Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Düne kadar Ortadoğu'da; İsrail ve Tunus seçimlerinden çıkan sonuçlar ve Suudi Arabistan'ın petrol şirketi Aramco'ya düzenlenen saldırı konuşuluyordu. Ta ki Mısır'daki Sisi karşıtı gösteriler başlayana kadar...

        İki konunun altını çizerek başlayalım,

        Birincisi; Sisi'nin geçtiğimiz haftalarda gençlik konferansında yaptığı ve televizyonda yayınlanan konuşmasında işadamı Muhammed Ali'nin ortaya attığı Mısır'da inşa edilen yeni saraylar ve yolsuzluklar başlığını gündemine alarak; "Güvenlik birimleri bu konuşmayı yapmamam için bir haftadır elimi öpüyor(yalvarıyorlar)"ifadeleri. Kuşkusuz Mısır ordusu ve istihbaratı bu konuşmadan çok rahatsız oldu.

        İkincisi; Mısır'da bu işin sonucunu belirleyecek aktörün yine ordu olması halinde(ki bu kuvvetle muhtemel), ülkenin Doğu Akdeniz, İsrail, Suudi Arabistan ve İhvan politikalarında köklü değişiklik beklentisinin iyimserlik olacağı gerçeği. Türkiye açısından ise böyle bir değişim (şimdilik bunu konuşmak için çok erken) avantajlı bir pozisyon açar.

        Mısır'daki gösteriler başkent Kahire'deki Tahrir Meydanı'nda yoğunlaşmış gözükse de ülkenin farklı şehirlerinden sesler yükseliyor. Hedefte doğrudan Abdülfettah Sisi ve rejimi var. Gösterilerde yankılanan "Git" ve "Halk düzenin yıkılmasını istiyor" sloganları da bunun en büyük kanıtı...

        Hatırlayanlarınız olacaktır. Saydığım iki slogan, 2011'de Tunus'ta başlayıp sonra başka Arap ülkelerine sıçrayan halk ayaklanmalarının temel simgesiydi.

        İLK KEZ SİSİ VE REJİMİ HEDEF ALINDI

        Cuma günü Kahire'de düzenlenen gösteriler aslında bir ilk. Sisi, başa geldikten sonra hem kendisi hem yönetimine karşı ilk kez bir halk eylemiyle sınanıyor. Yalnız bu gösterilerin kitlesel eylemler olduğunu söyleyemeyiz. Şimdilik küçük grupların katıldığı kısa süreli yürüyüşler şeklinde gerçekleşti.

        2016'da Tiran ve Senafir adalarının Suudi Arabistan'a bırakılmasının ardından da gösteriler düzenlenmiş ancak protestolar, direkt Sisi ve rejimini hedef almamıştı.

        Muhammed Ali Sisi'ye karşı

        Gösterilerden önce ülkenin genç işadamı Muhammed Ali sosyal medya aracılığıyla Sisi karşıtı videolar paylaştı.

        Muhammed Ali, 15 yıldır Mısır ordusunun ihalelerini alan bir isim. Yıllarca Sisi ile de iş yaptı. Ordudan alacağı yüklü miktarda para ödenmeyince, Mısır'ı tanıtan bir film çekme bahanesiyle İspanya'ya kaçtı. Ve süreç orada başladı.

        Sisi rejiminin ordudaki yolsuzluklarını bazı belgelerle gündeme taşıyarak gösteri çağrısı yaptı.

        Sisi de cevap olarak video içeriklerinin orduya hakaret olduğunu söyledi.

        Ancak sosyal medya üzerinden başlayan eleştiri yağmuruna engel olamadı. Bazı ünlü isimler de başkaldırıya ortak oldu. AmrWaked isimli sanatçının "Yeter artık Sisi" hashtagiyle yaptığı paylaşımlar da oldukça ses getirdi.

        Buna karşılık; Mısır medyası sosyal medyadaki rejim karşıtı videoların eski olduğunu iddia etti ama pek inandırıcı olamadılar.

        SERT VE KANLI MÜDAHALELERİN YERİNİ GÖZ YAŞARTICI GAZ ALDI

        Gösterilerde dikkat çeken bir başka husus; güvenlik güçlerinin müdahale tarzıydı. 2013'teki Rabia ve Nahda katliamlarını, darbe karşıtı gösterilere yönelik sert ve kanlı müdahaleleri düşünün. Bir de son gösterilerde Mısır güvenlik güçlerinin kalabalığı genel olarak göz yaşartıcı gaz ile dağıtmaya çalışmasını... İşte bu durum bazı soru işaretlerini de beraberinde getirdi.

        Gösterilerin asker ve polis içinde de destek gördüğü ve bu yüzden sert tepki verilmediğini savunan bir kesim var. Bu noktada Sisi'nin yukarıda zikrettiğimiz konuşmasını ve duyulan rahatsızlığı tekrar hatırlatalım.

        Ayrıca, gösterilerin daha büyük bir öfke patlamasına dönüşmemesi için Sisi yönetiminin çok sert müdahaleden kaçınılması yönünde karar aldığını düşünenler de mevcut.

        Bu arada, Sisi'nin New York'taki BM Genel Kurulu'na katılmak üzere Amerika'ya gitmesi, şimdilik ortada ciddi bir risk-devrim endişesi olmadığının da göstergesi olarak değerlendiriliyor.

        GÖSTERİLERİN ARDINDA YATAN NEDENLER NELER?

        Ekonomik boyutu

        -3 Temmuz 2013 askeri darbesini "devrim" olarak lanse etmeye çalışan ancak ülkeyi Mübarek döneminin de gerisine götüren Sisi yönetimi, göreve başladığından bu yana yolsuzluklar ve orduya yönelik harcamalarıyla gündeme geliyor.

        -Ülke ekonomisinin büyük bölümü ordu ve ona bağlı kuruluşlar tarafından yönetilirken, silahlanmaya ayrılan harcamaların artması mali sistemi daha da zor duruma sokmuş durumda.

        -Ülke ekonomisinin son 2 senede yüzde 5'lik bir büyüme kaydettiği belirtilse de bu 'olumlu durum' vatandaşa yansıtılmış değil. Halk halen ağır ekonomik şartlar altında eziliyor. Zengin ile fakir arasındaki uçurum giderek açılıyor.

        Mısır'ı daima ordu yönetiyordu, ekonomi de askerin tekelinde. Benzin, gıda, taahhütler, konut inşaatları ve aklınıza gelebilecek pek çok şey...

        Ordu Sisi'ye desteğini keserse, iktidarını sürdürebilmesi çok zor.

        Siyasi boyutu

        -Abdülfettah Sisi, başa geldiğinden beri siyasi baskılarla bütün muhalefeti susturdu ve pek çok muhalif ismin yurt dışına kaçmasına neden oldu. Üstüne bir de geçtiğimiz Nisan ayındaki anayasa değişiklikleriyle 2030 yılına kadar cumhurbaşkanı olarak kalmasının önü açıldı. Anayasal düzendeki değişiklikler uluslararası kamuoyunda ciddi eleştirilere neden oldu. Ama Sisi, arkasındaki ABD, BAE ve Suud desteğine güvenerek eleştirilere kulaklarını tıkadı.

        -Bütün siyasi muhalifler (solcular ve komünistler dahil) 'İhvancı oldukları' iddiasıyla baskılanarak ya cezaevine gönderildi ya da farklı uygulamalarla sesleri kısıldı.

        -2018'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde rejim destekçisi olanlar dahil, neredeyse muhtemel bütün isimlerin adaylığı engellendi.

        Tahrir Devrimi'nden sonra ülkeyi yöneten Askeri Konsey'in ikinci adamı Sami Anan ve eski başbakan Ahmet Şefik en çarpıcı iki örnek.

        Seçimlere "demokratik" görünüm vermek için Sisi'nin karşısında göstermelik tek bir adaya izin verildi.

        İnsan hakları boyutu

        -Darbeden sonra ülkeyi açık cezaevi haline getiren Sisi yönetiminin işkence uygulamaları da bir bir gün yüzüne çıkmaya başladı. Geçtiğimiz Şubat ayında idamla yargılanan ve daha sonra idam edilen gençlerden birinin mahkeme salonunda "Bana bir elektroşok cihazı verin sizi Enver Sedat'ı öldürdüğünüze ikna edeyim" sözü dehşetin en net kanıtlarından biri oldu.

        -Ülkenin ilk seçilmiş cumhurbaşkanı 17 Haziran'da mahkeme salonunda hepimizin gözü önünde hayatını kaybetti. Üstelik hemen hemen her duruşmada cezaevindeki insani koşullarının kötü olduğunu ve sağlık sorunlarını ifade ederek...

        -Geçtiğimiz Nisan ayında İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW)'nün Sina Yarımadası'ndaki insan hakları ihlalleri üzerine yayınladığı rapor dehşeti gözler önüne serdi. Rapora göre 2013- Aralık 2018 arasında Sina Yarımadası'nda 12 bin civarındaki tutuklama olayının 7 bin 300'ü Mısır yönetimi tarafından teyit edildi ancak bu tutuklamalar için bir gerekçe sunulamadı.

        Rakamlar sadece Sina'dan, gerisini siz düşünün...

        GÖSTERİLERİN DEVAMI GELECEK Mİ?

        Aslında Sisi, ülkeyi demir pençeyle yönetmeye başladıktan sonra halkın isyan etmesi için bütün siyasi ve sosyal zemini hazırladı.

        Şimdi haklı olarak herkesin aklında aynı sorular var; Gösterilerin devamı gelir mi ve bu gösteriler Sisi'nin sonunu hazırlar mı? Sisi giderse süreç nasıl işler? Ordu yine devreye girip devrimi kendi lehine çevirmeyi başarır mı? Özellikle de son dönemde Sudan ve Cezayir örnekleri ortadayken!

        Aslında, "Muhammed Ali'nin arkasında hangi güç var ve bu paylaşımları kimden cesaret - talimat alarak yapıyor?" sorusuna verilebilecek rasyonel bir yanıt, bizi Mısır'da bundan sonra neler yaşanabileceği konusunda önemli ipuçlarına götürür.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar