Suruç'un vicdanı
DİYARBAKIR’dan sonra bölgede en fazla zaman geçirdiğim yerleşimdir.
Sınırın hem ötesine hem berisine en vâkıf insanlardır.
Muhafazakâr AK Parti ve Erdoğan sevdalısı insanların yanı sıra HDP’ye gönül vermiş olanlar iç içe yaşar, politik tartışmalarını dahi belirli bir seviye içinde gerçekleştirir.
Nitekim 15 gün önce sokaklarında dolaşırken aynı havayı soludum.
Diyarbakır Temsilcimiz Veysi İpek’le sokaklarını gezerken, Mürşit Pınar Caddesi üzerinde at arabasıyla meyve-sebze satan Müslüm Yaşaralp, “Oyumu AK Parti’ye vereceğim, Erdoğan’dan başkası mı var ki vereyim?” cümlesini özgürce kurdu.
Aynı şekilde Yaşaralp’in at arabasından domates seçen genç de “Oyum bu kez kendime, HDP’ye vereceğim” yanıtını verdi.
Her ikisi de birbirine saygı içinde para alışverişini bitirip yoluna devam etti.
SAYGILI, KONUKSEVER
Aslında Suruç hep böyleydi...
DEAŞ’ın Kobani’yi basmasından 2 gün önce ilçeye gidip kaldığımda karşılaştıklarım aslında Suruç’u özetlemeye yeterli...
Yumurtalık Mahallesi’nde sınırın öte yanını gözetlerken gelenin sınırdaki mayını patlatmak için hayvan sürüsü olduğunu sanmıştık.
Oysa gelenler DEAŞ’tan kaçan insanlardı.
Resmi rakamlara göre bir anda 195 bin kişi giriş yaptı; Suruç halkı bir an sızlanmadı, hepsini konuk etti.
O dönem Suruç Kaymakamı olan Sur Kaymakamı Abdullah Çiftçi ile el ele verirken, yanında tuttuğu elin hangi partiden olduğuna bakmadı.
En büyük acıyı da 2015 Temmuz’unda yine DEAŞ’tan gördü.
Amara Kültür Merkezi önündeki parkta DEAŞ’ın bombasıyla olay yerinde 32 genç hayatını kaybederken, 103 kişi de yaralandı.
O gün de kimin ne olduğuna bakmadan yaralıları taşıyan Suruç halkıydı...
BİR GÜN ÖNCE
Suruç halkı son olaya kadar da aynı davranış içindeydi.
Sosyal medyada dolaşan görüntüler de gösteriyor ki AK Parti Milletvekili adayı sokakta dolaşırken gençlerden biri “HDP’ye oy vereceğini” söyleyip zafer işareti yapıyor.
Milletvekili adayı da bozkurt işaretiyle karşılık veriyor, herkes yoluna devam ediyor.
Son olay öncesi de milletvekili adayı olayı yatıştırmak için uğraşıyor ama başaramıyor.
O gittikten sonra yaşananlar, özellikle hastanede, cenazede yaşananlar ve dünkü gözaltılar, Suruç’un da devletin etkin isimlerinin de vicdanını zorluyor.
Suruç’ta akil kişiliğine inandığım, AK Partili olduğunu bildiğim kişiler de dün çok üzgündü ve tepkiliydi.
Nedeni de terör olayının artacağından falan değildi.
Hastanede ve cenazede karşılaşıp duyduklarınaydı tepkileri.
Suruç’ta uzun zamanını geçirmiş biri olarak söylüyorum ki gerilimin yatıştırılması halka bırakılmalı.
Onlar en iyi çözümü bularak ele ele verir ve meseleyi çözümler; geçmişte yaşananlar da bunun garantisidir.
Eğer ki aşırı güvenlikçi gerilimi artırıcı davranışlar devam ederse Suruç’un sıkıntısı artar, mesele terör örgütünün tam da istediği gibi halkın tepkisine dönüşür.
Her olay da göstermiştir ki vicdanın kabul etmediğine olan tepki umulanı değil, umulmayanı üretir...
Bundan en çok da huzuru sağlamak zorunda olanlar etkilenir.