Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Keşfet

Sakarya Üniversitesi’nin daha önce Google’ı Sultan Abdülhamid’in icad ettiğini söyleyen, üniversitelerin etrafındaki yapıların “neredeyse fuhuş evleri olduğu” terbiyesizliğini yapan ve fuhuş ile Nişantaşı arasında benzetme yapma cür’etinde bulunan “Profesör” unvanlı garabeti, şimdi de rahmetli Halil Hoca’ya, yani Halil İnalcık’a lâf atmış!

Malûm garabetin, Halil Hoca hakkında Twitter’da “mesaj” diye sıvıştırdıklarını imlâsına dokunmadan aynen naklediyorum:

“Vay Osmanoğlu! 624 yılın 500 yılı, 3 kıtada Süpergüç olan tarihin, seni yıkan odaklardan biri olan Rockefeller burslu, Tarihçilerin kutbu(benim değil) denilen İnalcıka emanet. Tabii ki senin neslin sana düşman olacak. Tarihini sen yazmadın ki. Tarihini seni yıkanlar, YAZDIRDI”.

Görüyorsunuz, karşımızda nerede büyük, nerede küçük harf kullanılacağından bîhaber olan, kesme işareti koymaya ve kelimeleri birbirlerinden ayırma zahmetine bile tenezzül etmeyen, altı satırlık mesajında altı imlâ hatası yapan ve etrafına ilim yerine sadece nefret saçan “Prof” unvanlı bir zavallı var...

Bu kafadakilere rahmetli Halil İnalcık’ı anlatıp eserlerinden ve tarihçiliğimize katkılarından sözetmek, sonra da “Hayatım boyunca beni en fazla uğraştıran mesele, Osmanlı İmparatorluğu hakkında Batı’daki önyargıları ortadan kaldırmaya çalışmaktı” dediğini hatırlatmak hem vakit israfıdır, hem de Halil Hoca’nın hatırasına hakarettir; içlerindeki nefret yüzünden beyinleri ve kalpleri mühürlenmiş olan böylelerinin anlattıklarınızı idrak edebilmelerinin imkânı yoktur!

Akademik kaynak kabul edilen doğru dürüst tek bir satırları bile olmayan, ilmî yetenekleri sade suya tirit birşeyler çiziktirmekten ibaret kalan ama etrafa ideoloji sosuna bulanmış nefret saçmayı meslek hâline getirmiş akademik unvanlı eziklerimiz tek tük de olsalar mevcut idi ama şimdi sayıları arttı ve kalabalık bir güruh teşkil ettiler!

HAYRAN MERAKI VE UCUZ PAZARLAMA

Okuyup öğrendikten sonra etraflarını da bilgilendirmeyi değil, ucuz ve kolay bir işi tercih ediyorlar. Zihinlere boş lâflarla tecavüz ederek geniş hayran kitlelerine sahip olma hevesindeler ve bu maksatla pazarladıkları ideolojilerinin temelini bir-iki istisna haricinde herşeye ve herkese düşmanlık ile uçsuz-bucaksız komplo teorileri teşkil ediyor! Devletin kurucularına düşmanlık, memleketin seçkin bilim adamlarına düşmanlık, kendi tarihinin bazı dönemlerine ve kurumlarına düşmanlık, Batı’ya düşmanlık, diğer dinlere düşmanlık, düşmanlık, düşmanlık ve uzayıp giden bir komplo paranoyası...

Büyük çöküş zaten o kahrolasıca Tanzimat ile başlamış, Abdülhamid tek karış toprak kaybetmemiş ama onu deviren İttihad Terakki devleti batırmış; çöküşün ardında Batılılar, en başta da İngilizler, Yahudiler, Siyonistler vesaireler varmış! Atatürk mü? Bizi kurtardığı falan yalanmış; Cumhuriyet deseniz zaten bir İngiliz projesi imiş, neticede mahvolmuş gitmişiz...

Daha ne yâveler, neler...

Bütün bu söylediklerinin “Onlar akıllı ve becerikli, biz ise aptal ve beceriksiziz” mânasına geldiğini anlamaktan âciz oldukları için sosyal medyada nefret saçıp duruyorlar, maalesef adam zannedilip ekrana çıkartıldıklarında çarpıcı kelâm etme krizi içerisinde söylediklerinin nerelere uzanabileceğini düşünmeden konuşuyorlar, hattâ kabızlık bile çekseler “Beni Batılılar kabız etti” diyecek vaziyetteler!

Bu gibilerin unvanlısına da, unvansızına da “çatlak” deyip geçebilirsiniz ama verdikleri zarar gittikçe vahimleştiği için “çatlak” vasfını çoktan geride bıraktılar, artık ciddî tehlike halindedirler. Okumakla, araştırıp öğrenmekle ve düşünmekle alâkası olmayan boş beyinleri zehirleyip yâvelerine inandırdıkları binlerce, onbinlerce safdili kendilerine benzetiyorlar!

Bir misal:

Anne tarafından soyu İstanbul’un önde gelen evliyalarından Murad-ı Buharî’ye dayanan, Türkçe kaleme aldığı eserler bir tarafa, yabancı dillerde yazdığı boyunu aşan kitapları sayesinde Osmanlı tarihçiliğinin Batı’da saygın bir ilim dalı hâline gelmesini sağlayan büyük âlim Halil İnalcık’a lâf atan Sakarya Üniversitesi’ndeki “Prof” unvanlı çatlağın hayranlarından biri, kendinde Halil Hoca için “Düzenin adamıydı, yeri ateş olsun” yorumunu yapabilme cür’etini buluyor!

Böylelerine “ezik” demek bile lûtuftur, zira bunlar ezikten de öte peltedirler!

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar