Kıran kırana…
Seçime giren siyasi partilerden istisnasız hemen hepsinde hafta sonu aynı mücadele söz konusuydu.
Hatta mücadele kelimesi az kalır aynı kavga söz konusuydu.
Geçmiş seçimlerde de bu denli olur muydu anımsamıyorum…
Ancak bu dönem yaşandığı kadarına hiç rastlanmamıştı…
Buna neden olarak ilk kez ittifakların oluşması nedeniyle daha çok paylaşmak zorunda kalma durumu eklenebilir…
Ancak siyasi partiler, özellikle de iktidar partileri arasında ilk kez belediye ve il genel meclisi üyelikleri bu denli kavgaya yol açtı.
Birkaç gündür Anadolu’yu dolaşıyorum, hafta sonu farklı illerde farklı partilerden kiminle karşılaşsam, birinci önceliği belediye meclisi üyelikleri üzerineydi.
İstisnasız hemen hepsi de söze, “Kusura bakmayın belediye meclisi üyelikleri ile ilgili çalışma yapıyorduk bırakıp gelemedim” cümlesiyle girdi ve ardından ne denli mücadele yaptığını en az 10 dakika aktardı.
Bunun CHP-İYİ Parti arasındaki belediye meclis üyeliklerinin dağıtımında çok daha yüksek olduğunu deneyimlerimden söyleyebilirim.
Biri çok verdiğini savunurken, diğeri az bile aldıkları kanaatini yüksek sesle dile getiriyordu…
ERTESİ GÜN HESABI
Ancak dikkat çekici olan ittifak yaptığından daha çok kendi partisi içindeki mücadelenin bu denli olabileceğine ihtimal vermezdim.
Nedenini soruşturduğumda ise her şey daha net anlaşılıyor…
İstisnasız hepsi ertesi gün hesabını yapıyor...
Çünkü belediye başkanlığını ele geçirememiş olsa da belediye meclisi üyeliğini kapmak elde var bir demek…
Hele bir de belediye başkanlığı garanti olan yerlerde bu daha önem kazanıyor…
Çünkü kent, ilçe ile ilgili konularda karar verici olmanın ötesinde, delegeye de hakim olmak anlamına geliyor…
Son yapılan kongrelere bakıldığında da zaten açık görülüyor…
O nedenle milletvekilleri ile belediye başkan adayı, hatta ilçe başkan adayı ile büyükşehir belediye başkanı; il ve ilçe başkanları arasındaki en büyük kavganın nedeni haline gelmiş bulunuyor.
Dikkat ettim, bazı partilerde de il başkanı ile belediye başkanı veya büyükşehir adayı ile ilçe belediye başkan adayı arasında küslüklere dahi yol açmış durumda…
Biri büyükşehir belediye başkanının meclis üyelerini tek başına belirlemiş olmasından yakınıyor, diğeri il başkanı olarak daha az ismi soktuğuna hayıflanıyor.
GÖREVİ DELEGE Mİ?
Yaşananlara bakıp, “Belediye meclis üyesinin görevi bu mu?” diye sorabilirsiniz.
Yani kentin kanalizasyon sorununu çözmek için kanal döşemek mi, yoksa delegeyi bir yöne kanalize etmek mi de diyebilirsiniz…
Geçen perşembe gecesinden bu yana partilerin içinde yaşananlara bakıldığında aslında hangisinin önemli olduğunu anlamak çok kolay…
Oysa belediye meclisi üyesinin görevi çok net…
Belediye personelinin çalışmasının performansını ölçmek, bütçe kesin hesabını oylamak, imar planlarını görüşüp karara bağlamak, inşaat kullanım oranlarını belirlemek, taşınmaz alımına ve takasına, tahsisine ve şekline karar vermek gibi bazı görevleri var…
Yasanın hiçbir yerinde de kongre delegeleriyle ilgili konulara karar vermek yer almıyor…
NOT: Bir süredir seçmen nabzını tutmak için Anadolu'yu dolaşıyorum. Sonunda bölgelerdeki durumu, geçmiş seçimlerde de yaptığım gibi sandık öncesi aktaracağım.
Yazılarda bazı günler aksama olursa bilin ki bundandır; bugünden özür dilerim…