Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Emine Bulut cinayetiyle birlikte, kadına yönelik şiddet konularında yaşanan tartışmalar sonrasında yine konu “Cezalar artırılsın” görüşüyle noktalandı.

        Ceza miktarının artırılmasının, kadına yönelik şiddeti azaltmayacağını hepimiz biliyoruz.

        Alkollü araç kullanan sürücülerin ehliyetine el konuyor. Alkollü araç kullananlar idari para cezası ödemek zorunda kalıyor ve trafik güvenliğini tehlikeye düşürmekten “Sanık” sıfatıyla yargılanıyor.

        Alkollü araç kullanan biri ilk seferde 1.240 lira, ikinci seferde 1.555 lira, 3 ve daha fazlasında 2.497 lira trafik cezası ödemek zorunda. İlk bakışta ceza miktarı fazla görünüyor. Oysa, işlenen suça göre oldukça az. Eğer ilk seferde 5 bin lira, ikinci seferde 10 bin lira, üçüncü seferde ise 50 bin lira ceza verilirse alkollü araç kullanan neredeyse kalmayacak.

        Aynı uygulama “şiddet” konusunda da hayata geçirilmeli.

        Sadece fiziksel şiddet değil, psikolojik şiddet ve ekonomik şiddet konularında da cezai yaptırım olmalı.

        Eşini veya kız arkadaşına sözlü tacizde bulunan, hakaret eden, küçük düşüren kişiler bile maddi para cezasına mahkum edilmeli.

        Kadına değil fiziki şiddet uygulayan, sözlü şiddet dahi uygulayan yüksek miktarda para cezasına mahkum edilmeli.

        Trafik cezası gibi, idari para cezaları da emniyet yetkilileri tarafından kesilmeli.

        Eğer yapılan işleme itiraz edilecekse de, öncelikle para cezası ödenmeli, daha sonra yargı yoluna gidilmeli.

        Kadına veya çocuğa el kaldıran birine polis anında en az 5 bin lira para cezası kesse ve sonrasında hukuki işlemleri başlatsa, şiddete maruz kalan kişinin psikolojik destek masrafları ve hastane masrafları da şiddeti uygulayana ödetilirse el kaldıranlar kolay kolay şiddet uygulayamayacak.

        ŞİDDET, "YÜZ KIZARTICI SUÇ" KAPSAMINA ALINSIN

        Türk Ceza Kanunu’nda yüz kızartıcı suçlar şöyle sıralanıyor:

        Hırsızlık

        Dolandırıcılık

        Güveni kötüye kullanma

        Rüşvet

        İrtikap

        Zimmet

        Özel belgede sahtecilik suçu

        Resmi evrakta sahtecilik suçu

        Parada sahtecilik

        Kıymetli damgada sahtecilik

        Mühürde sahtecilik hileli iflas

        Yani, Türk Ceza Kanunu’na göre işin içinde sadece “para” olan konular yüz kızartıcı kabul ediliyor.

        İnsana karşı işlenen diğer suçlardan neden kimsenin yüzü kızarmıyor?

        Kadına el kaldıran biri gurur duyulan ve kabul edilebilir bir suç mu işlemiş oluyor?

        Hakaret, şiddet ve cinayetin de “Yüz kızartıcı” suç kapsamına alınması gerekmiyor mu?

        Yasalarda yapılacak değişikliklerle ceza miktarını artırmak yerine şiddeti “Yüz kızartıcı suç” kapsamına alıp, şiddet uygulayana maaşının iki katı para cezasının verilmesi çok daha etkili bir yaptırım olmaz mı?

        "THK İLE SADECE 2.5 AY ÇALIŞTIK"

        Geçtiğimiz hafta, Türk Hava Kurumu’nun (THK), CHP Milletvekili Haluk Pekşen’in kızı Ezgi Peşken ile aylık 20 bin liraya avukatlık sözleşmesi imzaladığını kaleme almıştım.

        Ezgi Peşken’in imzasını taşıyan sözleşmeye göre de kurumun tüm davalarına Peşken Hukuk Bürosu bakacaktı.

        Avukatlık sözleşmesine göre, kurumun icra takip dahil tüm davaları Peşken Hukuk Bürosu’na teslim edilecekti.

        Ezgi Peşken, yazım üzerine bir açıklama gönderdi. Peşken, THK ile 25 Mayıs 2019'da imzaladıkları sözleşmeyi 30 Temmuz 2019 tarihinde karşılıklı olarak sona erdirdiklerini ve bu süre içerisinde THK'nın hiçbir icra dosyasına vekalet vermediklerini söyledi.

        Peşken, açıklamasında şunları yazdı: "THK Genel Başkanı Sayın Bertan Nogaylaroğlu 13 Ekim 2018 tarihinde göreve başlamasıyla birlikte Türk Hava Kurumu’nun mevcut durumunu tespit ve tahlil etmek için gerekli işlemleri başlatmıştır. Kurum’un içerisinde bulunduğu finansal sıkıntıları ve önceki dönem Yönetim Kurulu üyelerinin ve Denetim Kurulu’nun ağır ihmallerinin sebebiyet verdiği, kasten Kurum’u zarara uğratmaya yönelik ticari iş ve işlemlerin denetim raporlarıyla ortaya çıkmasıyla birlikte Mayıs 2019 tarihinde Sayın Nogaylaroğlu Pekşen Hukuk Bürosu ile Türk Hava Kurumu’nun kurumsal yapılandırılması ve borçlarının yapılandırılması için gerekli hukuki danışmanlık hizmetinin verilmesi yönünde talepte bulunmuştur.

        Babam Haluk Pekşen’in siyasi duruşu zaten tüm kamuoyunun malumudur. Ancak Sayın Nogaylaroğlu, Türk Hava Kurumu’nun ciddi bir hukuki desteğe ve revizyona ihtiyacı olduğu, siyasi duruşumuzun önemli olmadığı, hukuki yeterliliğimizle Kurum’a ihtiyacı olan desteği vereceğimize inandığını söylemiştir. Nitekim, Türk Hava Kurumu Hukuk Müşavirliği'nin hazırladığı ve olur görüşü verdiği sözleşme hem tarafımca hem de Sayın Nogaylaroğlu tarafından 15 Mayıs 2019 tarihinde imzalanmıştır.

        Pekşen Hukuk Bürosu’nda 5 avukat meslektaşım ile birlikte çalışmaktayız. Dolayısıyla aylık 20.000-TL ücret ‘Haluk Pekşen’in kızına’ değil, biz 5 meslektaşa ödenmiştir. Bu ücret Türk Hava Kurumu bünyesinde var olan 8 şirketi kapsamaktadır. THK bünyesindeki hiçbir şirket için ayrıca bir sözleşme düzenlenmemiştir.

        THK’dan aylık 20.000-TL ücret dışında tarafımıza hiçbir ödeme yapılmamış ve talep de edilmemiştir. Harcırah sistemi standart olup, tüm THK bünyesindeki personel için kararlaştırılandan farklı değildir. Kaldı ki bu hususta da hiçbir talebimiz olmamıştır. THK’nın tarafı olduğu hiçbir icra dosyasına vekalet sunmadık, hiçbir dosyadan %5 oranında bir tahsilat yapmadık, böyle bir girişimimiz de olmadı. THK’nın alacaklı olduğu değil, borçlu olduğu hukuki ihtilafların içerisinde hukuki çözüm yolları aradık.”

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar