "Maksat adı yaşasın" sözleriyle savundu.



Bizans İmparatoru Porfirogenetos’un 12. yüzyılda inşa ettirdiği Tekfur Sarayı, 12.yüzyıldan İstanbul'un fethine kadar Bizans'ın yönetildiği Blakernai Saray Kompleksi’nin içindeydi. Dünyaca ünlü Kaşıkçı Elması’nın da bu sarayın çöplüğünde çıktığı düşünülüyor. Saray İstanbul'un fethinden sonra farklı biçimlerde kullanıldı. 18. yüzyılda çini, 19. yüzyılda cam imalathanesiydi. 1864 yangınında büyük zarar görüp harabeye döndü. 2002’deyse restorasyona alındı. Ortaya çıkan yapı ahşap pencereleri, alüminyum korkulukları, kliması, yeni merdivenleri ve çatısıyla dikkat çekti. Uzmanlar durumu "felaket" olarak niteledi.




1426'da padişah 2. Murat tarafından Aydın'ın Karacasu ilçesinde yaptırılmış Dandalaz Köprüsü. Dönemin önemli kervan yolununun Dandalaz Çayı'ndan rahat geçmesi için... Son zamanlarda bazı taşları dökülen, anıt eser olarak tescillenmiş köprü 2014'te restorasyona alındı. 120 ton çelikle askıya alınmıştı ama restorasyon devam ederken 'küçük' bir şey gözden kaçmış olmalıydı ki bu yılın ocak ayında yıkıldı. Restorasyonu üstlenen firmaya göre köprü zaten yıpranmıştı ve heyelan nedeniyle yıkıldı.


Balat'taki Mesnevihane Camii 1844'te, Mevlana'nın eseri Mesnevi'nin öğretisini yaymak için kurulmuş. İçinde derviş hücreleri, kütüphane gibi birimlerin bulunduğu caminin restorasyon sonrası görüntüsüne bakıp siz karar verin; tarihi dokusundan bir eser kalmış mı?



Üsküdar'daki Atik Valide Külliyesi, Osmanlı'nın popüler sultanlarından Nur Banu Sultan tarafından Mimar Sinan'a yaptırılmış. Sinan'ın bilinen son eseri... Vaktiyle camisi, medresesi, tekkesi, hamamı bulunan, kervansaray işlevi gören külliyeye restorasyondan sonra bir de cafe eklenmiş. Geçen yıl Fatih Sukltan Mehmet Üniversitesi'ne devredilen tarihi yapının şifahanesinin revakları renkli camlarla kapatılmış, otomatik kapılar yerleştirilmiş. Restorasyon projesini hazırlayan öğretim görevlisi, projesine uyulmadığı için isyan etmiş.




İznik'teki Ayasofya Orhan Camii, yapımı milattan önce 4. yüzyıla, Roma İmparatorluğu'nun da öncesine uzanan bir eser. Hristiyanlıkla ilgili önemli kararların alındığı Yedinci Konsül burada toplanmış. O sıralarda kilise olarak işlev görürken, İznik'in üç yıllık kuşatmanın ardından 1331'de Osmanlı'ya geçmesiyle camiye dönüştürülmüş. 2007'de de başlayan restorasyon sürecinin ardındansa, bu yıl yerel bir gazetede yayınlanınca tüm Türkiye'nin gündemine gelen yeni kapısının fotoğrafına bakıp “hımmm hamam yapmışlar galiba” diyebilirsiniz. Eklenen 'kitsch' cam kapı, betonla sıvanmış kubbeler kamuoyunda tepki çekti. 


 
Dünyanın ikinci büyük arkeoloji müzesi olan Hatay Arkeoloji Müzesi'ndeki mozaikler yeni binaya taşınırken bir skandal da ortaya çıktı. Restorasyonu yapılan mozaikler eski hallerinden epey farklılaşmıştı. Deyim yerindeyse önceki hallerinin karikatürüne dönüşmüştü. Turizm Bakanlığı komisyon kurup inceleme başlattı, müzede devam eden restorasyonlar durduruldu. 



 
İshak Paşa Sarayı, Ağrı'da Doğubeyazıt ilçesinde bir dağın yamacına kurulmuş bir saray. 1685'te inşa edilmiş. Sanat tarihi açısından epey değerli, mimari özellikleriyle nadir eserler arasında gösteriliyor. Osmanlı'daki Lale Devri'nin son büyük anıtsal yapısı. 116 odası, camisi, türbesi, harem ve divan salonları, surlarıyla görkemli bir görünüme sahip. Sarayın son zamanlarda çekilmiş yeni fotoğraflarına bakınca bu saydıklarımıza bir de cam tavanı eklemek gerekiyor. Restorasyonda, “sarayı olumsuz hava koşullarından koruma” gerekçesiyle eklenmiş cam tavanın, sarayın imajında köklü bir değişiklik yarattığı kesin. 
 

 

Antiphellos, Antalya'daki Kaş ilçesinin Likya dönemindeki adı. Küçük liman yerleşimi Hellenistik ve Roma dönemlerinde önem kazanmış. M.Ö. 1. yüzyıldan kalma, denize karşı kurulmuş hoş bir antik tiyatrosu var. Geçen yıl restorasyonun ardından sahne zeminine beton dökülmüş halde açıldı. Dikkat çekici diğer bir durum, izleyicilerin oturduğu 28 sıranın restorasyonun ardından 26'ya düşmüş olmasıydı. 2 sıra beton zeminin altında kalmıştı. 

 

Sümela Manastırı, MS 365-395 tarihleri arasında inşa edildiği düşünülen, ilk zamanaları pek çok efsaneye konu edilmiş, o dönemleri hakkında yeterince bilgi bulunmayan bir eser. Kilise olarak kurulmuş, sonrasında manastıra dönüşmüş. Trabzon şehri Osmanlı'ya geçtiğinde manastır özelliği korunmuş. Bu önemli tarihi eser 1991'den itibaren restorasyona alındı. 16 yıl süren restorasyona 4 milyon TL harcandı. Restorasyon sonrasında duvarların betonla sıvandığı ortaya çıktı ve dahası garip bir durum göze çarpıyordu; yapıya fazladan bir kat eklenmişti. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın oluşturduğu kurulun yaptığı inceleme sonucu restorasyonun inşaat mantığıyla yürütüldüğü saptanıp, yüzde 73'ünün tekrar restorasyona alınmasına karar verildi. Önceki günlerde başlayan restorasyon nedeniyle manastır bir yıl boyunca ziyarete kapalı tutulacak.

 

1207'de Selçuklu döneminde Eskişehir'in Seyitgazi ilçesinde yaptırılan Seyyid Battal Gazi Külliyesi 2007'de restorasyona alındı. Restorasyon bittiğinde mermer sütunlar yerini beton bloklara bırakmış, içine tuvaletler eklenmiş, duvarlara spot lambaları monte edilmişti. Restorasyonun sürprizi ise Marikan mutfak eklenmesi olmuştu.





Bursa'nın Yenişehir ilçesinde, 3. Murat ve 3. Selim döneminde sadrazamlık görevinde bulunmuş Sinan Paşa tarafından yaptırılan 420 yıllık külliye bu yıl restorasyona alındı. Fakat restorasyon sürerken 'pes' dedirtecek bir görüntü ortaya çıktı. Tarihi külliyenin duvarında bir bölüm yıkılmış, kamyonların giriş çıkışı için kapı açılmıştı. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın soruşturma açtığı duyuruldu. 





M.Ö. 2. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilen Çanakkale'nin Ayvacık ilçesi sınırlarında yer alan ApollonTapınağı geçen yılın en tartışmalı restorasyonlarından birine sahne oldu. Beyaz çimento ve mermer tozlarından mamul yeni basamaklarıyla iki bin yıl sonra tekrar inşa ediliyormuş gibi görünen tapınağın restorasyonunda tepki çeken diğer bir olay; tonlarca ağırlıktaki kamyonun tapınağın zeminine park edip malzeme boşaltmasıydı.






Ankara'da geçmişi 17. yüzyıla uzanan bir tarihi eser; Zeynel Abidin Camii ve Türbesi... Restorasyona alınmasına karar verildi. Yöneticilerin, temsilcilerin katıldığı bir törenle 2005'te açıldı. Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün temsilcisi yaptığı konuşmada gururla restorasyonun aslına uygun gerçekleştirildiğini ve artık bir sorun yaşanmayacağını açıkladı. Fakat açılışının üzerinden 7 yıl geçmemişti ki cami duvarlarında çatlaklar oluştu. Zira su gideri yapılmadığı için yağmur ve kar suları binanın temeline aktı. Cemaat tedirgindi, endişeleri gazetelerde çıktı; “Ya namaz kılarken üzerimize yıkılırsa.” Restorasyonu üstlenen firmayla ilgili bilgi için Vakıflar'a başvurdular ama sonuç alamadılar. Firmanın restore ettiği iki başka caminin de geçen yıl tekrar bakıma alındığı gazete haberlerine yansıdı. Cemaat endişeden camiye gitmeyi bırakmıştı. Ve önceki hafta... Caminin duvarı tamamen çöktü.






Bozdoğan Su Kemeri... İstanbul'un önemli tarihi eserlerinden... Roma döneminde M.S. 2. yüzyılda başlanılıp 4. yüzyılda tamamlandığı düşünülen, Osmanlı döneminde de bazı eklemeler, onarımlar yapılmış ve toplam uzunluğu 250 kilometreyi bulan sistemin 950 metrelik küçük bir parçası. Fatih Camii ile ile İstanbul Üniversite'si arasında uzanıyor. Bu kısım günümüze kadar orijinal haliyle ayakta durmayı başarmış fakat bundan sonrası biraz meçhul. Neden? Çünkü restorasyon... 2014 'teki restorasyonun rotoğrafına bakıp kararı siz verin.