X

Günün gelişmelerini anlık takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

Takipte Kalın



Okulların ertelenmesi, sadece çocukları değil henüz çocuğuna okul alışverişini yapamamış velileri de sevindirdi. Fakat uzayan tatilin de bitmesine artık 1 aydan daha az bir süre kaldı.

Veliler harıl harıl çocukları için okul alışverişinde.
Yüzlerce seçenek arasından okul kıyafeti, çanta, kalemlik, kırtasiye ve geri kalan eksikleri tamamlamak için herkes kesesine göre bir alışveriş için mağaza mağaza dolaşıyor.

Fakat okul sezonunun yaklaşması ve alışverişin artık zirve yapmasıyla veliler çok tehlikeli bir alışverişin de eşiğinde. Neredeyse çanta sektörünün yüzde 50’sine ulaşan ve merdivenaltı olarak tabir edilen üreticilerin ürettiği çantaların ve kalemliklerin hızla çeşit, çeşit ve model model vitrinlere doluştuğu bu sıralarda yapılan bir laboratuvar testi kan donduran bir tehlikenin boyutlarını da ortaya koydu.  

Renkli baskılı, merdivenaltı üretilen milyonlarca çanta ve kalemlik arasından alınan numuneler bakanlığın da onayladığı bir laboratuvarda 12-14 Ağustos tarihleri arasında test edildi.

Yapılan testlerde çıkan sonuç ise şok edici. Buna göre bazı veliler çocuklarının eline bir çeşit “zehir” tutuşturarak okula gönderme tehlikesiyle karşı karşıya.
Zehirin adı ise bakanlık tarafından 2 Nisan 2011 yılında yayınlanan tebliğ ile kullanımı binde 1 ile sınırlandırılmış olan fitalat. Testlerden çıkan sonuç; numune alınan kalemliklerden çıkan kanserojen fitalat oranının bakanlığın izin verdiği sınırın 300 katına ulaştığını gösteriyor.

 



Diğer zararlı fitalat çeşitleri ise aynı numunelerde sınırın 100 katından fazla.

Numuneler alınan çantalar üzerinde yapılan analizler ise bakanlık sınırının 1.5-2 katı daha yüksek bir fitalatın söz konusu olduğunu gösteriyor.




Fitalat ilk kez dünyada 1920’li yıllarda plastiklerin esnekleştirilmesi için kullanılan bir çeşit kimyasal malzeme. Özetle içine fitalat eklenen sert plastik malzemeler daha esnek bir plastik malzemeye dönüşüyor.
Laboratuvarda test edilen numunelerin özellikle baskı bölümleri üzerinde rastlanma sebebi de bu. Sert malzemenin kullanılan ürünle birlikte eğilip bükülebilmesi ve esneklik kazanması için bu ürünlerin üzerine yapıştırılan baskıların içerisine katılan fitalatlarda sınırların çok üzerine çıktığı dikkat çekiyor. Normalde piyasada daha kaliteli ve sağlığa zararlı olmayan yumuşatıcı kimyasallar da bulunmasına rağmen zararı artık kanıtlanmış olan fitalatı kullanmanın sebebi çok daha ucuz bir kimyasal olması.
Yani uzun lafın kısası aslında sadece çocukların kullanacağı bu türden çantalarda çocukların sağlığını tehdit eden ürünlerin kullanılmasının tek sebebi para. Üstelik kaliteli üretimle, sağlığa zararlı üretim arasındaki üretim maliyeti farkının 1 ila 2 TL arasında olması da işin en şaşılacak tarafı olarak dikkat çekiyor.
 
Numune alınan çantaların çok ucuza satılan türden çantalar olması da bu sebebi kanıtlar nitelikte. Üretim maliyetinde 1-2 liralık fark, satış fiyatlarına yansıdığında ise 15-20 liralara ulaşıyor. Çünkü merdivenaltı sahte ürün üreticileri için lisans ücreti de, hatta bazı ürünlerde vergi de söz konusu değil. 

Kuzey Amerikada fitalat içeren atıklar zehirli olarak kabul ediliyor.
Kanada Çevre Koruma Yasası ise 1994 yılında fitalatları insan sağlığına zararlı, zehirli maddeler sınıfına aldı.

1998 yılında ABD Çevre Koruma Ajansı tarafından çevre ve insan sağlığına zararlı öncelikli kirleticiler listesine alınan fitalatlar, Türkiye’de de Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından 2 Nisan 2011 tarihinde yayınlanan “Bazı Tüketici Ürünlerin tehlikeli Kimyasal Madde İçeriğine Yönelik Piyasa Gözetim ve Denetimine İlişkin Tebliğ”iyle ürünler bazında sınırlandırıldı.


Bakanlığın tebliğine göre çocuklarla veya insan derisiyle yakından uzaktan teması olabilecek birçok üründe fitalat artık bindelerle ifade edilen bir oranla sınırlandırılmış durumda.


- Çocuk bakım gereçleri
- Kalemler ve defterler (plastik kısımlar), silgi,  yapıştırıcı, makas, kalemtıraş, cetvel, koli bandı, bant, yapışkan notluk, şerit ve sıvı düzeltici
- Boya kalemleri ve boya malzemeleri (oyun hamuru ve parmak boyaları hariç)
- Beslenme çantası, okul çantası, sırt çantası, resim çantası, kalem kutusu
- Yiyecek taklidi ürünler
- Yüzme öğretmeye yardımcı ürünler
- Jimnastik minderleri, güneşlenme yatakları, deniz yatağı vb.
- Tekstil ürünlerindeki plastik baskılar ve aksesuarlar
ve yağmurluklar, spor ayakkabılar, plastik terliklerde fitalat kullanımı ürün kütlesinin yüzde 0.1’ini (binde 1’ini) geçemez.

Fakat test sonuçları, test edilen bu ürünlerde fitalat oranının yüzde 3’ü bile aştığını gösteriyor.

Sınırlandırılan fitalatların listesi de bakanlık tarafından verilmiş:
Bis (2-etilheksil)fitalat (DEHP), Dibütil fitalat  (DBP), Benzil bütil fitalat (BBP), Di-‘izononil’fitalat (DINP), Di-‘isodesil’fitalat (DIDP), Di-n-oktil fitalat (DNOP).
Ve bu fitalatlar son yapılan laboratuvar testlerinde yer alan fitanat türleriyle birebir örtüşüyor.


Peki fitalat oranı binde 1’i geçerse ne oluyor? Fitalatlı ürünler üzerinde yapılan çalışmalara göre, bu ürünlerin özellikle bebek ve çocuk gelişiminde rol oynayan hormonları etkilediği ve ilerleyen yaşlarda kısırlık, üreme sistemi bozuklukları ve kanserlere yol açtığı dikkat çekiyor. İnsanlara ve canlılara bulaşmasının ise solunum, ağız yolu (tükürük) ya da cilt teması ile olabileceği belirtiliyor. Ayrıca uzmanlara göre bu zararlı maddeler vücuda ne kadar çok temas ederse, risk de o kadar artıyor. Örneğin kullanılan ayakkabı veya çanta; deri ile temas ve terlemeyle üzerindeki zararlı kimyasalların ayağa veya ele geçmesine neden olabiliyor. Kullanım süresi ve temas yüzeyi ise etkiyi artırıyor. Bu geçiş daha ince deri tabakasına ve hassas yapıya sahip bebeklerde ise çok daha kolay oluyor.
Son yıllarda yapılan çalışmalarla fitalatların çocuklarda alerjik hastalıklar ve astıma, yetişkinlerde cilt problemlerine neden olduğu tespit edildi. Bunun yanında fitalatların organlara zarar verdiği ve üreme sisteminde hasarlara neden olduğu bildirilirken, hormon sisteminde de ciddi hasarlara neden olduğu biliniyor.


Peki bu durumda bu ürünün ithalatı neden yasak değil? Aslında fitalatların birçok kullanım alanı var.
Kablo, film, kaplama, yer döşemeleri, profil, tüp, mürekkep ve yapıştırıcı yapımında da kullanılıyor. Yani aslında bu maddenin sanayi ve inşaat sektöründe kullanımı açısından bir sakınca bulunmuyor. Fakat sorun, bu amaçla gümrükten geçirilen malzemenin tamamen yasak olan bir üründe, yani çocukların sağlığını tehdit eder derecede kullanılması.


2011-2013 yılları arasında, aslında bakanlık, bu türden zararlı kimyasalların kullanıldığı ürünlerle ilgili kademe kademe yaptırımlar uygulamaya başladı. Yani bu ürünler zaman zaman teşhir edilirken, zaman zaman da toplatıldı, cezalar verildi.
Fakat özellikle 2014 yılından itibaren bakanlık da oyunu hızla sertleştirmeye başladı. Sektörden alınan bilgilere göre artık devletin bu tarz ürünler konusunda affı yok.
Devletin sakıncalı çantalarla ilgili yaptırımları arasında ürün başına 22-27 bin TL para cezası, iki gazetede ve iki televizyonda ürünlerin sağlığa zararlı olduğunun ilan edilmesi, malı geri çağırma, geri çağrılan malın belli adrese gönderilerek imha edilmesi gibi yaptırımları bulunuyor.
Örneğin bir firmadan 10 tane sağlığa zararlı çanta piyasaya sürülmesi durumunda katlanılan maliyetin 300 bin lirayı aştığı tahmin ediliyor. Ki bu rakamlar, bu tür ürünler üreten firmaların katlanamayacağı maliyetler olarak nitelendiriyor.

NUMUNENİN ALINDIĞI ÜRÜNLER                                             LİSANSLI ÜRÜN



Aynı şekilde lisansı, izinsiz kullanılarak sahte ürün olarak piyasaya sürülen uluslararası firmaların da öyle. Çünkü bu durum aynı zamanda Marvel, Hello Kity gibi dünyanın en büyük lisans sahibi firmalarının yanında Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş gibi Türkiye'nin en büyük futbol markalarının da çocuk sağlığını tehdit eden sahte markalara dönüştürülmesi, bu markaların da harekete geçmesine neden oldu. 
Bu tarz ürünler satan firmaların hem devlet tarafından uygulanan yaptırımlar, hem de lisans sahibi firmaların baskınları ve hukuki girişimleriyle bütün faaliyetlerine el konulmasına kadar varan süreçler yaşanabiliyor. Fakat bu bile sahte ürün sektörünün toplam pazarın yüzde 50'sine yaklaşmasına engel olamıyor. Örneğin bugün telafuz edilen sahte çanta pazarı milyon adet seviyesinde.

Çocuklar için çok renkli gelen hayranı oldukları bazı çizgi film karakterleri, haliyle okul malzemesi alırken velileri bu türden baskılı ürünleri almaya teşvik ediyor. İşte tehlike de zaten onun en ucuzunu bulmaya çalışırken başlıyor. Öte yandan riskli ürünle risksiz ürünü ayırt etmenin de bazı yolları bulunuyor. Peki riskli ürünle, risksiz ürün nasıl ayırt edilir?

Genellikle şüphe uyandıracak türden ucuz fiyatlarda satılan baskılı ürünler aynı zamanda tehlikenin de renkli yüzü.



Öncelikle bir çanta, kalemlik veya başka bir ürün alırken alınan ürünün menşeinin ne olduğunun görülebilmesi gerekiyor. Bunun için de ayırt edici özellik, ürünler üzerindeki etiketler. Ürün üzerindeki etiketlerde garanti etiketi bulunması gerekiyor. Bu garanti ise ürünün sağlığa ve çevreye zararlı kimyasal madde içermediğinin garantisidir.
Bu etikette örneğin eğer üretilen ürün çocuklara hitap eden bir ürünse fitalat, ağır metal, azo boyar gibi kanserojen maddelerin bulunmadığı veya yasal sınırlar çerçevesinde olduğunun ifadesi bulunmalı.
Ayrıca ürünün kullanımı ile ilgili uyarılar da buralarda yer almalı.
Yine üründe üretim yeriyle birlikte yıkama veya temizleme talimatları de yer almalı.



Eğer söz konusu ürün çanta, kalemlik veya buna benzer okur gereçlerinden biriyse, çantanın bir iç etiketi, bir de dış etiketi bulunmalı.
İç etikette, eğer alınan ürün lisanslı ürünse burada lisans sahibi uluslararası firmanın adı bulunmalı.
Yan etikette ise hem lisans sahibi uluslararası firmanın hem de lisansı kullanan ithalatçı veya üretici firmanın adı yer almalı.


 


Kullanıma uygun olmayan çantaların hiçbir yerinde bu etiketlerin hiçbiri bulunmuyor. Ayrıca çoğu satıcı, bu türden ürünlerin satışının ardından fatura dahi vermiyor. Bunun sebebi ise aslında bakanlık tarafından yapılan denetimlere karşı koymaya yönelik bir taktik. Ankara'dan zaman zaman bu türden ürünlerin tespiti için tezgahları gezerek numuneler alan bakanlık müfettişlerinin faturasız mal alamayacağı düşüncesiyle bu türden satıcıların çoğu zaman fatura vermemeyi tercih ettiği dikkat çekiyor. 

İzmir'de, İstanbul'un her yerinde, Bayrampaşa, Esenler'de, Ankara'da, Ordu'da, Şanlıurfa'da bile büyük merdivenaltı ürün imalathaneleri açılmış durumda. Sektör hızla büyürken diğer yandan merdivenaltı üretim çok daha büyük bir hızda büyüyor. Bu tür ürünlerle İstanbul'da pazarlarda, genellikle okul zamanı velilerin dolup dolup taştığı Mercan Yokuşu, İSTOÇ gibi bölgelerde karşılaşmanız mümkün. Büyük mağazalar ise genelde bu türden ürünlerin satışından, ağır cezai yaptırımlarla karşılaşmamak için uzak duruyorlar. Fakat yine de uzmanlar bazı küçük mağazalarda velilerin kalite kontrolünü yapmaları uyarısında bulunuyor.

Buna karşı Türkiye'deki en büyük lisanslı ürün üreticileri de harekete geçmiş durumda. Sektörden gelen duyumlar gelecek yıl bu firmaların aldıkları ortak kararla, ucuz ürün pazarına girmeye hazırlandığı yönünde. Burada bahsi geçen taktik ise daha pahalı fiyatla satılan çantaların ürünlerin biraz daha zayıflatılarak, örneğin 4-5 gözlü çantalar yerine iki gözlü çantalar piyasayaya sürülerek merdivenaltı üretime savaş açılması.

 



  • Mi
    Misafir
    HİÇ BİR ŞEY DEĞİLDİR BİLMEK LAZIMDIR
TÜM YORUMLARI GÖSTER