Acının birliği
HALKI tarafından zorluk ve savaşla kurulduğu için Cumhuriyet Bayramı diğerlerinden farklıdır.
Çünkü bazıları ateist olduğu için Ramazan; hayvan sever olduğu için Kurban ya da inanışı nedeniyle dini bayramları içselleştirmeyebilir.
Farklı nedenlerle 19 Mayıs’a veya 23 Nisan’a, askeri gerekçeyle 30 Ağustos’a soğuk da bakabilir.
Toplumun etnik ve mezhepsel olarak birlikte aynı ortak paydada buluştuğu tek bayram 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’dır...
Buna bugün 15 Temmuz’u da eklemek olası; eğer toplum arasında ötekileşme yaratılmaz ise...
Çünkü 15 Temmuz, darbe girişiminde bulunanlara geçmişte inananların da nefretini topladı; bu kadar insanın canına kıyılmış veya yaralanmış olmasını affetmesi mümkün değil.
Dolayısıyla, “15 Temmuz benim vatandaşımın anma günü, ötekinin vatandaşının olamaz” düşüncesi dahi akıllara gelmemeli.
Adalet Yürüyüşü’yle noktalanan Maltepe mitinginin de alternatifi gibi gösteren tavırdan da kaçınılmalı.
Bu toplumsal algıda kırılma yaratacağı gibi, mitinge katılan ancak darbeye karşı aynı nefret zemininde buluşanları da üzer; ortak paydayı zedeler.
PAYDAYI OLUŞTURMA
Ayrıca unutulmamalı ki devlet, kendi içinde büyüyen terör örgütünü zamanında fark edemediği için vatandaşının zarar görmesine neden oldu.
O vatandaş da buna rağmen devletine ve hükümetine canını verme pahasına sahip çıktı, hiçbir siyasi parti ayrımı yapmadan birlikte darbeye direndi.
TBMM bombalanırken AK Parti, CHP, MHP ve HDP milletvekillerinin ortak duruşu da bunun en iyi yansımasıydı.
Bütün bunlardan dolayı ne muhalefet 15 Temmuz’u iktidara karşı bir eyleme dönüştürebilir, ne de iktidar muhalefeti 15 Temmuz’u Anma Günü’nün dışında bir konuma itekleyip ötekileştirebilir.
Bir daha yaşanmaması, gelecek nesillerin de böyle bir belayla yüz yüze kalmaması için bu zemine ihtiyaç vardır.
Paylaşılan ortak acı ikiye bölünemeyeceği gibi, ortak nefretin parçalanması da mümkün değildir.
Bölünmesi vatandaşına bu hainliği yapanları cesaretlendirir; tepkinin gelenekselleşmesini perdeler.
Ardı ardına gelen seçimler ve referandumla kamplaşmış toplumda da ayrışma çok daha rahat olur.
MONOTON EYLEM
Prof. Dr. Sencer Ayata’nın da dünkü sohbetimizde vurguladığı gibi “gerçek vatandaş asıl benimkisi yaklaşımından iki taraf da uzak durmalıdır”...
Prof. Ayata, bu noktada milletvekilliğini yaptığı CHP’nin de Adalet Yürüyüşü ve mitingini “monoton bir eylem tarzına dönüştürmemesi” gerektiğinin altını da çizdi.
Toplumun beklentisini hem iktidarın hem de CHP’nin iyi görmesi gerektiğine vurgu yaptı.
“Sadece iktidarın bu eylem sonucu mitingde bu kadar insanın toplanmasını anlaması yetmez, bizim de anlamamız gerekir” deyip ekledi:
“CHP bu eylemden moral kazanarak çıktı. Eğer her şey sokakta bulunur anlayışıyla çıkılırsa, beklenti ayarlanmaz ise eylemler monotonlaşır, toplumsal beklenti eylemlerle kaybolur. Daha önce de ‘Gezi’yi Gezi öldürdü’ demiştim, ona döner, elde edileni bitirir...”
Prof. Dr. Ayata’nın talebi de toplumsal mutabakatın sağlanması yönünde.
Bunun en iyi zemini de 15 Temmuz’dan başkası olamaz...