Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Zorunlu olarak bulunmak zorunda olduğum Amerika’da devamlı muhatap olduğum olaylar ve şahit olduğum bazı davranışlar nedeniyle insan olarak sıkça dibe vurduğumu hissediyorum.

        Bu duyguyu burada maalesef son zamanlarda çok sık yaşamak zorundayım.

        Ama dibe vuruşta inanılmaz bir an yaşadığım günü bugün size anlatmalıyım. Bu olayın perde arkasını iyi anlayın ki buradaki durumun ne kadar felaket olduğunu da kavrayın.

        Durumun ne kadar felaket olduğunu ben zaten hep anlatıyorum burada ama belki bana inanmayabilirsiniz, "Adam da abartıyor olmalı artık" diye de düşünebilirsiniz. Dolayısıyla olayları sadece olduğu gibi aktarayım da araya ben girmeden kararınızı siz kendiniz özgür iradenizle verin istiyorum.

        *

        Virüsün dünyada yeni patladığı, bilim dünyasının bile tam ne olduğunu anlayamadığı ve bunu net anlamaya uğraştığı günlere gidiyoruz şimdi.

        O günlerde Trump her gün basın brifingleri düzenlemeye başlamıştı.

        Tabii daha sonra yaptığı gaflarla saçma konuşmalarıyla bunlara son vermek zorunda da kaldı.

        *

        O gün Trump’ın mutat saçmalamaları dışında özelikle muhteşem bir şekilde saçmaladığı ve zirveye çıktığı bir gündü.

        Trump uzmanların konuşmalarını arkada durmuş dinlerken kendinden pek emin gözüküyordu. Onun bu halini görenler bu adamın bir bildiği olmalı herhalde diye düşünebilirdi.

        Ama ben onu iyi tanıdığımdan onun bileceği hiçbir şey olamayacağını da net bildiğimden, o dünyayı ben yarattım havasını da dikkate almıyordum.

        Nitekim konuşma sırası kendisine geldiğinde bu düşüncemde haklı olduğumu da gördüm. Havasının içinin tamamen boş olduğu kesindi.

        REKLAM

        *

        Trump o günkü konuşmasında gerçekten inanılmaz olan bir şey yaptı.

        Normalde Amerikan başkanları bir konuda halka "Çözüm bulundu" dediğinde insanlar buna gerçekten inanabiliyordu.

        ‘Normalde’ dediğimde virüs öncesini de kastetmiyorum. Sadece normal dediğimde Trump öncesini normal olarak nitelendiriyorum.

        Bu ülkede beyinler tamamen durgunlaşmış olduğundan ve Amerikan Gotiği'nin ruh hali topluma hakim olduğundan insanlar hala daha Trump’a inanmayı sürdürebiliyorlar.

        İnanılacak gibi değil ama durum böyle maalesef.

        Trump bunu bile bile o gün hiç bir bilim insanına önceden haber vermeden virüse karşı bir ilacın bulunduğunu açıklayıverdi.

        Bunu söylerken arkada durmakta olan doktorların yüz ifadelerine baktığımda kaş göz oynatmalarına rağmen mecburen sessiz durmaya çalıştıklarını net gördüm. Hani bazen kadınlar kendilerini sıkan adamlar hakkında düşünürken kaşlarını gözlerini nasıl oynatırlarsa, o gün bilim insanları da Trump’ın arkasında o durumdaydılar. Mecburen sesiz durmak zorunda olduklarından sıkıntıları yüzlerine vurmaktaydı.

        *

        Trump virüsün ilacı diye sunduğu ilacın adını telaffuz etmekte hayli zorlanıyordu.

        İşte sadece bunda haklıydı. Trump’a herhangi bir konuda haklı diyeceğimi daha önce hiç düşünmüyordum ama sadece ilacın adının zorluğu konusunda haklıydı.

        Ben de burada ilacın adını doğru biçimde yazabileceğimi sanmıyorum.

        Hydrokloroksin diye bir ilaçtan bahsediyordu o gün Trump. Dünyada doktor olmayıp da bu ilacın adın doğru olarak söyleyebilen benim gördüğüm kadarıyla bir tek Fatih Altaylı var. O da süreç içinde fahri bilim insanı haline gelmiş olduğundan artık bizim gibi sıradan insan kategorisine koyulamaz zaten.

        REKLAM

        *

        İlacın adını dünyaya duyurduktan sonra Trump o küçük ellerini öne uzattıktan sonra "Bunu deneyin ne kaybedersiniz" diye de konuştu.

        Bir Amerikan başkanının halka ilaç tavsiye etmesi o güne kadar ne görülmüş ne de duyulmuş bir olaydı, bu tam bir büyük skandaldı.

        Ancak burada halk Trump döneminde skandallara o kadar alıştı ki, o kadar duyarsızlaştı ki bu son skandal dikkatleri fazla çekmedi galiba.

        *

        Daha sonra Trump’ın halka "Bu ilacı alın ne kaybedersiniz ki" diye anlattığı ilacın sayısız yan etkileri de olabileceği ortaya çıktı. Hatta bazı durumlarda öldürücü sonuçlara da yol açabildiği anlaşıldı.

        Yani o gün Trump halka, ölmelerine yol açabilecek bir ilacı tavsiye diyordu. Biliyorsunuz daha sonra insan vücuduna dezenfektan da enjekte edilmesini tavsiye etmişti.

        Kim bilir başkan tavsiye eti diye kaç insan o ilacı alıp ölmüştür Amerika’da. Burada gerçek ölüm sayısı resmen açıklanan ölüm rakamlarından gerçekte daha çok deniliyor ya büyük ihtimalle o fazla ölü ayısı Trump'ın tavsiyeleri sonucunda gerçekleşenlerden ibarettir.

        *

        Neyse ne, aradan zaman geçti ve bugünlere gelindi. Önceki gün New York Times’ta yer alan yazıda Trump’ın daha önce o gün virüsü tedavi eden ilaç olarak açıkladığı ilacın adını nereden öğrendiği sonunda anlaşıldı.

        Gazetedeki yazıya göre meğer Trump o gün dünyaya "Alıverin ne kaybedersiniz" diye tavsiye ettiği ilacın adını bir Fransız mikrobiyoloğu olan Didier Raoult’dan öğrendiği ortaya çıktı. Bir bilim insanının Fransız olması onun ila da saçmalayacağı anlamına henüz gelmiyor ama bu durumda galiba böyle bir durum var olmalı. Gazetedeki ayrıntılı analiz yazısında mikrobiyolog Raoult’un bilim dünyasında sınırları zorlayan düşünme biçimiyle tanındığı söyleniyordu.

        Nezaketen olsa gerek söyleyemediklerini bari burada ben söyleyivereyim bilim dünyası anladığım kadarıyla onun arada bir saçmaladığına inanıyormuş.

        Virüsü kesin tedavi ediyor diye sunduğu ve Trump’ın da ondan öğrendiği ilaç olayında da onun böylesine saçmaladığına inanılan durum söz konusuymuş.

        REKLAM

        *

        Adam hakkında gazete yapılan analizde benim tek bir şey dikkatimi çekti.

        Denilene göre Fransız mikrobiyoloğun evindeki odasında kendi büstü duruyormuş. Bence bir insanın evine kendi resmini asması veya büstünü koyması deliliğin sınırlarını zorlayan bir hareket.

        Yoksa bir insan kendi büstünü evine neden koysun değil mi ama.

        *

        Bunu daha önce de yazdım ama yeniden söylemem gerekiyor. Biliyorsunuz Trump göreve başladığı yılda birçok psikiyatristin imzası bulunan bir açıklama yapılmış ve Trump’ın patolojik narsisim hastalığı olduğu söylenmiş ve toplum uyarılmıştı.

        Patolojik narsistler kendilerini dünyadaki herkesten üstün ve her şeyi daha iyi bildiklerini düşünüyorlar. Buna gerçekten inanıp herkese üstten bakan tavırlar alabiliyorlar. Kendi çıkarları hayatta her şeyden daha kıymetli olduğundan bu çıkarlar için devamlı yalanlar söyleyebiliyorlar. Patolojik narsistin kendisi emlakçı da olsa tıbbı doktorlardan daha iyi bildiğini düşünebiliyor. Trump da bu durumda zaten...

        *

        Trump’ın o Fransız doktoru nasıl arayıp bulduğuna gelince...

        Aslında bunun açıklaması çok basit. Bir patolojik narsist başka bir patolojik narsisti çok rahat tespit eder, onu rahat bulabilir. Birbirine benzeyen insanların duygusal çekimi gibi bir şey bu.

        Fransız mikrobiyoloğun evinde kendi büstünün olması onun da Trump gibi bir patolojik narsisizm hasatlığından mustarip olduğunu gösteriyor.

        Ve sonunda bu nedenle birbirlerini buldular ve Trump doğru olduğu çok şüpheli bir sonucu dünyaya bunun olası sonuçlarını hiç düşünmeden açıklayıverdi.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar