Cumhuriyete saldırı...
ONUN dışında hiçbir meslek grubu mensubu “cumhuriyet” sıfatı taşımaz.
Sadece savcılar, cumhuriyet ile birlikte tanımlanır.
Savcılara bu sıfatı veren de hukuk devrimi sırasında dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’tur.
Hatta neden büyükelçiler, vali, müsteşarlar değil de savcıların cumhuriyet sıfatını almasını istemesinin nedenini de Bozkurt, Mustafa Kemal Atatürk’e şöyle izah eder:
“Devletin her kademesinde olanlar yanlış yapabilirler. Hukuk dışına çıkabilirler. Onlara millet, devlet ve ikisini de kucaklayan cumhuriyet adına hesap soracak olan savcılardır. Onun içindir ki sadece savcılar için ‘cumhuriyet savcısı’ denilmelidir.”
İstanbul’da önceki gün gerçekleşen terör, sadece adalet ve hukuka değil, cumhuriyete de yapılmış saldırıdır..
KOMPLO TEORİLERİ
Ancak millet ile devleti kucaklayan cumhuriyete yapılan saldırı karşısında gösterilen toplumsal duruş ise aynı ağırlıkta olmadı.
Bunu anlamak için olayın üzerinden 24 saat geçmeden yapılan açıklamalara bakmak yeterli.
Olayın ardındaki gerçeği öğrenmeden, hemen her kesim kendi simülasyon alanı içindeki değer üzerinden saldırıya gerekçe üretti.
Zaten ona göre bir insanın katledilmesi değil, kendi değer sistemi içinde ürettiği bu senaryo daha ön plandaydı.
Birine göre taşeronluğu konusunda hemfikir oldukları DHKP-C’nin arkasında istihbarat örgütü vardı.
Hatta önceki gün Türkiye’nin genelinde yaşanan elektrik kesintisi de adliyenin x-ray cihazlarını işlevsiz kılmak içindi.
Bulunduğu mahallenin veya adliye binasının elektriğini kesmek varken, neden Türkiye’nin elektriğini kestikleri sorusuna yanıtlarının olmamasının da önemi yoktu.
Diğerine göre de Türkiye’nin büyümesini çekemeyen yabancı istihbarat örgütleri, teröristleri oraya göndermişti.
AFOROZ GÜCÜ
Özetle ardına düşeceği komplo senaryosu hazırdı.
Toplumsallığın yok olması karşısındaki hayâsız taraflılık ile kötülüğü aforoz etme gücünün hadım ediliyor olması da umurlarında değildi.
Eğer bu davranış devam ederse unutulmamalı ki yaşanacak her olay yeni bir seriyi getirir.
Çünkü toplumsallık bir kez ortadan kalkarsa kötülüğün önünü almak zorlaşır.
Bunu gidermenin tek yolu, terör saldırısının bütün detayları ve gerçekleriyle, kamuoyunun inancında tek bir kırılma yaratmadan anlatılmasıdır.
Yargı mensupları, avukatlar ve sivil toplum örgütleri ile toplumun önemli bir kesimi dün sergilediği duruşla buna hazır olduğunu gösterdi.
Olay sırasında Berkin Elvan’ın babasının adliye binasına gidip teröristleri ikna etme çabasında da bu vardı...
İstanbul Baro Başkanı Ümit Kocasakal’ın duyarlı açıklamasında da...
Ankara Adliyesi başta olmak üzere hukukçu kesimin sergilediği lanetleme toplantılarında da...
Eğer olayın aydınlatılması gecikir, gerçek tüm çıplaklığıyla ortaya konulmaz ise üzerinde üretilen her bir komplo senaryosu, yeni bir çatışma alanı doğurur.
Bu da önü alınmaz toplumsal vuruşmayı getirir; komplolara uygun eylemi, terörü coşturur.
Bunu anlamak için dün AK Parti Kartal İlçe Teşkilatı ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü önündeki saldırı sonucu vurulan kişiyi görmek yeterlidir.
Bu gelişmelerin önü alınmazsa komplo teorilerini üretenler başta olmak üzere her kesim zarar görür.