Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        CUMHURBAŞKANI adayı Selahattin Demirtaş için seçim süreci başladığından bu yana hemen her kesimden benzer tespit geliyor:

        “Cumhurbaşkanlığı seçim süreci Demirtaş sayesinde HDP’yi Türkiyelileştirdi, siyasetin normalleşmesine katkı yaptı...”

        Antakya programı sonrası bir lokantada eşi Başak Demirtaş ve milletvekillerinin de bulunduğu ortamda sohbet ederken Demirtaş’a bu yaklaşımı sordum.

        Ayrıca son dönem konuşmalarında Öcalan’a referans vermemiş olmasının, bu politikanın bir sonucu olup olmadığını da sordum.

        İtiraz etmedi, “Evet ben Türkiyelileştim” dedi, ardından “Ancak” deyip ekledi: “Türkiyelileşmeden herkes farklı bir şey anlıyor. Alışılmış merkez siyasete, Ankara’ya yaklaşıldıkça Türkiyelileşmek anlaşılıyor. Oysa bütün ezilenlerin, halkların ortak siyasetini yapmak Türkiyelileşmektir. Bu anlamda ben Türkiyelileşirken, Türkiye de aslında giderek HDP’lileşiyor. Türkiye kendi içindeki kültürel zenginliği hatırlıyor, halkların düşman olamayacağını görüyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi en çok da bu yüzden kazanımdır.”

        ÖZGÜRLEŞTİRDİ

        Peki kampanya süreci kendisini ne kadar özgürleştirdi?

        “Öcalan endeksli” siyaset yapmaması, tek odaktan kurtulup HDP’nin siyaseten de özgürleşmesi olarak okunabilir mi?

        Ayrıca bu duruşu seçim sonrası da sürecek mi?

        Cumhurbaşkanlığı seçim propagandası sürecinde kullandığı söylemlerin, “Öcalan’ın da yıllardır savunduğu fikirler olduğunu, karşı bir görüş olmadığını” vurguladı.

        “Öcalan yıllardır söylüyordu ama önyargılar nedeniyle duyulmuyordu” deyip devam etti:

        “Şimdi önyargıların kırıldığını ve halkların birbirini empati yaparak anlamaya çalıştığını düşünüyorum. Bunun 2015 Haziran’ına yaklaşımı daha önemli olacak. Kürt kimliğimle birlikten kardeşlikten söz ediyor olmam insanları birbirine daha yakınlaştırıyor. “

        YOL HARİTASI

        Hükümet içinden çözüm sürecine dönük açıklamalar geldiğini, nasıl bir yol haritası kararlaştırıldığını da sordum. “Benim bildiğim bir şey yok” dedi ve tepki gösterdi:

        “Seçim öncesi Kürtlerin oyunu almaya yönelik bir çaba. Bu süreç hükümet olsa da olmasa da ilerleyecek. Bu AKP’ye rehin bir süreç değil. İçeriğini daha açıklamadan ‘Efendim barışı yapmak üzereyiz’ diyor. Ne olduğunu biz de bilmiyoruz.”

        Hatay’da Suriye’nin etkisiyle insanların çok tepkili olduğunu vurguladı, buna dikkat etmek gerektiğinin altını çizdi. Bu aşamada bir iddiada da bulundu:

        “Bakın göreceksiniz sadece sol ve sosyal demokratlardan değil, geçen seçimde AKP’ye oy vermişlerden bu seçimde çok oy alacağım.”

        Sürece uygun bir oy alması halinde bunun Türkiye’ye de önemli bir katkı sağlayacağını belirtti. “Eğer düşük bir oy çıkarsa o zaman ‘Demek ki insanlar bir arada yaşamak istemiyormuş’ gibi bir algıya yol açar” dedi.

        Başbakan Erdoğan’ın halkı kutuplaştırdığını, ancak her kesimi kucaklayacak bir Cumhurbaşkanı’na ihtiyaç olduğuna değinip sözlerini sürdürdü:

        “Böyle bir kişinin seçilmesi AKP’lilerin de Kürtlerin de Türklerin de her kesimin yararına. Ayrıca benim seçilmem Erdoğan’ın da başbakanlığını düşürmüyor. Ben seçilirsem ‘Allah Erdoğan’ı başımızdan eksik etmesin’ demiyorum. ‘Allah ona yardım etsin’ diyorum. Çünkü o zaman demokrasiyi, birlikte paylaşımı, insan haklarını öğrenecek.”

        Ekmeleddin İhsanoğlu ile temasının sürdüğünü de belirtip sözlerini sürdürdü:

        “Hoca iyi bir insan, ara sıra konuşuyoruz. Türkiye’nin kutuplaştırıcı siyasetinin dışında bir tutum sergiliyor. Asıl anormal olan AKP adayının tutumu

        Her gün bize hakaret ediyor. İnsani ilişkisi sıfırın altında. Birimize bölücü, diğerine monşer diyor. Bize oy veren milyonlara da hakaret etmiş oluyor.”

        2. TURDA NE OLUR?

        Seçimin ikinci tura kalması halinde HDP tabanının Erdoğan’a yöneleceğine ilişkin yaklaşımlara da itiraz etti. “Bunu söylemek haksızlık” deyip devam etti:

        “Ben ‘Erdoğan’a oy verin’ desem de oy vermezler, tam tersi ‘Sen kim oluyorsun da bize Erdoğan’a oy çağrısı yapıyorsun” diye beni kınayan açıklamalar yaparlar. Benim adaylığım olmasa birinci turda biterdi. Benim adaylığımla bu noktaya gelindi.”

        Tahmin edilenin üzerinde oy alacağını söyledi, “Ben ve Erdoğan ikinci tura kalırsak Erdoğan kaybeder” iddiasında bulundu.

        Demirtaş’ın özgüveni oldukça yüksekti, zaman zaman espriler yaptı. Bu durumuna eşi Başak Demirtaş’ın tespiti ise masada kahkahaya yol açtı:

        “Zaten sevimliydi, görünür oldukça insanlar tanıdılar, sevdiler...”

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar