Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Fransa bayramdan bayrama koşuyor.

        Ne tuhaf değil mi,“Cumhuriyet”in bazen futbola ihtiyacı oluyor“birlik”için.

        Mültecilere, göçmen çocuklara nefreti susturmak için politikalar mütereddit ve yetersiz kalıyor; bir kupa kaldıran siyahlar, göçmen çocukları topa giriyor.

        Sadece sahadakiler değil, yüz binlerce Afrika, Arap kökenli, Müslüman genç sokaklara yayılıyor.

        Varoşların yoksul çocukları varlıklı beyaz semtlerin sokaklarından, ellerinde bayraklarla, bağıra bağıra gururla geçiyor.

        Tamam, futbol yapısal sorunlarda, toplumsal kriz ve çelişkilere dair bir şey halletmiyor… İlk bakışta öyle. Temelde öyle. Ama kendine güvenen, yanındakiyle aynı sevinci yaşabildiğini gören, o ana kadar hiç yanaşmadığı bir“öteki”yle kucaklaşan, mavi gözleri sarı saçları ileMbappeforması giyen gençler ve çocuklar“ırkçılığın, aşırı milliyetçiliğin, faşoluğun duvarları”nı tekmeliyor!

        REKLAM

        Fotoğraf: Umur Talu

        ***

        Eiffel Kulesi önündeChamps de Marsalanına,“Harbiye”nin tam önündeki çayıra dev ekranlar kurulmuş; tamı tamına 90 bin kişi alınmış, sonradan gelenler sokaklara yollanmıştı.

        İşte 90 dakikanın bitimiyle o coşku sokakları aldı; hem de Bastille’i yıkan dalgada ilk silahların alındığıInvalidesbölgesinden, lükse ve turistlere adanmış görünenChamps Elysees’nin geniş nehrine akarak.

        “Zafer Anıtı”belki de turistten ziyade böyle zaferler istiyordur!

        Açıkçası, milyonlarca Fransız da gördü; Fransa maçı bir tuhaf kazandı. Savundu, hatta bazen savunamadı; ama her gittiğinde gol attı. Hem de“çok sevilen stantrafor”u turnuvayı tek gol atmadan tamamladığı halde.

        İki fişek forvet, teknik bakımdan çok üstün ama aynı Belçika gibi tuzağa düşen Hırvatlar’ı avladı.

        REKLAM

        ***

        Fransa’nın“futbol büyüğü”olarak tescili için kupa şart değildi.

        Bana göre esas büyüklüğü, eski sömürgelerini, onların Fransız vatandaşı olmuş ailelerinin çoğu Fransa’da doğmuş çocuklarını, sıradan Fransızları ülkenin dört bir yanında sadece topla buluşturan değil, hakiki futbolla tanıştıran bir“okul”olmasında.

        Şu kupadaki 736 oyuncunun 50’si Fransa’da yetişmiş futbolculardı.Elbet kendi millileri ama Tunus, Senegal oyuncuları, hattaEden Hazard!

        Fas,Cezayir, Kamerun, Fildişi Sahiligibi Afrika ülkelerinin milli takımlarında da Fransa’da altyapıda yetişmiş çok sayıda oyuncu var; değil miMevlut Erdinç, Serdar Gürler, Emre Akbaba?

        Fransa’yı futbolda büyük yapan sadecePlatini, Zidane, Deschamps, Mbappetarihi değil. Fransa bugün Brezilya’dan sonraen çok futbolcu yetiştirip ihraç eden ülke!

        REKLAM

        Türkiye’nin“ticaret dengesi”ne bakın zaten: Fransa’danGomis, Valbuenave onlarca arkadaşı. Türkiye’den Fransa’ya bir tek bu sezon İstanbulsporluMehmet Zeki Çelik!(Nice’de oynamışLefter’i anarak; Lille’liEngin Verel’in kulaklarını çınlatarak.)

        Fotoğraf: Umur Talu

        Fransizlar şimdi dünyaya tepeden bakıyor ya... Biz de onlara tepeden baktık bir an!

        ***

        Peki bu “Fransız devrimi” nasıl mümkün oluyor?

        Neden esaslı“sömürgeci”İngiltere’nin böyle bir oyuncu yetiştirme devrimi yok?

        Bunun izahı artık kesin: Fransa’nın sömürge çocuklarına kriket değil, futbol öğretmesinin dışında…

        Çok yara almış olsa da, o“sosyal devlet”i yok mu? Hani devrimlerin, solun, sendikaların eseri; serbest piyasacıların pek sevmediği şey. İşte o, profesyonel futboldan, yayınlardan vergi, kesinti, pay alıyor… Ve amatörlere, mahalle takımlarına, altyapılara aktarıyor.

        Bu o siyah çocuklara bir fırsat, biraz fırsat eşitliği; eh kısmen özgürlük, epeyce de kardeşlik veriyor!

        Onlara sırılsıklam sarılan Fransa Cumhurbaşkanı da bu konuyu elbet yeniden düşünecek!

        REKLAM

        ***

        “Orta saha fabrikası Hırvatistan”başlıklı yazıda, Hırvatlar’ın neden bu kadar çok teknik oyuncu çıkardığını anlayıp anlatmaya çalışmıştım. Fransa’nın nasıl bu kadar çok oyuncu çıkardığı da çok meçhul değil işte!

        Alınterlerine deli gibi yağmur karışan iki ülke oyuncularının hikayesi de bu kupada değil; daha küçükken başladı!

        Fransızların o altyapılardaki yaygın eğitimle; Hırvatlar’ınki topla aşırı özgür yetişerek, çok genç yaşta Avrupa’nın önemli liglerine giderek!

        “Fransız” Mbappe’nin babasının Kamerunlu amatör futbolcu ve amatörlerin hocası, annesinin Cezayirli profesyonel hentbolcu olması da ayrı bir hikaye!

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar