Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        44 yıllık hukukçu.

        Boşanma, nafaka, mal rejimi, miras, velayet, evliliğin genel hükümleri, hısımlık, aile konutu ve vesayet gibi pek çok konuda 35’i aşkın kitap yazdı.

        Türkiye'nin neredeyse bütün barolarında ve Adalet Akademisi'nde 20 yılı aşkın süredir ücretsiz eğitim veriyor. Çok sayıda bilimsel toplantıya katıldı, onlarca makale yazdı ve üniversitelerde sunumlarda bulundu.

        31 yıldır boşanma davalarının karara bağlandığı Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nde aralıksız görev yapıyor. Çeyrek asırdan daha uzun bir süre görev yaptığı daire de 4 yıl da başkanlık görevini yürüttü ve Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nca 29 Ocak 2019 tarihinde ikinci kez Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na seçildi.

        Ömer Uğur Gençcan, 17 yıl tetkik hakimliğinden sonra 10 yıldır Yargıtay üyesi ve 4 yılı aşkın süredir başkanlık görevini yürüttüğü dairede kadınlar lehine verilen binlerce kararda etkisi olan bir isim.

        Hangi kararlara mı imza attı?

        - "Eviniz lokanta, eşiniz aşçı değildir" notuyla duyurduğu kararla kadın eşin karşı çıkmasına rağmen eve sürekli bekar erkek arkadaşlarını çağırmayı bile boşanma nedeni sayarak aile hukukunda kadının görevinin sadece “yemek yapmak” olmadığını açıkça vurguladı.

        - “Kayınvalide ile oturmaya zorlama”nın da “sosyal şiddet” olduğunu belirtti.

        - “Kadına el kaldırmak” da “şiddettir” diyerek, bu durumu hem boşanma hem de tazminat nedeni saydı ve Hukuk Genel Kurulu karalarına muhalefet şerhi yazdı

        - Boşanmış ve velayeti alan kadının kendi soyadını çocuğuna verebilmesinin önünü açtı.

        - “Ortak velayet” uygulamasını getirerek eşlerin çocuklarına eşit zamanda vakit ayırması ve çocukların geleceğine dair ortak karar vermelerinin yolunu açtı.

        - Eşin onurunu kırıcı davranışları “şiddet” kategorisine soktu.

        - Eşle alay etmenin, aşağılamanın, küçük düşürmenin ve tükürmenin de “şiddet” olduğunu ve bu nedenle karşı tarafın tazminata mahkum edilmesine hükmettiği kararlara imza attı.

        - Eşini başkalarıyla kıyaslamak, iftira atmak, çocuğun kendisinden olmadığı ile suçlamak, kız çıkmadı diye iftira atmak, sadakatsizlikle suçlamak, eşini sevmediğini söylemek, ailesiyle görüştürmemek, tehdit etmek, yurt dışına yanında götürmemek, evden kovmak, doğumunda ilgilenmemek, hastalığında tedaviye götürmemek, bağımsız konut sağlamamak, çalışmamak, sevgilisini unutmadığını söylemek, aşırı içki kullanmak, evlilik dışı çocuğunun olması ve imam nikahlı yaşamak gibi pek çok konuda mağdur olan kadınların haklarını korudu, kolladı.

        - Evli kadının kızlık soyadını tek başına kullanma hakkını yürürlüğe koydu.

        - Facebook'ta her gün güncel içtihatları bıkmadan usanmadan genç hukukçularla anında paylaştı.

        Kadın örgütleri tarafından bugüne kadar en büyük kadın hakları savunucusu olarak gösterilen ve bu yüzden pek çok erkeğin tepki gösterdiği kararlara imza atan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur Gençcan, yoksulluk nafakası konusundaki yıllardır söylediği görüşleri sanki ilk kez söylemiş gibi şimdi kadınlar tarafından linç edilmeye çalışılıyor.

        Geçtiğimiz aylarda katıldığı bir panelde süresiz nafaka konusunda hukuki gerçekleri bir baro eğitim seminerinde avukatlara anlatırken kullandığı cümleler nedeniyle yüzü aşkın kadın örgütü tarafından kınandı.

        Peki, o toplantıda süresiz nafaka konusu tartışılırken Gençcan neler söyledi?

        "2'nci Özal Hükümeti'nde bayram değil seyran değil 3444 sayılı yasa ile bunu süresiz hale getirdiler. 'Kadınlara yazık değil mi' 80 senedir böyleydi. Şimdi yeniden süreye dönülme çalışmaları var. 'Kadınların kazanılmış haklarını alıyorsunuz' deniliyor; ya siz erkeklerin 80 senelik kazanılmış hakkını aldınız elinden. O zaman hiç cümle yoktu. Ben hakimim; ben doğruyu söyleyeceğim. Ben vicdanıma göre karar vereceğim. Bayram değil seyran değil süresize çevirdiler. Şimdi şefkatle bazı bildirileri yayınlayanlar var. 'Süresiz olduğu doğru değil' sanki biz kandırıyoruz.

        Süresiz olmadığı hal tabii ki var. 'Adam ölünce alamıyor'. Tabii ki alamayacaksın. Rahmetlinin mirasçıları sana mı verecek? 'Bak gördün mü süreli işte. ölünce bitiyor.' E tabii ki bitecek canım. 'Yeniden evlenince bitiyor.' E tabii ki bitecek. Sen elin adamıyla evlen; ben de sana ödemeye devam edeyim. Sen elin adamıyla gayrı meşru yaşa; ben de sana her akşam içki paranı göndereyim. Var mı böyle bir şey? Bunları örnekleyerek bu sürelidir denilir mi ya. Tabii ki bitecek bu haller. Bu hale düşmezse, kocan ölmezse, kötü yola düşmezse, evlenmezsen ölene kadar alıyorsun.

        Ben 1988'den bu yana bu nafakanın süresiz olmasını içime sindiremedim. Ben yatmışım biriyle sen de yatmışsın biriyle. Ben sana bir ömür boyu nafaka. Ben tükürdüm sen tükürdün. Bir ömür boyu nafaka. Böyle bir şey mi olur?

        Boşanma davasında tedbir nafakası isteyen eşin kusur durumuna bakılmamaktadır. Tam kusurlu eş dahi olsa, boşanma davasının devamı sırasında kendisine tedbir nafakası verilebilmektedir."

        Söyledikleri Türk Medeni Kanunu'nun 176. Maddesi'nde yer alan yoksulluk nafakasının kaldırılmasına ilişkin örneklemeden ibaretti. Söyledikleri ve verdiği örnekler kanunun yazdığı şeylerdi.

        Gençcan, kısa sürede evli kalsa eşit kusur halinde çiftlerin ömür boyu nafaka ödemek zorunda kaldıklarını ve nafakanın sadece bazı hallerde kesildiğini her baro eğitim çalışmasında sürekli kullandığı çarpıcı cümlelerle yeni bir şey söylemeden bir başka baroda tekraren anlattı. Kaldı ki bu görüşlerini TBMM de boşanma komisyonunda da aynen söylemişti.

        Yaklaşık 2 milyon kişiyi ilgilendiren süresiz nafaka sorunu önümüzdeki aylarda TBMM gündemine gelecek. MHP'nin hazırladığı taslak, Gençcan’ın görüşlerinin yazıya dökülmüş hali.

        Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı’nın düzenlediği nafaka çalıştayına katılan Gençcan, kadın örgütlerinin de yer aldığı toplantıda süresiz nafakanın adil olmadığını ve 5 yılla sınırlandırılması gerektiğini belirtmiş, 5 yıl az deniyor ise bunun 6, 7 ya da 10 yıl bile olabileceğini ama bu süre sonunda da kadının yoksulluğunun sürmesi halinde nafakanın sosyal devlet tarafından ödenmesi gerektiğini belirtmişti. Gençcan mesleğinin hiçbir döneminde kadına yoksulluk nafakası VERİLMEMELİ diye bir görüş belirtmediğini; yıllardır beraber olduğu kadın örgütleri temsilcileri de çok iyi bilmektedir.

        İşe alımlarda kadına ‘pozitif’ ayrımcılık yapılması gerektiğini ve boşanıp hiçbir geliri olmayan, çocuklarına bakmak zorunda kalan kadınların istihdamının öncelikli olarak yapılması gerektiği görüşüyle yine kadınları koruyan bir öneride bulunmuştu.

        Bu önerilerin hangisi kadınlar aleyhine?

        Türk Medeni Kanunu'nun yoksulluk nafakasına ilişkin düzenlemesinin kadın örgütlerince sadece kadınları koruyormuş gibi anlatılması da Yargıtay kararları ile de bağdaşmamaktadır.

        Süresiz nafaka olayında tek mağdur erkekler de değil. Evlendikten sonra işsiz kalan ve çalışmayan kocasından boşanan kadın da eşit kusur halinde boşandığı kocasına nafaka ödemek zorunda kalıyor. Bu oran yüzde 5.

        Yani, süresiz nafaka mağdurlarının yüzde 5’ini de kadınlar oluşturuyor. Boşandığı kocası işe girmediği sürece ve yeniden evlenmediği sürece kadın ömür boyu nafaka ödemek zorunda kalıyor.

        Kadınlar, kadın hakları konusunda devrim niteliğinde sayısız kararlara imza atan saygın bir hukukçuya haksız yere saldırarak adeta bindikleri dalı kesiyorlar.

        Kadın örgütleri saldırıyor diye Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nden kadınlar aleyhine kararlar çıkmaz. Nitekim bugüne kadar olduğu gibi her gün onlarca kadın hâlâ SÜRESİZ YOKSULLUK NAFAKASI almaya devam ediyor ve bu kararların altında da Gençcan’ın imzası var.

        Elimizi vicdanımıza koyalım ve her gün binlerce kadının psikolojik, fiziksel, sosyal ve ekonomik şiddete maruz kaldığı ülkemizde kadın haklarını savunan erkeklere saldırarak komik duruma düşmeyelim.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar