Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ABD’nin Suriye’den çekilme kararı, (şayet uygulanırsa) bölgede yepyeni dengeler ortaya çıkaracak. Bunun işaretlerini sadece birkaç gün içinde gözlemledik.

        Suudi Arabistan’daki kabine değişikliği, BAE ve Bahreyn’in Şam’daki büyükelçiliklerini 7 sene sonra yeniden faaliyete geçirmesi, Sudan Devlet Başkanı Ömer El-Beşir’in, Putin’in verdiği uçakla Esad’ı ziyaret etmesi ve YPG/PKK terör örgütünün Rejim’le yeniden işbirliğine girme çabası bunların bir kısmı.

        Ortadoğu’daki tek karış toprak boşluk kaldırmaz. Birileri mutlaka doldurma teşebbüsünde bulunur.

        Türkiye’nin tüm bu denklemler içerisinde iki önemli avantajı var:

        REKLAM

        1- Sahadaki askeri varlığı ve bunu ÖSO (Suriye’ye ait bir yapı) ile koordineli yönetmesi.

        2- Dış politikada duygusallıktan uzak rasyonel ve hızlı refleksler ortaya koyması.

        Değişen dengeleri takip etmek, sahadan doğru bilgi almak ve bunun üzerinden yön tayin etmek çok kritik. Sadece geçtiğimiz hafta içerisinde yaşadığımız “Münbiç” hadisesi dahi durumu özetliyor.

        MÜNBİÇ MESELESİ

        Anlaşmaya göre ABD bölgeden çıkacak, ÖSO ve TSK Münbiç’e girecekti. Önce terör örgütü ardından Esad rejimi Münbiç’in Şam’a devredildiğini, kentte Suriye bayrakları dalgalandığını açıklayarak, Moskova toplantısı öncesi masaya “güçlü” oturmayı denediler.

        Rusya’dan gelen “memnuniyet” açıklaması da aslında ne yapılmaya çalışıldığını gösteriyordu.

        Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin başlıca gazeteleri, Suriye ordusunun Münbiç’e girdiğine yönelik haberleri, “Türkiye’nin planları Suriye ordusuna tosladı” - “Suriye ordusunun Münbiç’e girmesi Türkiye’nin hesaplarını alt üst etti” şeklinde duyurdu.

        REKLAM

        Her iki ülke de uzun süredir Suriye’de belli amaçlar peşindeydi. BAE ve Suudi askeri heyetlerinin Fırat’ın doğusunda PYD ve bazı Arap aşiretler ile görüşmeleri bir süredir gündemdeydi.

        Sahadan gelen bilgiler ise farklıydı. Suriye ordusu Münbiç’e yaklaşmış ancak kent merkezine giren askeri birlik olmamıştı. ABD askeri helikopterleri aynı saatte havada devriye geziyordu. Dolayısıyla YPG/PKK terör örgütü rejim ve belki başkalarının da koordinasyonunda Moskova toplantısı öncesi bir şey denemişti.

        SURİYE'NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ

        ABD ile varılan mutabakatın ne tür sonuçları olacağını takip edeceğiz. Suriye’de yeni politika üreten bazı Arap ülkelerinin Pan-Arabist çizgiye kayması muhtemel senaryolardan.

        Suriye’nin toprak bütünlüğünü başından itibaren savunan bölge ülkelerinin itidalli yaklaşımları ise yeni dengeleri lehimize çevirebilir.

        Türkiye'nin Suriye meselesinde müzakereler yaparken, başkalarının da Türkiye aleyhine diplomasi yürüttüğü gerçeğinden hareketle, doğru okumalar yapmayı sürdürmesi elzem.

        Bu bağlamda Moskova toplantısı sonrası Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, "Tüm terör örgütlerinin Suriye topraklarından temizlenmesi konusunda ortak irademiz var. Suriye ve bölgesel konularda Rusya ve İran'la yakın işbirliğine devam edeceğiz. Biz Astana garantörleri olarak, Suriye'nin toprak bütünlüğünü, siyasi birliğini savunuyoruz ve bunlara halel getirecek tüm çabalara da karşıyız" açıklaması dikkat çekici.

        Dünün Esad karşıtları, Türkiye düşmanlığıyla yeni bir çizgiye dönüyor. Arap milliyetçiliği politikalarının bölgeye nasıl şekil vereceği malum. Belki sadece 10 gün önce denklemin dışına itildiği düşünülen İran, buna karşı yeni bir denge olarak duruyor gibi.

        Mesele pek karışık. Daha da karmaşık hale gelebilir. Bazen; “Büyüdükçe budamak, kurudukça sulamak” icap ediyor.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar