Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Thomas Edison, tarihin gördüğü en önemli mucitlerin başında geliyor. 1000’in üzerinde patenti var. Ampülü icat etti. Alexander Graham Bell, iletişim çağını başlatan telefonu buldu. Telefonu işitme engelli annesi ve eşinin duyabilmesini sağlamaya çalışırken icat etti.

        Wright Kardeşler, uçmamızı sağlayan ilk motorlu uçağı bularak tarihe adlarını yazdırdılar.

        Archimede, suyun kaldırma kuvvetini keşfeden kişi...

        Tarih yazan mucitlerin hiçbiri, icat ettikleri şeyleri bulurken, “buldum”, “buluyorum”, “karantinaya girdik” gibi açıklamalar yaparak, sosyal medyadan duyurularda bulunarak, tüm dünyanın diken üstünde oturduğu bir süreçte “PR” çalışması yapmadı.

        Hematoloji uzmanı Prof. Dr. Ercüment Ovalı ise Türkiye’nin Koronavirüs ile tanışmasının ardından Acıbadem LabCell Hücresel Tedavi Laboratuvarı olarak COVID-19 için aşı bulmak amacıyla çalışmalara başladı.

        Hepimiz dua ederek, gururlanarak olumlu bir sonuç elde etmeleri için beklemeye başladık.

        28 Mart tarihinde Prof. Ovalı tweet atarak, “6 Nisan'da ilk covid 19 spesifik immun plazma 12 hastanın tedavisi için bir klinik çalışma kapsamında kullanılmaya başlıyor. Bakanlık projemize onay verdi. Üretim başladı. Kahramanlarımı öpüyorum” dedi.

        Hepimizi heyecanlandıran bu tweetin ardından, “Düzeltme: Bakanlık onay süreci devam ediyor. Projede bir düzeltme istendi ve düzeltme yapıldı. Cevap pazartesi günü belli olacak” diyerek bir düzeltme yaptı.

        Tarih 31 Mart'ı gösterdiğinde yine hepimizin nefeslerimizi tutmamıza ve gururlanmamıza neden olan bir açıklama geldi Prof. Dr. Ovalı’dan: “Bu günden itibaren Acıbadem’in bize sağladığı bu yerde 45 gün süre ile karantinaya giriyoruz. Neden mi? Aşı üretimi için gerekli, herkesin kaçtığı covid 19 virüsünden 10 milyar PFU üretmeye başlıyoruz. Kahramanlarımı seviyorum. Recai. Gözde. Derya”

        Aşıyı bulmak için 45 günlük karantinaya girdiğini açıkladığı günün ertesinde yeni bir açıklama geldi Ovalı’dan: “Ve covid 19 immun plasma ve tedavisi onaylandı kök hücre ise yolda”

        Sürükleyici bir filmin sahnesini izler gibi heyecanla Prof. Dr. Ovalı’dan gelecek açıklamayı beklemeye devam ettik.

        Kendisi ve ekibiyle birlikte aşıyı bulmak için karantinaya girdiğini açıklayan Ovalı 4 Nisan günü diğer meslektaşlarının ekranlara çıkıp halkı bilgilendirmesinden rahatsızlık duyduğunu ifade eden yeni bir tweet attı: “Ben laboratuvarda covid 19 virüsü ile çalışırken her akşam televizyonlarda konuşan çok unvanlı bir profesör. Ben laboratuvarda iken hakkımda ileri geri konuşmuş. Kolay gelsin be hocam. Sen konuşmaya devam et. Ben de çalışmaya”

        Kendini ve ekibini karantinaya alan Ovalı, gündemi de takip etmeye devam ediyor. Eleştiriye yanıt verme gereği duyuyor.

        7 Nisan günü, “Bizi merak etmeyirn, iyi kandiller Türkiyem” diyerek sosyal mesaj vermeyi de ihmal etmeyen Ovalı, 9 Nisan'da “23 Nisan için sözleştik” diyerek, buluş yapmadan, yapacağı buluşun tarihini açıklıyor.

        Esas sorun tam da bu…

        Ovalı’nın son yaptığı açıklamanın ardından herkes aşının bulunduğunu ve 23 Nisan tarihinde duyurulacağını düşündü. Eğer aşı bulunduysa neden 23 Nisan gibi özel ve anlamlı bir günde açıklamayı bekliyor? Milyarlarca insanın gözü bulunacak olan tedavi yöntemindeyken, böyle bir açıklama yapması bilimsel ve etik kurallara aykırı değil mi?

        16 Nisan Perşembe günü saat 22.51'de Prof. Dr. Ovalı yine bizi heyecanlandıran bir tweet attı: “1 aydır lab.da çalıştığımız bir ilacın ismini 23 Nisan'da açıklayacaktık ancak o kadar etkili duruyor ki insanların hayatını kurtarabilir. İnsanların hayatından gün çalmak istemedik. Acilen Dornaz alfa hastaların tedavisinde klinik testlere alınmalı. Kahramanlarıma teşekkür erderim”

        Ne Sağlık Bakanlığı’nın ne de Bilim Kurulu’nun onayını almadan tek başına hali hazırda eczanelerde bulunan, satılan bir ilaçla hastaların iyileşeceğini söylemek bilim insanına yakışmayan ve tamamen reklam kokan bir açıklama.

        Covid 19'a karşı daha önce bilimsel literatürde yayınlanan bir makalede Dornaz alfa ile tedaviden söz edildiği halde ve bilinen bir tedavi olduğu halde aşı bulmak için kendini ve ekibini karantinaya aldıktan sonra böyle bir açıklama yapmayı bilimsel bulan ve takdir eden var mı acaba? Daha önce başka bilim insanlarının denediği bir ilacı denemek, başkaları bir adım öndeyken kullanılan bir tedaviyi ilaç adı vererek açıklamak bilim etiğine aykırı değil mi?

        İlacın adını sosyal medyada vermek, bilimsel tezin dikkate alınmasını mı sağlıyor? Adını verdiği ilacın aldığı like sayısı veya gazetelere manşet olması Ovalı’yı ve ekibini mucit yapar mı?

        Gerçek bilim insanı, bir şovmen gibi anbean yaptıkları çalışmayı duyurup, sorumsuzca ilaç adı vererek insanların duygularıyla oynar mı? 19 Mart tarihinde ilacı covidli hastalarda denemeye başlayan doktorların emeğinin üzerine yatmak değil mi bu hareket? Bilim insanı olduğunu söyleyen birinin, böyle açıklamalar yapmasnın bir yaptırımı yok mu?

        Sabah saatlerinde tanıdık bir eczaneyi arayıp Dornaz Alfa ilacının fiyatını sormak istedim. Eczacı arkadaşm, sabahtan beri telefonlara yetişemediğini ve gelenlerin büyük bir bölümünün bu ilacı sorduğunu söyledi. İlacın ne eczanelerde ne de ecza depolarında olmadığını belirterek, “Gelen 100 kişiden 35’i bu ilacı sordu” yanıtını verdi.

        Prof. Dr. Ovalı, gece yarısı tweet atarak, ilaç adı vererek halkı eczanelere dökeceğini öngöremedi mi? Bilimsel araştrmaları açıklama ve onaylatma yeri ne zamandan beri sosyal medya oldu?

        Ayrıca Ovalı’nın daha önce denenen bu ilacın hastalarda ağır yan etkilere neden olduğunu ve bilimsel makalelerde bu konuda yayınlar olduğunu bilmeme ihtimalı olamaz.

        Eğer bildiği halde böyle bir açıklama yapıp tribünlerden alkış almak istiyorsa, bundan sonra yapacağı her araştırma ve söyleyeceği her söze temkinli yaklaşmak gerekecek.

        Gerçek bir bilim insanı, başkasının yaptığı araştırmayı kendi araştırması ve buluşuymuş gibi açıklamaz. Açıklamamalı.

        Prof. Dr. Selçuk Şirin, Ovalı’nın açıklamasına güzel bir yanıt vermiş: “Twitter’da her şey tartışılır buna bilim de dahil. Ama bu mecrada bilim ‘yapılmaz”. Bilimin yapıldığı tek mecra bilimsel dergilerdir. Üzülerek hatırlatmak isterim. Yapmayın. Bilimsel kriterleri hiçe sayıp insanların umutlarıyla oynamayın”

        Önemli bir açıklama da Prof. Dr. Taner Demirer’den geldi. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve TÜBA Kanser Çalışma Grubu Başkanı Demirer, “Dornes alfa 27 Mart tarihinden beri Yeni Zelenda’da ve birçok yoğun bakım ünitesinde covid 19 tedavisinde zaten kullanılıyor. Bu tedavi ile ilgili makale 16 Nisan 2020'de Journal of Experimental Medicine de yayınlandı”

        Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok…

        Bilim, tıp, insanlık için çalışan kişinin şov yapmak gibi bir derdi ve amacı olmamalı. Eğer bir şey yaptıysa elbette heykeli dikilmeli, ayakta alkışlanmalı. Ama etik kurallara aykırı davranıp insanlar yanlış yönlendirmek bilim insanının yapmaması gereken davranışların başında geliyor.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar