Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Yeni sistemin getirdiği ilk yenilikleri kabine yapısında ararken, asıl değişiklik Türkiye’nin yüz yılı aşkın süredir uyguladığı “memur” değişmesiyle geldi.

        Osmanlı'dan bu yana devam eden ve “askeri” diye tanımlanan yönetici sınıfın uzantısı, seyfiye (asker kanadı), ilmiye (bilim insanları), kalemiyye (bürokrasi) yapılanması yeniden tanımlandı.

        Aslında bu değişim süreci, merhum Özal’ın, “daha az devlet, daha çok piyasa” sloganı ile 24 Ocak Kararları'yla başlamıştı…

        Başbakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı döneminde “daire” diye tanımlanan mekana ve “mesai içinde” diye tanımlanan zamana bağlı olmadan karar alma esnekliğiyle kuralları yıktığı değişim süreci dün noktalandı.

        Bürokrasi yeni bir aşamaya geçerken, teknokratlar dönemi kapandı…

        Bundan böyle Türkiye’nin önde gelen 76 üst düzey bürokratı Cumhurbaşkanı seçimi ile gelip gidecek; hatta ondan bir yıl önce 4 yıllık görev süresi sona erecek.

        Sonrasında devam edip etmeyeceğine de yine Cumhurbaşkanı karar verecek.

        Ayrıca 55 bürokrat da Cumhurbaşkanı’nın onayı olmadan göreve başlayamayacak.

        Bu kişilerin devlet memuru olması da gerekmeyecek.

        'ASKERİ'DEKİ DEĞİŞİM

        Bunun en bariz örneğini dün Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) komuta kademesinde gördük. Bir zamanlar günler süren, içerdeki tartışmaları gündem oluşturan Yüksek Askeri Şura (YAŞ) dönemi kapandı.

        Genelkurmay Başkanı’nın Milli Savunma Bakanı olmasıyla birlikte, Cumhurbaşkanı kararı ile yeni komuta kademesinin atamaları anında yapıldı.

        Albaylıktan generalliğe ve amiralliğe yükselmek de Cumhurbaşkanı kararına bağlandı.

        HEPSİ BAĞLANDI

        Bununla birlikte Devlet Opera Balesi, Devlet Tiyatrosu gibi bazı tüzel kurumlar da yapı değiştirdi; doğrudan Cumhurbaşkanlığı'na bağlı kurumlar haline gelirken, yöneticilerinin atanmalarında aranan tüm unsurlar da kalktı.

        Bütün bunların olumlu getirisi olabileceği gibi bazı olumsuzlukları sistem oturana kadar bünyesinde taşıyacağı kesin.

        En başında da bürokrasinin üst kademelerinin neredeyse tamamının Cumhurbaşkanı’na bağlanması geliyor.

        Bundan böyle her kim ki bir icraa için adım atmak isterse, Cumhurbaşkanı’na danışmadan o adımı atması olanaksız olacak.

        Ayrıca yeni kabine yapılanması içinde sıklıkla bakanlar kurulu toplantısı yapılmadan işlerin rayına konulabilmesi de kolay değil.

        Özellikle bakanlıkların yeni sistemde makro politikalarının, oluşturulan 8 politika kurulu tarafından belirlenecek olması dikkate alındığında…

        Çünkü bu kurullar da hazırladıkları makro politikaları Cumhurbaşkanı’na sunacak ve oradan karara dönüşüp, bakanlıkların icrasına verilecek.

        Yeni sistemin getirdiği etkinliğin yanı sıra, her birine yetişmenin getireceği merkezileşmenin yükü sistemin bazen çok daha ağır işlemesine yol açabilecek.

        ÇOK ÖZLEYECEK

        Ancak yeni yapı açısından şunu söyleyebilirim ki Meclis, bakanları çok özleyecek.

        Özellikle de seçmen…

        Bunun en açık örneğini de dün bakanların yemin töreni sırasında görmek olasıydı.

        Eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın da locadan cep telefonuyla görüntü çektiği yemin töreni sırasında TBMM’ye gelen seçmenlerin önceliği bakanlarla özçekim yapmak, bürokratı olduğunu belirtip ikbaline yol açmaktı.

        Hatta bazıları, Milli Savunma Bakanı Akar ile özçekim yapabilmek için epey uğraştı...

        Bakanlar talep salvolarını ilk gün olduğunu belirtip savuşturup kurtuldu...

        Çünkü seçmen açısından bakanlıklara girmek TBMM kadar kolay olmayacak.

        Bu da milletvekillerinin seçmenle birlikte bakanlık mesaisini arttıracak.

        Yeni sistemin oturması kadar, toplumsal tabanın alışması da uzun süre alacak.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar