MHP'nin devletten millete dönüşü
DÖNÜŞÜM yolculuğuna 1997’de başladı.
İdeolojik temelden kitle partisine geçişin kolay olmadığını da 2002 seçimlerinde gördü; baraj altı kaldı.
Geri adım atmadı.
Milliyetçi Çalışma Partisi’nden kalma tüzük ve programını değiştirerek sürdürdüğü kitle partisine dönüşme kararlılığını elden bırakmadı.
Partinin ideolojik rehberini, “Milletin varlığı devlete dayalıdır” anlayışından, “Devletin varlığı millete dayalıdır” şekline çevirdi.
“Önce devlet” yerine, “önce birey” söylemini siyasal tabanına aşılamak için dolaştı.
“Etnik temele dayalı milliyetçilik” anlayışını, “rafine milliyetçiliğe” dönüştürmesi kolay olmadı.
SOKAKTAN SALONA
Başarıyı sokakta kazanmış tabanını, salonda da başarının kazanabileceğine ikna etti; çatışarak yerine tartışarak kitleleri ikna modelini kadrolarına öğretti.
İç paradokslarından arındı.
Partili entelektüel, diplomasi ve uluslararası alanda isim yapmış “ülküdaşlarını” yönetime çekti.
Bir yandan “etnik kökene dayalı üniter devlet savunuculuğu” yaparken, diğer yandan AB üyeliğinin peşinden gitmenin ne yaman çelişki olduğu gerçeğini teşkilatına iyi anlattı.
Bu kapsamda “milliyetçilik” tarifini de yeniledi.
“Soy bağı” yerine, “ortak geçmiş ve geleceği birlikte kuracak vatandaşlık bağı” kavramını milliyetçilik tarifine dönüştürdü.
Bunları yaparken, yeni bir siyasal tabana yönelmek yerine, vefalı klasik siyasal tabanını dönüştürmek için uğraştı.
Bunların doğuracağı tabandaki erozyonları da göze aldı.
Ancak kendisine hiç oy vermemiş olanları da sandıkta MHP’ye teveccüh eder hale getirdi.
77 GÜN KALA DEĞİŞİM
“Ülkenin sigortası”, “çatışmazlığın önderi” veya “hini hacette lazım olan parti” algısını topluma yerleştirdi.
Toplum bir yandan sigorta görüp, diğer yandan sigorta primini yatırmamış olsa da Bahçeli liderliğindeki MHP yolundan ödün vermedi.
MHP, her seçimde olduğu gibi bu seçim döneminde de yeni bir dönüşüm yaşıyor.
Bunun işaretlerini de Meclis’te görüşülen İç Güvenlik Yasası’ndaki direnişinde ve Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu’nun taşınmasında görmek olası.
Oysa yakın geçmişte MHP, devletin güvenliği konuları gündeme geldiğinde Meclis’te bir adım geriye çekilen, hatta bundan dolayı AK Parti ile gizli işbirliği yapmakla suçlanan algıya sahipti.
Bugün ise “güvenlik-özgürlük” dengesinde, tarafını özgürlükten yana seçmiş en hararetli savunucusu.
Yasanın Meclis’ten geçmesinin önündeki etkin direnişçilerinden biri...
Yeni politikayı, MHP Lideri Bahçeli’nin Süleyman Şah kapsamında Genelkurmay Başkanı’na dönük sert sözlerinde de görmek olası.
On yıllar önce CHP’de görmeye alışık olduğumuz politikaları, bugün MHP sergiliyor.
Katı milliyetçi kalıp yerine, vatanperverlik çerçevesi içinde kalıyor.
İlginç olan, MHP’nin seçime 11 hafta, yani 77 gün, aday listelerinin teslimine de 16 gün kala olağan büyük kongresi’ni toplama kararı.
21 Mart’ta, Nevruz günü gerçekleşecek kongreden sürpriz bir ekiple yola çıkılacağı ileri sürülüyor.
Şu kadarını söyleyebilirim; MHP’de bir şeyler oluyor...