Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Biliyorum.. Bu günlerde gözümüz, kulağımız, aklımız, kalbimiz Suriye'de, Mehmetçiklerimizde... Hepsinin bu zorlu görevden sağ salim ve zaferle dönmesini bekliyoruz, diliyoruz. Ama, öbür taraftan günlük hayatımız da devam ediyor. Sorunlar ve talepler aynı hızla sürüyor.

        Onlardan biri de, son zamanlarda iyice dibe vuran balıkçılığımızın durumu... Balıkçılara göre, bu sene son 20 yılın en kötü sezonu yaşanıyor. Hatta, yakın zamanda balıkçılığın biteceğine dair görüşler de dile getiriliyor. Av sezonunun başladığı 1 Eylül'den beri, denizlerimizde bereketten eser yok. Oysa, üç tarafımız denizle çevrili ülkemizde balıktan bol bir şey olmaması gerekmez mi? Üstelik komşumuz Yunanistan'da balık kaynarken, nasıl oluyor da Türkiye böyle derin bir yokluk çekiyor?

        Çekmemiz normal, çünkü ülkemizde kanunlara ve kurallara uyan yok. Yunanistan'da balık var, çünkü oralarda kanunlara, kurallara uyanlar var. Onlar, Avrupa Birliği'nin avlanma standardı olan 40 metre derinlik sınırına harfiyen uyuyorlar. Bizde ise, 25 metrede balık avlanabiliyor. Oysa, üreme alanlarının kontrol altında tutulması gerekiyor. Ancak biz buna ne yazık ki uymuyoruz.

        İşte, İzmir CHP Milletvekili Bedri Serter, bu konuyu TBMM'ye taşıdı ve bir soru önergesi verdi. Ama aynı zamanda, sorunun çözülebilmesi için Denizcilik Bakanlığı kurulmasını da önerdi. Kanunların, kuralların muhatabının olması için bakanlığın şart olduğunu vurguladı.

        Serter'in isteği son derece doğru ve yerinde. Hatta, bana göre, oldukça geç kalınmış bir hamle... Üç tarafı denizle çevrili olan ülkemizde, Denizcilik Bakanlığı'nın olması büyük bir ihtiyaçtır.

        Serter'in saptamalarına göre, balık kıtlığından dolayı, son yıllarda ithalat da artmış durumda. Norveç’ten, Senegal’den, Gana’dan balık ithal eden bir ülke haline geldik, kendi denizlerimizin doğal kapasitesini sırf kurallara uymadığımız için kullanamaz haldeyiz. Tükettiğimiz balığı da fahiş fiyatlardan alıyoruz. Türkiye’nin kıyı denizlerinin ciddi bir koruma planı ile korunması gerekiyor. Ayrıca bir başka sorun, 7. kıta denen çöp adacıkları nedeniyle de balıklarımız yok oluyor, ölüyor. Çünkü, doğru düzgün bir çöp politikamız da yok.

        Avrupa Birliği ülkelerinde yılda kişi başı 26 kilo balık tüketiliyor. Ki, bunun sağlık için ne kadar önemli olduğu tartışılmaz. Ama gelin görün ki, üç tarafı denizle çevrili Türkiye'de bu rakam sadece 7 kilo!..

        Dolayısıyla, balıkçılığımız ve denizlerimiz her açıdan ciddi sorunlar yaşıyor. Kurulacak bir Denizcilik Bakanlığı ile bu problemlerin hiç olmazsa bazılarının üstesinden gelinebilir. Eğer yakın zamanda kabine değişikliği düşünülüyorsa, buna etkin bir Denizcilik Bakanlığı'nın ilave edilmesi en doğru hamlelerden biri olur. Yoksa, böyle devam ederse, görünen köy kılavuz istemiyor, ileride ne denizimiz kalacak, ne de avlayacak balığımız..

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar