Durumsal güvenlik
Ankara’da en çok yöneltilen 3 soru var.
Yakın gelecek nasıl olacak? Komuta kademesi bu haldeki askeri güvenlik politikası nasıl yürüyecek? Bu kadar çok insan nasıl yargılanacak?
3 soruya da şu anda net yanıtı kimse veremiyor.
Nedeni de açık...
Darbe girişiminde bulunanların tasfiyesiyle dün itibarıyla 149’u general ve bin 99’u subay olmak üzere bin 684 asker ihraç edildi.
Yakın gelecekte ihraç olasılığı da dikkate alındığında Silahlı Kuvvetler’de görev yapan 358 generalin yüzde 51’inin tasfiyesi söz konusu olacak.
Geçmişin yarattığı kuşku ise yerine geleceklere ilişkin bütüncül arınmayı sağlayamıyor; kaygıyı körüklüyor.
İçeride PKK ve IŞİD’in de başını çektiği silahlı terör, dışarıda Suriye ve Doğu Akdeniz’deki güç oyununa dayalı politik çıkar çatışmasının yaşandığı ortamda Silahlı Kuvvetler’in bu durumu süratle onarması gerekiyor.
Aslında zor değil.
Çünkü yakın geçmişte Türkiye çevre ülkelerde nasıl yapıldığına tanıklık etti.
Bunun en iyi örneklerinden biri Yunanistan’daki albaylar cuntası sonrası yaşananlardı.
Albaylar cuntasının 7 yıl süren iktidarının yıkılması sonrası geniş kapsamlı bir temizliğe girişti ve yeniden yapılanmasını güçlü bir şekilde gerçekleştirdi.
Askerin bir daha sivil yönetime karışmayı aklına dahi getiremeyeceği mekanizmaları oluşturdu.
Benzer bir durum Putin sonrası Rusya’da yaşandı, büyük yapıyı yeniden oluşturdu, modernize etti.
RESTORASYON
Hükümetin önceki akşam aldığı kararlar da benzer bir süreci Türkiye’nin geleneklerine bağlı restorasyon ile gerçekleştireceğini gösteriyor.
Buna en iyi örnek de Jandarma ve Sahil Güvenlik komutanlıklarının İçişleri Bakanlığı’na bağlanmasıyla ilgili karar.
Türkiye’nin Cumhuriyet’ten de eski kurumlarının devamlılığı, bir genel müdürlük haline dönüştürülmek yerine askeri yapı içinde kalınarak bütünüyle sivil otoritenin emrine verildi.
Uzun yıllardır devam eden restorasyon sürecinin geleneği bozmadan tamamlanması sağlandı.
Benzer bir karar alt rütbeden üst rütbeye yükseltmelerde görüldü; iki alt rütbe yerine bir alttaki sınıfından süre beklemeden yükseltme yoluna gidildi.
Albayın, iki atlayıp tümgeneralliğe terfisini sağlayacak sisteme gidilmedi; sınıflar arasındaki geçiş korundu.
GÜVENLİK POLİTİKASI
Bu kadar çok subayın tasfiyesinin yapıldığı ortamda başka çözümün bulunmasının olanağı da yok.
Ayrıca unutulmamalı ki tasfiye edilen general ve amirallerin ağırlıklı bölümünü karargâhtakiler oluşturuyor.
Mücadeleyi yürüten kışlalardaki sayı daha düşük kalıyor.
O nedenle terörle mücadele açısından değerlendirildiğinde yaşanan güç kaybının onarımı da kolay gözüküyor.
Ancak Türkiye’nin bundan sonraki dönemde güvenlik politikasını da yeniden oluşturması gerekiyor.
Özellikle de İlker Başbuğ’un Genelkurmay Başkanlığı döneminde elden ele dolaşan Huntington’ın “Asker ve Devlet” kitabında vurguladığı gibi 3 güvenliğin de sağlamlaştırılması gerekiyor.
Yani ulusu koruyan “askeri güvenlik”, yıkıcı tehdide karşı “iç güvenlik”, devletin göreceli gücünü azaltmaya çalışan uzun vadeyi kapsayan iktisadi, demografik, toplumsal ve siyasi koşulların yol açtığı aşınma tehdidine karşı “durumsal güvenlik”...
Türkiye’nin bugüne kadar “durumsal güvenliği” es geçtiğini de yaşananlar gösteriyor.