Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Takip edenler bilir. Filistin meselesini konuşurken önemli başlıklarımızdan birisi de “Filistin İç Barışı”dır.

        Farklı siyasi grupların kendi içindeki çekişmeler bazı dönemlerde çatışmaya dönüşmüş ve Filistinliler bir yandan İsrail’e karşı “varlık” mücadelesi verirken, öte taraftan siyasi ayrışmalarının sonucunda başka ağır bedeller ödemişlerdir.

        Uluslararası toplantılarda Türkiye başta olmak üzere ilgili ülkeler buna özellikle dikkat çekerek, “Filistin içindeki siyasi ve askeri ayrışmaların sona ermesi zorunludur” mesajı vermiştir.

        Fetih Hareketi ile konuştuğunuzda, İsrail işgali ve hukuksuzluklarıyla mücadele ederken kullandıkları yöntemlerin “stratejik” ve “makul” olduğunu düşünebilirsiniz. Zira Fetih’e destek veren ciddi bir kitle vardır ve onlar bu yöntemleri sağlıklı bulurlar.

        Hamas’ın argümanlarını dinlediğinizde ve 1948’den bu yana yaşananlara baktığınızda ise, “İsrail’in güç dışında bir dilden anlamayacağına”, “silahlı direnişin sona ermesi halinde Filistin mücadelesinin büyük zarar göreceğine” ikna olursunuz.

        Ana başlıklar dışındaki detaylarda da ciddi ayrışmalar görmek mümkündür. Bu iki ana siyasi akım dışında, pek çok farklı siyasi partinin de durumu buna benzerdir.

        Filistin halkının ve mücadelesinin gerçek dostları defalarca arabuluculuk yapmış, bu ayrışma ve çatışmaları ortadan kaldırmaya çalışmıştır.

        Bunu yaparken söylenen en kritik cümle şudur: ”Siyasi farklılıklarınız sizin zenginliğiniz olarak kalmalı! Bu farklılıklar bir ayrışma ve çatışma malzemesi olursa bundan sadece düşmanlarınız faydalanır.”

        Filistin’deki siyasi hareketler ne zaman uzlaşmaya kalksa İsrail panikler. Birlik hükümetinin kuruluş sürecinde bu tedirginliği, İsrail medyasını biraz takip edenler bile hissetmiştir.

        İsrail’in Gazze’ye yönelik Dökme Kurşun (2008), Bulut Sütunu (2012), Koruyucu Hat (2014) operasyonları olarak adlandırdığı saldırılarda binlerce Filistinli canından oldu.

        İsrail ordusu bir binayı hedef alırken içeride kaç Fetihçi, kaç Hamaslı, kaç İslami Cihad üyesi var diye bakmadı.

        Kendi içlerinde ayrışıp dönem dönem birbirlerine kurşun sıkan Filistinliler, İsrail karşısında sadece “Filistinli” olarak hedefti.

        Bu, küresel güçlerin hedefindeki pek çok ülkede farklı şekillerde yaşanmış ve yaşanmakta olan durumun küçük bir örneği…

        BÖLEMEZSEN, YUTAMAZSIN!

        Amerikan Başkanı Trump, hadsiz paylaşımlarına bir yenisini daha ekledi.

        Sam Amca alışmış… Kürtlere “siz şöyle yapacaksınız”, Araplara “siz biraz daha silah satın alın”, ötekine “siz biraz kavga edin”, berikine “siz artık barışın”, “size demokrasi getirdik” gibi emirler yağdırmayı sürdürüyor.

        Küresel bir mafya lideri gibi davrananların itaat edene mutluluk bahşettiğini görmedik. Karşı çıkanlara “had bildirmeye” çalıştığı ise malumunuz.

        Sağlıksız Twitter kullanıcısı Başkan Trump, "Eğer Türkiye Kürtleri vurursa, Türkiye'yi ekonomik yönden mahvederiz. 20 millik güvenli bölge kuracağız. Aynı zamanda Kürtlerin Türkiye'yi provoke etmesini istemiyorum” diyerek, “tehdit ve talimatlarına” bir yenisini daha eklemiş.

        Memleketimizden aldığı yanıtlar güzel…

        Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın anında sert tepki gösterdi.

        MHP lideri Devlet Bahçeli, “Türk milleti kimseden emir almaz. Aç kalabiliriz, ekonomik tehditlere maruz kalabiliriz. Ama size boyun eğersek bize yazıklar olsun. Hayat bize haram zıkkım olsun” dedi.

        Muhalefetin tepkisi de aynı tonda geldi.

        CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu: ”Bir sokak kabadayısının diliyle Türkiye'yi kimse tehdit edemez” derken, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de, "Trump'ın Türkiye'nin operasyon ihtimaline karşı sosyal medyadan yaptığı açıklama büyük hadsizliktir, terbiyesizliktir, talihsizliktir. Türk devleti Kürtlerle değil, teröristlerle mücadele ediyor" şeklinde konuştu.

        Bu olayda iyi bir sınav verdik.

        İçeride siyasi farklılıklarımız olabilir. Bazen bunlar “zenginlik” olmaktan da çıkabilir.

        Ancak dışarıya karşı bu dili koruduğumuz sürece güçlü kalacağımızı biliyoruz.

        Bu memleket ekonomik, siyasi veya askeri bir zarar gördüğünde, hangi siyasi görüşe sahip olduğumuz fark etmeksizin hepimiz birlikte bedel ödedik.

        Meselenin bu boyutunu kaçıran milletler ise bedel ödemeye devam ediyor.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar