Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Birçok araştırma şirketinin yaptığı son anketlere göre Erdoğan’ın ve AK Parti’nin oyu yükselişe geçti.

        Bazı muhalifler bu tezi doğru kabul etmiyor.

        Bazıları ise durumun geçici olduğunu savunuyor.

        Geçici olabilir.

        O hususta kimseyle iddialaşmam çünkü bugünün şartları gereği Erdoğan’ın oyu yükselişe geçmiştir ama yarın şartlar değişir oran tersine dönebilir.

        Ne olacağını şimdiden kestirmek doğru değil.

        Bunu yapanlar da bence büyük bir hataya düşüyor. Zira yaptıkları şey; “Dereyi görmeden paça sıvamak” gibi bir şey.

        Ama Erdoğan’ın ve partisinin son zamanlarda oy oranının yükselişe geçtiğine yüzde 100 katılıyorum.

        Bunu görmek, anlayabilmek için araştırma falan yapmaya da gerek yok.

        Çünkü AK Parti’nin oy deposu bir mahalleye gidip ve sıradan bir kahvehaneye oturup, vatandaşla yarım saat lafladıktan sonra; “20 yıllık iktidarında en kötü günlerini yaşayan Erdoğan’ın oyu nasıl oluyor da yükseliyor?” sorusunun yanıtını buluyorsunuz!

        Tablo net!

        Çekirdek seçmenini zaten hiç kaybetmemişti Erdoğan...

        Ama sempatizanlar olarak tanımlanan kitlenin büyük kısmı AK Parti iktidarına ceza kesme niyeti ile bir süredir kenara çekilmişti.

        İşte o seçmenin bir kısmı şimdilik cezayı ötelemeye karar verdi.

        REKLAM

        Peki neden?

        Ekonomik ve Suriyeli/Afgan sığınmacılar gibi sorunların müsebbibi olarak gördüğü Erdoğan ve iktidarına kızgın ve küskün olan bu seçmen ne oldu da geri dönme kararı aldı?

        Hayat pahalılığı mı bitti?

        Enflasyon mu geriledi?

        Sığınmacılar sorunu mu halloldu?

        Ya da işsizlik meselesi mi ortadan kalktı?

        Ne oldu?

        Tabii ki hiçbiri!

        Enflasyon gemi ağzına almış at gibi koşuyor maşallah.

        Dün açıklanana göre Eylül ayında 3.08 ile yıllık yüzde 83.45’e vurdu.

        (Tabii bu TÜİK’in rakamları. Gerçek enflasyonun bu rakamların çok çok üzerinde olduğunu hepimiz biliyoruz. Benim hesaplamalarıma göre yüzde 180 civarında. Ki, ENAG da benzer bir rakam açıkladı dün.)

        Yani… Pahalılık tam gaz devam ediyor.

        Sığınmacı sorunuyla ilgili de en ufacık iyi bir gelişme yok.

        Sayıları 6 milyonun üzerinde olduğu bilinen Suriyelilerin ülkelerinde şartlar onların lehine dönse dahi geri dönmeyecekleri hepimizin malumu!

        O halde küskün seçmeni, rotasını neden yeniden Erdoğan’ın limanına kırdı?

        Çünkü bakındı biraz.

        Seyretti siyasi tabloyu ve sonunda mevcutlar arasında “güvenli” görebildiği tek limanın yine Erdoğan’ın limanı olduğuna kanaat getirdi.

        İçeride sıkıntı büyük olabilir ama dünyada hala esip gürleyen bir lider Erdoğan.

        Karizma stabil yani.

        E bir de asgari ücrete, emeklilere, çalışanlara enflasyonu nispeten karşılayacak zamlar... Üniversitelinin KYK borçlarının silinmesi... 2.000 TL'ye kadar olan icra borçlarının silinmesi... Toplu konut atağı ve EYT çalışmaları vesaire...

        Kafasını bir o yana çevirdi. Bir bu yana ve sonunda da hani bir klişe sloganları var ya;

        REKLAM

        "Yaparsa yine AK Parti yapar..."

        Aynen böyle olduğuna inandı ve döndü eski mahallesine...

        Aslında kısa bir süre evveline kadar öyle bir psikolojiye sahipti ki bu kitle.

        Sorulduğunda kararsız hanesine yazdırıyordu kendisini ama muhalefete meyli çok yüksekti.

        Bu defa gerçekten bir şans verebilirdi.

        Ancak o şans vermeyi düşündüğü muhalefet son zamanlarda öyle bir görüntü vermeye başladı ki...

        Dönüşümü sağlayacağız iddiasıyla aylardır toplandıkları masadan öyle çatır, çutur sesler duyuldu ki...

        Haklı olarak; “Bunlar iktidara gelmeden birbirini yiyor. İktidara geldiklerinde kim bilir ne olur?” endişesi ve paniğiyle en iyi bildiği limana geri döndü.

        Durum bu kadar net!

        Haa… İlerleyen zamanlarda çıkar mı tekrar bu limandan belirsiz.

        Çıkabilir.

        Şartlara bağlı.

        Mesela iktidar vadettiği gibi Ocak sonrası enflasyonu düşüremezse…

        Ve buna mukabil, 6’lı masada oturan liderler “ego savaşlarını” bir kenara itip, ortama çeki düzen verip, ilk günlerdeki heyecanı toplumda yaşatırsa...

        Ve tüm bunların üzerine bir de sürpriz yapıp halkın karşısına; devlet tecrübesi olan, özellikle de ekonomiye hakim, konuşurken bağırıp çağırmayan, hakaret etmeyen ve tüm vatandaşlara ve toplumun tüm katmanlarına “Bence benim de Cumhurbaşkanım olur bu insan” dedirtecek samimi, güven duyulan bir ismi aday olarak çıkartırlarsa...

        Tabii ki işler değişebilir.

        Bugün Erdoğan’ın limanını güvenli bulan o seçmen, “yelkenler fora” deyip ani bir manevra ile rotasını 6’lı masanın limanına doğru kırabilir!

        Ama eğer bu saydıklarım olmazsa da...

        Yani oradan buradan çekiştirildiği için üzerindeki örtü paramparça olan masada durum mevcutta olduğu gibi devam ederse...

        O zaman da bu seçmen; "Ben yine de bildiğim ayranı, bilmediğim yoğurda değişmeyeyim!" der ve 20 yıldır birlikte olduğu Erdoğan'a bu seçimi de güle oynaya kazandırır...

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Dinen caiz mi Başkanım?

        Dinen caiz mi Başkanım?
        0:00 / 0:00

        AK Partili Konya Büyükşehir Belediyesi hafızlık yarışması düzenlemiş.

        Ve bu yarışma için de 1 milyon 575 bin lira harcamış.

        Vatandaşın evine bırakın eti, sütü, yoğurdu…

        Ekmeği bile zar zor götürebildiği bir süreçte, böyle bir yarışma için böyle büyük bir bütçenin ayrılması gerçekten anlaşılır değil.

        Sakın yanlış anlaşılmasın dediğim.

        Asla; "Bu yarışmanın ne gereği var!" falan demiyorum.

        Yarışma tabii ki yapılabilir ama vatandaş yoklukla, yoksullukla imtihandayken bu büyük bütçelerin ayrılmasının gereği ne!

        İstenilse çok daha küçük maliyetlerle bitirilirdi bu organizasyon.

        Ama bu işi yapanlar demek ki başka bir ülkede falan yaşıyorlar.

        Fakir fukaranın ne halde olduğundan bihaber herhaldeki...

        Kuran-ı Kerim'i en güzel okuyacak hafızı seçerken etrafa para saçılmasında hiçbir ayıp, kusur, kabahat görmüyorlar!

        Yahu hadi yarışmacılara ödül mahiyetinde ikramlarda bulundunuz.

        (En güzel okuyan hafıza 75, ikinciye 60, üçüncüye 50 bin TL.)

        İyi de o hafızları seçecek jüri üyelerine neden tonlarca para ödediniz?

        En güzel okuyanı seçerken sırtında taş mı taşıdı o seçiciler de 15'er bin TL indirdiniz ceplerine!

        Ya da niye fiyatlarıgayet makul onlarca otel varken Konya'da...

        Neden yarışma için şehregelenleri 5 yıldızlı, lüks otellerde konaklattırdınız?

        2 ya da 3 yıldızlı olsaydı oteller yarışan hafızların motivasyonu mu bozulurdu?

        Veya jüri üyeleri moral olarak çöküntü mü yaşarlardı?

        Bu arada Birgün gazetesinden Mustafa Bildircin’in ayrıntılarını aktardığı “Hafızlık Yarışması”nı izlemeye gelenler arasında Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş da varmış.

        Haberi var mıydı yok muydu Başkan Erbaş'ın bu bütçelerden bilmiyorum ama yoktuysa bile öğrendi artık.

        Ve izninizle bu bilgiler ışığında şu soruyu sormak istiyorum kendisine...

        "Başkanım... Ülkenin ekonomik olarak dar bir boğazdan geçtiği böylesi bir dönemde sırf en güzel hafızı seçmek için bir belediyenin kendi bütçesinden böyle yüksek meblağlar harcaması dinen caiz midir değil midir?

        1.5 Milyon TL büyük para! 1000 Konyalı fakir öğrenci arasında pay edilebilirdi veya çok fakir olanların elzem ihtiyaçları karşılanabilirdi. Bunu yapmak varken belediye bütçesinin lüks otellere, kiralık VİP araçlara, yemeklere, gezmelere harcanmış olması Türk örf ve adetlerine göre israftır! Merak ettim Diyanet'e göre nedir?"

        Not: Olur da cevap gelirse Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan... Noktasına, virgülüne dokunmadan yayınlayacağımın sözünü veriyorum şimdiden...

        Diğer Yazılar