Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sinema sanatı canavarları sever... “Meg: Derinlerdeki Dehşet”in gösterimde olduğu şu günlerde Habertürk sinema yazarı Mehmet Açar 2000'li yılların en iyi canavar filmlerini seçti. King Kong ve Godzilla gibi dev canavarların ağırlıkta olduğu listede komedi ve animasyonlar da var

        10. Pasifik Savaşı (Pacific Rim) 2013 - Yönetmen: Guillermo del Toro

        Uzaylı bir tür, okyanusun dibinde “paralel evrenler arası geçiş sağlayan bir geçit”ten çıkan canavarları kullanarak dünyayı ele geçirmeye çalışır. İnsanlar da canavarlarla savaşmak için iki insanın ortak zihinsel performansıyla yönetilen dev makineler yapar... Öyküyü fedakârlık, sevgi, aşk ve ekip çalışmasına övgü motifleri etrafında kuran G. del Toro, militarizmden, milliyetçilikten kaçmak için savaşı ABD ordusu üzerinden anlatmıyor. Bunun yerine, canavarlardan kaçmayı öneren politikacıları dinlemeyen bir ortak direniş hareketi fikrinden ilerliyor. Del Toro, seçtiği geniş açılı objektiflerin katkısıyla perdede 3D filmlerde alışık olmadığımız etkileyici bir alan derinliği yaratıyor. Canavarlarla dev makinelerin kapışmalarını yakın planlara boğmadan, resimli roman tadında kadrajlarla getiriyor karşımıza.

        9. Cehenneme Bir Adım (The Descent) 2005 - Yönetmen: Neil Marshall

        Bir yıl önce, iki arkadaşının hayatını kaybettiği trafik kazasından sağ kurtulan Sarah, beş kız arkadaşıyla birlikte bir mağara keşif turuna çıkar... Beş genç kadın Yeryüzü'nün derinliklerine uzanan mağaraya inmeye başladıklarında başlangıçta her şey yolunda gider. Ama geride bıraktıkları dar geçitin yıkılmasıyla dönüş yolunu kaybederler... Yönetmen Marshall'ın tarifi zor boğucu bir klostrofobi duygusu yarattığı bu karanlık film, sadece karakterler için değil kuşkusuz seyirci için de zor bir deneyim... Yeraltındaki dar tünellerde verilen yaşam mücadelesi, karanlıkta yaşayan bazı yırtıcı yaratıkların ortaya çıkmasıyla tam bir kâbusa döner. Mağara, kuşkusuz canavarlarla karşılaşmak istediğimiz belki de son yerdir...

        8. Slither 2006 - Yönetmen: Janes Gunn

        Dünyaya düşen göktaşının taşıdığı parazit, kasabadaki hayatı kısa sürede bir kâbusa çevirir... Parazit, önce otomobil satıcısı Grant'in bedenini sahiplenir. Grant'in karısı, her şeyin arı sokması nedeniyle olduğunu düşünür ama kocası ağır ağır bir canavara dönüşmeye başlayınca meselenin ciddiyetini anlar. Bu arada kasabadaki evcil hayvanlar da ortadan kaybolmaktadır. Polis devreye girse de uzaylı yaratıkların istilasını durdurmak kolay değildir... “Galaksinin Koruyucuları” serisinin yazarı ve yönetmeni James Gunn, yazıp yönettiği ilk uzun sinema filminde 1950'li yılların uzaylı istilası öyküleri başta olmak üzere birçok filme ve türe gönderme yapıyor. Gerilimle, korkuyu parodiyle birleştiriyor; canavar filmi klişeleriyle dalga geçiyor...

        7. Kong: Kafatası Adası (Kong: Skull Island) 2017 - Yönetmen: Jordan Vogt-Roberts

        MonsterVerse adı verilen serinin “Godzilla”dan sonra gelen ikinci filmi... “Canavar”ın içindeki sevgi, kuşkusuz yine ana temalardan biri. Ama bu kez anahtar duygu aşktan ziyade empati... Filmin ayırt edici özelliği bariz bir militarizm eleştirisi. ABD’nin Kafatası Adası'nı asker, sismik bomba ve silahla “keşfetmeye” gelmesi bu tavrın bir yansıması. Film boyunca militarizmin “düşman ve savaş yaratma” stratejisi eleştirel bir bakış açısıyla ele alınıyor. Kong’u yok etmek isterken, adanın ekolojik dengesinin bozulması ve daha kötü düşmanların uyandırılması, kuşkusuz çevreci içeriğin bir yansıması. İlk başta şuursuz dev bir canavar hissiyatı veren Kong, süreç içinde doğal yaşamı koruyan bir süper kahramana dönüşüyor.

        6. Cloverfield 2008 - Yönetmen: Matt Reeves

        Senaryosunu Drew Goddard'ın yazdığı “Cloverfield” türün temel özelliklerini taşıyan bir canavar filmi... New York'ta bir gece aniden ortaya çıkan ve nereden geldiği belli olmayan canavarımız, King Kong ve Godzilla'nın akrabası gibidir. Büyük binaların arasındaki caddelerde dolaşır, ortalığı yıkar geçer. ABD silahlı kuvvetlerine tek başına karşı koyacak kadar güçlü ve vahşidir. Bu arada, etrafta daha küçük canavarlar da görülür... “Cloverfield”in eski usul canavar filmlerinden aslında tek bir farkı var: o da her şeyi amatör video kayıtlarından izliyor olmamız... Sonuçta, kamerayı kullananlar da canavardan kaçar... Hikâye olarak, türe farklı ya da yeni bir hava getirdiğini söylemek imkansız. Ama yönetmen Matt Reeves, el kamerası estetiğini canavar filmleri alt türüyle birleştirmekte gerçekten çok başarılı...

        5. İstila (Monsters) 2010 - Yönetmen: Gareth Edwards

        Jüpiter'in uydusu Europa'ya gönderilen uzay aracı dönüşte Meksika'ya düşer. Araçtan çıkan yaşam formları yakın çevreye yayılır. Meksika – ABD sınırı yasak bölge haline gelir. Olaydan yıllar sonra Amerikalı bir turist, bölgeyi bilen gazetecinin rehberliğinde sınırı geçmek ister... İşte gerçek anlamda alternatif bir canavar filmi... Orijinal adı itibarıyla “canavarlar” başlığını taşıyan film, kuşkusuz seyircide canavar göreceği imajını uyandırıyor öncelikle. Senaryoyu da yazan Gareth Edwards, biraz da bu beklenti üzerine kuruyor öyküsünü ve film boyunca zihinlerimizdeki “uzaylı canavar fikrini” sorguluyor. Dünyadaki yaşam formlarına pek benzemeyen bu canlılara, aslında canavar demek zor. Yönetmen Edwards'ın filmin özel efektlerinde bizatihi çalıştığını belirtelim.

        4. Godzilla 2014 - Yönetmen: Gareth Edwards

        Bizi Japonların ulusal hazinesi Godzilla’nın köklerine götüren bu Hollywood uyarlaması, felaket, savaş ve gerilim türlerini bir araya getiriyor. 1954 yapımı ilk “Godzilla”, Japonya’nın 2. Dünya Savaşı'nda yaşadığı atom bombası travmasından doğan bir canavardı. Film bu bağlantıyı daha da derinleştiriyor; Godzilla'yı nükleer silahları geliştiren insanlığa karşı “doğanın dengeleyici gücü” olarak sunuyor... Yönetmen Gareth Edwards bazı sahneleri izlenimci ressamları andıran sisli, yağmurlu, bulutlu havalarda çekmiş. Özellikle canavarların solgun renklerin arasında görünüp kaybolduğu karanlık, loş atmosfer etkileyici.. Godzilla’nın yüzünü, bedenini, sesini tasarlarken ilk filmden ilham alınması iyi sonuç veriyor. Üstüne düşen görevi yerine getiren karizmatik Godzilla'nın insanlara karşı ümitsizliği ve kayıtsızlığını da unutmamak gerekiyor.

        3. King Kong 2005 - Yönetmen: Peter Jackson

        1933 yılında eknonomik bunalımın sürdüğü günlerde film çekmek için Kafatası Adası'na giden Amerikalı sinemacılar dev goril King Kong'la karşılaşırlar. Adanın kralı Kong, işsiz ve parasız bir vodvil oyuncusu olarak ekibe katılan sarışın güzel Ann'e (Naomi Watts) âşık olur... Artık Ann'in koruyucusudur. Önceki filmlerin aksine Kong ile sarışın arasında karşılıklı bir duygu bağı oluşur...

        1933 tarihli ilk “King Kong”, “Güzel ve Çirkin” masalının serbest bir yorumuydu. Peter Jackson da orijinal filmin havasına sadık bir yeniden çevrimle geldi karşımıza. Dev gorille Ann arasındaki ilişkiye odaklandı. Yalnızca gorilin sarışına duyduğu tutku dolu aşk değil, sarışının Kong için neler hissettiklerini de anlattı. Dev goril, “performans yakalama tekniği” ve Andy Serkis’in katkısıyla gerçekçi bir biçimde karşımızdaydı.

        2. Sevimli Canavarlar (Monsters Inc.) 2001 - Yönetmen: Pete Docter, David Silverman

        Dolap kapılarının ardındaki canavarlar, çocukluk çağının sık rastlanan korkularından biridir... Film. dolap kapılarından çıkarak çocukları korkutan ve böylelikle canavarlar ülkesinin enerji ihtiyacını sağlamaya çalışan iki arkadaşın serüvenlerini anlatıyor. Onlarla birlikte dünyaya canavarların gözünden bakıyor, dolap kapılarının arkasındaki hayatı görüyoruz. Film sadece çocukların canavar korkusunu yenmesine yardımcı olmuyor, “ötekileştirdiğimiz” insanlara karşı önyargılarımızı sorgulamamızı da sağlıyor. Üstelik bunu öğretici bir tavırla değil, eğlenceli ve güzel bir öykü çerçevesinde yapıyor. “Canavar - çocuk kardeşliği”ni ilan eden film, büyükler için de eğlenceli ve komik.

        1) Host (Gwoemul) 2006 - Yönetmen: Joon-ho Bong

        ABD üssünün kirli atıklarının atıldığı nehirde ortaya çıkan bir canavarın hikâyesi... Canavarın amacı, bütün canlılar gibi beslenmek ve hayatta kalmak. Karada da hareket edebiliyor olması onu tam bir insan avcısı haline getiriyor. Türkiye'de İngilizce adıyla bilinen “Host”, bir aileyle canavar arasındaki husumeti anlatıyor daha çok... Güney Koreli yönetmen Joon-ho Bong Amerikan canavar filmi klişelerinin bazılarını kullanırken bazılarıyla da dalga geçiyor... Ama seyirciye sağlam bir canavar filmi seyrettirmeyi ihmal etmiyor. Canavarın gündüz vakti, nehirden çıkıp şehirdeki ilk saldırısını gerçekleştirdiği o harikulade sekansın bir benzerine rastlamak gerçekten zor. Amerikan canavar filmi geleneğinin nasıl yıkılıp yeniden yapılandırıldığını görmek istiyorsanız “Host”u kaçırmayın.

        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar