Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Birkaç gün önce Şanlıurfa’da Harran Üniversitesi’nde nöbetçi doktor Bahattin Ahmet Yalçın bir hasta yakınının saldırısına uğradı. Saldırgan, yakındakilerin ifadesine göre önce arabasına koşup arabadaki pompalı tüfeği almaya çalıştı, etrafındakiler engel olunca doktora kaldırım taşı ile saldırdı. Doktor kafasına aldığı taş darbeleriyle komaya girdi ve halen yoğun bakımda yaşam mücadelesi veriyor.

        Özellikle geceleri hastaneler, aciller, sağlık merkezleri savaş alanı gibi, çoğunda can güvenliği yok. Aklına gelen herkes, istediği olmadığı zaman doktora bağırıyor, sağlık personeline saldırıyor, hakaret ediyor. Genellikle de kimse müdahale etmiyor. Gördüklerimiz okuduklarımız bu olayların medyaya yansıyan çok küçük bir bölümü. Sadece buz dağının üstü.

        EN DEĞERLİ DOKTORLARIN NASIL KAYBETTİK

        Cerrahpaşa 76 grubunun ortak platformundaki bir yazıda geçmiş dönemlerde saldırganlar tarafından öldürülen, her biri bu ülkenin çok büyük değerleri olan doktorların bazılarının kısa hikayeleri yayınladı, özetleyerek yazıyorum.

        Dünyada ilk kalp naklini gerçekleştiren Dr. Barnard'ın asistanı olmuş ünlü kalp cerrahı Doç. Dr. Edip Kürklü, 5 Haziran 1988'de hastasına açık kalp ameliyatını yapmış, ancak hasta ameliyattan bir hafta sonra "uyuşturucu” kullandığını gizlediği için anestezi komplikasyonu sonucu hayatını kaybetmişti. Doç. Dr. Edip Kürklü, 21 Temmuz 1988'de hastanın bir yakını tarafından arabasının içinde kurşunlanarak öldürüldü.

        Prof. Dr. Göksel Kalaycı altmış altı yaşındaydı. Önce genel cerrahi, sonra göğüs cerrahisi ihtisası yapmıştı. Ameliyat ettiği bir hastası "Ben ölürsem sen de öleceksin" diye tehdit etti. Hastanın yakını tarafından, yıllarını verdiği İstanbul Tıp Fakültesi'nin bahçesinde vuruldu. 11 Kasım 2005 günü hayatını kaybetti.

        Dr. Ali Menekşe elli bir yaşındaydı. Giresun Göğüs Hastalıkları Hastanesi'nde göğüs hastalıkları uzmanıydı. Bir çocuğunu doğumda, on altı yaşındaki kızını da Ankara yolunda geçirdiği trafik kazasında kaybetmişti. 15 Ocak 2008'de, elli birinci doğum gününde, hastası tarafından vuruldu. 14 Şubat 2008 günü hayatını kaybetti.

        Dr. Ersin Aslan otuz yaşındaydı. Gaziantep Devlet Hastanesi'nde göğüs cerrahisi uzmanı olarak çalışıyordu. Daha önce ameliyat ettiği hastanın ölümünü yasa gereği MERNİS nüfus sistemine bildirdi. Ölen kişiyi yaşıyormuş gibi gösterip usulsüz aldığı 700 liralık emekli aylığının kesilmesine kızan hastanın onyedi yaşındaki torunu tarafından döner bıçağıyla bıçaklandı.Gaziantep'te çok sevilen Dr. Aslan 17 Nisan 2012 günü hayatını kaybetti.

        DOKTORA ŞİDDET ÖNLENEMİYOR

        İstanbul Tabip Odası'nın yaptığı açıklamada, sağlık kuruluşlarında her gün otuza yakın şiddet vakası yaşandığı, yetkililerin aldıklarını iddia ettikleri önlemlere karşın bu sayıda kayda değer bir azalma olmadığı bildirildi. Gerçekten son otuz yıldan beri toplumda, doktorlara ve sağlık personeline saldırı katlanarak artıyor. Hiçbir Avrupa ülkesinde hatta dünyanın herhangi bir başka ülkesinde bizde olduğu kadar “sağlık terörü” yok.

        Fatih Altaylı çok güzel bir yazı yazdı. Yazısında diyor ki “bir nebze ahlakı, bir nebze insanlığı, bir nebze gelişmişliği olan insan bilir ki, hekim önemlidir. İlkel toplumlarda bile farklı adlar altında iş yapsalar da, insanları tedavi edenlere saygı gösterilirdi. Ama biz bugün ilkel kabilelerden bile daha ilkel bir noktaya doğru sürükleniyoruz” diyor ve ekliyor; “Tedavi etmeyin bu adamları”. Ama hekimler bir türlü olaylardan ders çıkarmıyorlar, kırılmıyorlar, yine de bu insanları tedavi etmeye devam ediyorlar.

        KİM BU ADAMLAR

        Bu insanlar bu toplumun ara kuşağı. Bu kuşak köyde büyümüş geleneksel Türk feodal ahlak yapısı ve aile değerleri ile yetişmiş kuşakla kentte büyümüş evrensel entelektüel değerleri ve ahlak yapısını benimsemiş kuşak arasında kalan kesim. Çoğunluğu arabesk kültürle yetişmiş, köyden kente göç ederken arada kalmış, ne köylü ne kentli olabilmiş, eğitimi yetersiz, çoğunlukla ezilmiş bir kesim.

        Bu ezilmişliğin şekillendirdiği psikolojik yapıyla kendisinden güçlülere boyun eğen kendisinden zayıflara karşı saldırgan ve acımasız olan insanlar. Kurtlar Vadisi oyuncu tiplemelerinde bu insanları görebilirsiniz. Genellikle içe kapalı, ezildikçe daha çok saldırganlaşan, şiddete eğimli, iletişim yerine hemen silaha sarılan, öldürmeye hazır psikopatolojik kişilik yapısı olan bir kesim bu grup.

        Bu ülkede kadın cinayetlerini işleyenler de, yavru bir köpeğin dört bacağını da kesip sokağa atanlar da, çocuklar dahil gücü yettiğinin malını canını gasp eden taciz edenler de, doktora, sağlık personeline saldıranlar da bu insanlar. Bu insanları son 40 yılın kötü eğitim sistemiyle, Kurtlar Vadisi benzeri dizilerle, Recep İvedik filmleriyle, arabesk kültürüyle toplum olarak biz yarattık. Bu insanların sayısı artık geleneksel feodal ahlak kültürüyle yetişmiş köyde yaşayan kesimden de evrensel entelektüel ahlak değerleriyle yetişmiş kent kökenli kesimden de onlarca kat daha fazla.

        Oysa bu ülkede bir mühendis bir hukukçu, bir yönetici, idareci 4 yılda diploma alırken bir doktor 6 yıl fakülte, 2 yıl mecburi hizmet (Sağlık Bakanlığı 2 yıl mecburi hizmet yapmadan, doktora diplomasını vermez) ancak 8 yılda doktor olma hakkını kazanır, bir uzman doktor mecburi hizmetleriyle 14 yılda diplomasını alır.

        Doktorlar, üniversiteye en yüksek puanla girerler, bu ülkede doktor kolay yetişmez. Doktorların çalışma koşulları çok zordur. Özellikle aciller doktor için kabustur, ülkemizde bir geleneği olarak acile gelen her hasta yanında onlarca kişiyle gelir. Herkes içeri doluşur, herkes önce kendi hastası bakılsın ister, herkes gergindir, herkes saldırgandır. İstediği olmayınca silaha sarılır, darp eder.

        DOKTORLARIN CAN GÜVENLİĞİ İÇİN ÜÇ ÖNERİ

        * Doktor acil kliniklerde bir taraftan acil hastalara koşuştururken diğer taraftan can güvenliği endişesi taşır, çünkü hekim iyi korunmaz. Sorun özel güvenlikle çözülmez, ancak devletin kolluk kuvvetlerinin acil kliniklerde etkin görev alması sağlık ekibini rahatlatır.

        * Devlet hakimini, savcısını ya da kaymakamını korumaya muktedirse doktorunu hemşiresini de koruyabilmeli. Sağlık teröristleri, gündüz hastanede de doktorun sağlık personelinin devletin koruması altında olduğunu bilmeli.

        * Sağlık personeline saldırıyı önlemek için caydırıcı yasalar bir an önce çıkarılmalı.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar