Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Neden ilaç olmayan bir şeyi ilaçmış gibi içtiğimizde iyi oluruz? Halbuki etkisiz bir hap, bir kaşık dolusu şekerli su ya da bir damla tuzlu sudan başka bir şey değildir bu.

        Bu konuda çeşitli teoriler var. Mesela başucumuza gelen beyaz önlüklü doktorların gösterişli duruşu, herhangi bir etkiyi tetiklemek için yeterince ikna edici olabilir. Bize, bu uygulama ya da ritüelin vücudumuz ya da zihnimiz üzerinde bir etkisi olacağı söylenir ve eğer buna canı gönülden inanırsak, o hapı ya da sıvıyı yutmak tam olarak bu etkiyi doğurabilir. Neticede cadılar, şamanlar ve diğer büyücülerin de plasebo ticareti yaptığı aşikâr değil mi?

        Aslında tüm bunların basit bir açıklaması var: İlacın kimyası, beyinde salgılanan kimyasallar tarafından çoğaltılır; Fabrizio Benedetti’nin “umut molekülleri” olarak adlandırdığı şeyin etkisidir bu.

        1785, “plasebo” teriminin ilk kez tıbbi bir sözlükte yer aldığı yıldı. Bu sözlük, George Motherby’ye ait New Medical Dictionary’nin genişletilmiş ikinci baskısıydı ve bu kelime, Motherby’ye göre “alelâde bir yöntem ve ilaç” anlamına geliyordu. Bu ilk bakışta doğrudan ilaç aleyhine olmasa da büyük oranda önemsiz, etkileyici bir tarafı olmayan, olumsuz bir ifade gibi görünüyordu çünkü kelime hali hazırda olumsuz bir çağrışıma sahipti. “Memnun edeceğim” anlamına gelen plasebo, paragöz kilise adamlarının cenazelerde Mezmur’u söylemek için yakınlarını kaybeden insanların parasını aldığı Ortaçağ’dan beri süregelen ikiyüzlülük, yaltakçılık ve vurgunculuğu ifade ediyordu.

        Öte yandan, Lancet’ta yayımlanan 1954 tarihli bir makalede, plasebo etkisinin yalnızca “zeki olmayan veya elverişsiz hastaların” tedavisinde yararlı olduğu belirtilmişti. Bunlar şimdi gülünç tabii. Oregon Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nden Ann Helm’e göre, tıbbi reçetelerin yüzde 35 ila 45’i plasebodur. Bu tahmin 1985’te yapılmıştır. 2003’te yayımlanan ve yaklaşık 800 Danimarkalı hekimle yapılan bir anket de bu hekimlerin neredeyse yarısının yılda on ya da daha fazla kez plasebo reçete ettiğini ortaya koymuştur. 2004 yılında British Medical Jourmal’da yayımlanan başka bir araştırma ise İsrailli doktorların yüzde 60’ının hastalarına plasebo yazdığını, bunların yarısından fazlasının da ayda bir veya daha fazla kez bunu yaptığını belirtmiştir. Bu doktorların yüzde 94’ü, plaseboyu etkili bir tedavi yöntemi olarak gördüklerini söylemiştir.

        AKIL SIR ERMEYEN 13 ŞEY (Michael Brooks / Çev: R. Aslı Koruyucu-Bilhan Gözcü / Düşbaz Kitap)
        AKIL SIR ERMEYEN 13 ŞEY (Michael Brooks / Çev: R. Aslı Koruyucu-Bilhan Gözcü / Düşbaz Kitap)

        ÇÖZEMEDİĞİMİZ ÇOK ŞEY VAR

        2022 yılındayız ve ilk kez 250 yıl önce adı geçen bir kavramın içeriğini henüz tam olarak çözebilmiş değiliz. Hayatımızda akıl sır ermeyen tek şey plasebo değil elbette. Daha sayısız kavram, olgu, olay, nesne ya da gelişme uzun süredir açıklanmaya muhtaç. Sussex Üniversitesi Kuantum Fiziği alanında doktora derecesi olan, kompleks bilimsel araştırmaları ve bulguları kamuya açıklamasıyla tanınan İngiliz bilim yazarı, yayıncı ve gazeteci Michael Brooks’un kitabı, bu minvalde akıl sır ermeyen 13 “şey”i içeriyor. “Akıl Sır Ermeyen 13 Şey,” yalnızca bilimle ve bilim tarihiyle ilgilenenler için değil, bilimin metafiziğiyle ilgilenenler için de önemli bir kitap. Kitaptaki başlıkları şöyle bir sıralamakta fayda var zira birisi mutlaka sizin ilgi alanınıza girecektir:

        Kayıp Evren: Kozmosun yalnızca yüzde 4’ünü açıklayabiliyoruz.

        Pioneer Anomalisi: İki uzay mekiği fizik yasalarını takmıyor

        Değişken Sabitler: Evrene ilişkin kanaatimizi sarsıyor

        Soğuk Füzyon: Dertsiz tasasız nükleer enerji

        Yaşam: Bir torba kimyasaldan daha fazlası mısınız?

        Viking: NASA’daki bilim insanları Mars’ta yaşam izi buldular. Sonra fikirlerini değiştirdiler.

        Wow! Sinyali: Yoksa ET bizimle çoktan iletişime geçti mi?

        Dev Virüs: Yaşamın tarihini baştan yazacak bir ucube

        Ölüm: Evrimin öz yıkımla arasındaki mesele

        Seks: Üremenin daha iyi yolları da var

        Özgür İrade: Kararların, senin kendi kararların değil.

        Plasebo Etkisi: Kimler oyuna getiriliyor?

        Homeopati: Saçma olduğu ortada, neden kaybolup gitmiyor?

        REKLAM

        ANA MOTİF BİLİNMEYEN

        Brooks, kitabına yazdığı önsözde aslında “bilinen”in değil, “bilinmeyen”in bilimi ileri taşıdığını söylüyor.

        Onun anlattığına bakılırsa 1500’lerde, gökyüzüne dair bir dizi anomali, gökbilimci Nicolaus Copernicus’u Güneş’in Dünya’nın etrafında değil de Dünya’nın güneşin etrafında döndüğünü fark etmeye yöneltmişti. 1770’lerdeyse kimyager Antoine Lavoisier ile Joseph Priestley, zamanının tüm teorilerine meydan okuyan deneysel sonuçlarla oksijenin varlığına ulaşmıştı. Birçok insan on yıllar boyunca Güney Amerika’nın doğu kıyısı ile Afrika’nın batı kıyısı arasındaki yapboz parçası şeklindeki tuhaf benzerliği fark etmişti fakat 1915 yılına kadar kimse çıkıp da bunun tesadüften daha fazlası olabileceğine dikkat çekmemişti. Alfred Wegener’ın aydınlatıcı gözlemi, levha tektoniği ve kıta kayması teorilerimizi beraberinde getirmişti; bu, jeoloji biliminin “pul koleksiyoncusu”nu andıran doğasını bir çırpıda ortadan kaldıran ve bu bilime Yeryüzü’nün milyarlarca yıllık tarihini inceleyebileceği, birleştirici bir teori sağlayan bir gözlemdi. Charles Darwin, doğal seçilim yoluyla evrim teorisi ile biyoloji için benzer bir başarı göstermişti; hepsini birbirine bağlayamadan Yeryüzü’ndeki yaşamın çeşitliliğini açıklama devri birdenbire sona ermişti. Bu, sadece bir deney ve gözlem meselesinden ibaret değil; düşünsel anomaliler de vardır. Örneğin iki teorinin uyumsuzluğu, Albert Einstein’ı görelilik teorisini; uzaya, zamana ve evrenin uçsuz bucaksız bölgelerine bakışımızı sonsuza dek değiştiren devrimci teoriyi tasarlamaya yöneltmiştir.

        Einstein’a Nobel Ödülü’nü getiren görelilik değildi. Ona bilimin en büyük övgüsünü sağlayan başka bir anomaliydi: Isı ışınımının tuhaf doğası. Isıya dair gözlemler, Max Planck’ın ışınımının öbekler veya kuanta halinde bulunabileceğini önermesini sağlamıştı. Planck’a göre bu kuantum teorisi iyi bir matematiksel numaradan biraz daha fazlasıydı fakat Einstein bu teoriyi, böyle bir numaradan çok daha fazlası olduğunu göstermek için kullandı. Planck’ın çalışmasından ilham alan Einstein, ışığın kuantumla ilişkili olduğunu ve deneylerin her bir kuantum enerji paketini ortaya çıkarabileceğini kanıtladı. Kendisine 1922 Nobel Fizik Ödülü’nü kazandıran, evrenin maddelerinin bloklarından oluştuğunu ortaya koyan bu keşifti.

        “Bilimin geleceği, akla yatmayan şeylerin tanımlanmasına bağlıdır; anomalileri açıklama çabalarımız, tam olarak bilimi ileriye götüren şeylerdir” diyor Brooks: “Çıkmazda olduğunu kabullenmek, bilim insanları için pek kolay olmuyor; bunu, yeni ve heyecan verici bir yolun ilk adımı olarak görme alışkanlığını kaybettiler. Ancak bunu bir kez yaptıktan ve meslektaşlarınızı da kaçınılan sorunu gururla görmezden gelmelerine engel olarak çözümüne yardımcı olmaya teşvik ettikten sonra yolculuğunuza devam edebilirsiniz. Bilimde, çıkmaza düşmek ileriye doğru büyük bir sıçrama yapmak üzere olduğunuzun bir işareti olabilir. Akıl sır ermeyen şeyler bir bakıma önem arz eden tek şeylerdendir.”

        Bugüne kadar 18 dile çevrilen, titizlikle araştırılmış ve incelikle yazılmış maddelerden oluşan bu kitap, bilimin gerçekte nasıl işlediğine dair bir pencere aralarken önemli tartışmalara da zemin hazırlıyor…

        REKLAM

        *

        İKİ TAVSİYE

        Türkiye’nin önce gelen çevirmenlerinden, tiyatro eleştirmenlerinden yazar Seçkin Selvi’nin hayatını kaleme aldı Zeynep Miraç. “Yürekli, dirençli ve azimli bir kadının ödünsüz yaşamını” okuyacaksınız. Şu sıralar merak sardığım Franco diktatörlüğü dönemini anlatan bir roman daha… Yaşayan İspanyol edebiyatının gözde ismi Carlos Ruiz Zafon, ülkesinin karanlık günlerine, 1940’lara götürüyor bizi. “Unutulmuş Kitaplar Mezarlığı”nın bir parçası bu roman…

        Seçkin (Zeynep Miraç / Doğan)
        Seçkin (Zeynep Miraç / Doğan)
         Cennet Mahkûmu (Carlos Ruiz Zafon / Kırmızı Kedi)
        Cennet Mahkûmu (Carlos Ruiz Zafon / Kırmızı Kedi)
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar