Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Türkiye Futbol Federasyonu'nun yeni yönetimi seçildi. Hayırlı olsun. Yeni yönetim kurulunun yüzde 70'ini tanımıyorum.

        Bu iyi bir şeydir belki de.. Tanıdıklarımızı da gördük. Bir kere Yıldırım Demirören dönemi toz zerresine kadar silindi.

        Bence kalibresi, gösterdiği imajından çok daha geride olan Hüsnü Güreli'nin gidişi iyi oldu. Ali Dürüst gibi yıpranmış isimler de temizlendi. Bunlar iyi gelişmeler.

        Ayrıca kulüplerin hemen hiçbiri listeye adam sokamadı. Bakmayın siz gaz yapmaya çalışan bazı başkanlara, listeden haberleri bile yoktu.

        Öte yandan kurulu ekip ağırlıklı Adalet ve Kalkınma Partisi kurulundan oluşmuş. Nihat Abi de siyasi değilse de partili sayılır.

        Bu kadar siyasi ağırlıklı oluşum, bir süre sonra bizzat iktidar partisine yük olacaktır. O nedenle Nihat Özdemir'i bilemem ama yönetim kurulunun ömrünü çok uzun görmüyorum. TFF yapılanması kökten değişmediği sürece TFF kurumu yıpranıyor çünkü. Bu yıpranma, kötü yönetim, saha sonuçları v.s bir süre sonra kurucu iradeye rücu edilir. 1.5 yıl sonra yeni bir yönetim kurulu görebiliriz.

        Peki bu süreyi uzatabilmek hatta görev süresinin ötesine geçebilmek için neye ihtiyaç var?

        Bir kere futbol denen şımarık çocuk, babasına yani siyasete sürekli yanaşır. Bu durum yalandan özerk olduğumuz Şenes Erzik döneminden beri böyledir. Haluk Ulusoy dahi seçilmemiş Tarım Bakanı'nın vekil bakanlığı döneminde atanmıştır. Dolayısıyla TFF başkanları seçilmez atanır. Atanmış başkan Nihat Özdemir de her atanmış gibi ilk 6 ayda çok şey yapabilir. Her atanan kişi ilk 6 ayda güçlüdür çünkü. Sonra gücü azalır. Doğaldır.

        Şimdi saygı duymamın yanı sıra kişi olarak da sevdiğim Nihat Abi'ye bu 6 ay boyunca gücünü artıracak birkaç öneride bulunmak istiyorum.

        • Bir kere siyaset ağırlıklı yönetim bir sürü avantaj getirir. Ancak bürokrasiyi de beraberinde getirir. Bu nedenle ilk yönetim kurulu toplantısında arkadaşlara artık siyasi kurumda olmadıklarını belirtmekte fayda var. Sonra onların bürokrasideki etkilerinde sonuna kadar faydalanmaya bakmak lazım.

        • Bu yönetimin de Türkiye'deki her kurum iktidarı gibi ilk önceliği ekonomi olacaktır. Bu konuda bu yönetime güveniyorum. Geçmiş yönetimin kadük ettiği FPDK'yı (Futbol Piyasası Denetleme Kurulu) kuracağına inanmak istiyorum. Bu konuda güçleri var. Yaparlar yeter ki istesinler. Bu konuda benim tavsiyelerimden çok kendileri neler yapabileceklerini daha iyi bilirler.

        • Kurullar konusu mühim. Hukuk kurulları bilhassa mühim. Bu kurum, doğrudan talimatsız hükümleri uygularsa hiç yıpranmaz. Ama maalesef falanca takıma, hemşehricilik yapılan teknik adamlara kayırmacılık yapıldığından geçmişte yıprandılar. Bu dönem de yıpranacaklar. Çünkü 'eşitler içinde daha eşit' şehirler, takımlar, teknik adamlar var ve onlar yine kayrılacak. Dolayısıyla hukuk kurulları yine en erken yıpranan kuruar olacak. 'Yazmıştı' dersiniz.

        Merkez Hakem Kurulu'na ise benim gelmem dışında kim gelirse gelsin yıpranacak. Çünkü problemin çoğu hazirunda.. Yani hakemler hakem değil. Şimdi Collina'yı getirsek MHK'nın başına Serkan Çınar'ı - Halis Özkahya'yı - Hüseyin Göcek'i - Mustafa Öğretmenoğlu'na ne yapacak? Yetenek mi yükleyecek. Bülent - Fırat eyyamcılarının yönetim biçimini mi değiştirecek? Küçük cin Halil Umut Meler'e birden bire aydınlanma mı gelecek? Dolayısıyla kimi seçerse seçsinler bu hakemlerin yüzde 80'inin temizlenmesi ve yeni bir hakem jenerasyonu yetiştirilmesi, bu süre içinde de 2 yıl boyunca yabancı hakem getirilmesi gerek. Bu radikal değişiklik olmadan kim gelirse gelsin farketmez.

        • Gelelim asıl önerime.. Futbolun marka değerinin yükselmesinin en nihayetindeki tek yolu saha içindedir.

        Saha içi kalitesini artırmalıyız. Avrupa ile aramızdaki kalite farkı giderek açılırken bu farkı kapatmak en azından daha fazla açılmaması için saha içini düzeltmeliyiz. Bir kere Türk teknik adamların bir çoğu kendini geliştiremediklerin gerileyen futbol kültürümüzde negatif etkileri var. Bu minvalde galibiyete 4 puan düşünülmeye değer bir fikirdir.

        Beraberlik için futbolu öldüren teknik adamları tasfiye eder bu sistem. Sonra topun oyunda kalma süresinin artması şart. İlk olarak topu taca atma yalan centilmenliğini bırakalım. Yerde yatmayı bitirelim.

        Bir takım bir sezonda maksimum 3 hoca ile çalışabilsin mesela. Bu tip saha içi düzenlemelere gitmeden yabancı sayısı üzerinden yapılacak bir operasyon ölümcül olur.

        Detaylı önerilerimizi ilerleyen günlerde yazarız. Ama özetle saha içine kafayı yormak lazım. Saha içi gelişmeden dışı da gelişmiyor.

        Yeni TFF'yi yeniden tebrik edeyim. Haklarında hayırlısı olsun.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar