Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hasta doktora sorar: Ne kadar yaşayacağım?

        Doktor cevap verir: On…

        Hasta: On ne? Yıl? Ay? Hafta?

        Doktor: On, dokuz, sekiz, yedi…

        Bunun, arkadaş ortamlarında anlatılabilir bir fıkra olması garip evet. Ama bu kara mizah, başkalarının bozuma uğramasından keyif duyabilmemizden kaynaklanan suçluluğu, bunu sosyalleştirerek, arkadaşlarla paylaşılabilen bir şaka biçimine sokarak ve böylece daha kabul edilebilir kılarak hafifletmiş oluyor. Bunun yanı sıra, ölüm karşısında gülmekten ve böylece kendi ölümümüzü hafifletilebilir kılmaktan kazançlı çıkmanın da bir mutluluğu var. Ölüm karşısında şaka yapmak, onu kesip biçerek küçültmek ve üzerimizdeki korkutucu gücünü azaltmaktır aslında.

        Pek çok kitabı Türkçe’ye çevrilen en önemli İngiliz edebiyat eleştirmenlerinden Terry Eagleton bu kitabında bizi neyin neden güldürdüğünü, çok zengin örnekler ve felsefi altyapısıyla anlatıyor: Mizah.

        “Kahkaha, ölümümüzün yanı sıra genel fiziksel güçsüzlüğümüzü de biraz telafi ediyor” diyor Eagleton; “Nitekim Friedrich Nietzsche, insan hayvanının gülecek tek kişi olduğunu, çünkü çok berbat biçimde acı çektiğini ve ıstırapları için bu çaresiz palyatifliği hayal etmesi gerektiğini belirtmişti. Bununla birlikte darağacı ve mezarlık mizahı, ölümü kabullenmeme durumundan daha fazlasını içerir. Ölümü üstünkörü bir şakayla kesip biçerek küçültmek, ayrıca bize verdiği rahatsızlıktan dolayı ondan hıncımızı çıkarmaktır.”

        Tabii bunlarla yetinmiyor Eagleton. Ölüm üzerinden mizahı okumaya Freud ve diğerleriyle devam ediyor. Zira korktuğumuz şey, bilinçdışı arzumuz da olabilir.

        MİZAH (Terry Eagleton / Ayrıntı)
        MİZAH (Terry Eagleton / Ayrıntı)

        GÜLMEK AĞLAMAKTAN MI EVRİLDİ?

        Ölüm, yazarımızın mizahı ele aldığı açılardan sadece küçük bir parça. Bir kere öncelikle neden ve nasıl güldüğümüze bakmak gerekiyor ki o da bunu yapıyor.

        Ona göre kahkaha, kontrol edilemez bir ivme kazanabilir. Öyle ki bir süre sonra artık neye gülüştüğümüzü tam olarak bilemeyiz ya da sadece gülüyor olduğumuz için güleriz. Fransız feminist Annie Leclerc’ten alıntı yapan Milan Kundera’nın, “kahkaha o kadar gülünç ki bizi güldürdü” dediği şey bu. Ayrıca bir de bulaşıcı kahkaha durumu var; sırf başkası güldüğü için güleriz ve onun neyi ne denli komik bulduğunu bilmeye ihtiyaç duymayız.

        Aslında, gülmeyi ve ağlamayı ayırt etmek her zaman kolay değildir” diyor Eagleton. Charles Darwin, duygular konusundaki çalışmasında kahkahanın kolayca kederle karıştırılabileceğine ve her iki durumunda bol miktarda gözyaşı seli içerebilirliğine dikkat çekiyor. Antropolog Desmond Morris, “Çıplak Maymun”da, kahkahanın aslında ağlamaktan evrildiğini ileri sürüyor. Kahkaha, kısacası, her zaman gülmek meselesi değil. Çin, Afrika, Sibirya ve diğer yerlerde çok sayıda ölümcül gülme krizi salgını meydana gelmiş, iddia edildiğine göre binlerce insan bile ölmüştür. 1962’de, o sıralar Tanganika denilen ülkede ortaya çıkan böyle bir salgın, aylarca tüm okul bölgelerini felce uğratmıştı.

        Thomas Hobbes, “Leviathan”da kahkahaya bir yüz ekşitmesi diyor. Kahkahalarla çığlık atan, nefes nefese kalan, bazen de kalp krizi geçiren insanlardan söz ederiz. Laurence Sterne’in “Tristram Shandy Beyefendi’nin Hayatı” kitabının anlatıcısına kulak verelim: “Bir keresinde öylesine güldüm ki bir damarım çatlamıştı ve iki saat içinde dört kadeh kan kaybettim.” Romancı Anthony Trollope, komik bir romana gülmekteyken felç geçirdi ki bu da kendi okurlarının pek azının etkilenebileceği bir talihsizlikti.

        PAPA VE CLINTON AYNI GÜN ÖLÜR

        Mizahla cinsellik, atbaşı gidiyor çağımızda. Dolayısıyla Eagleton’un da bu konu üzerinde durması kaçınılmaz. Freud’a göre mizah bastırılmış dürtünün serbest kalmasından ortaya çıkar, müstehcen veya küfürlü şakalarda ise baskının gevşemesinden kaynaklanır. Küfürlü (dine aykırı) şakalar aynı zamanda bu tür engellemeler karşısında gevşememize de izin veriyor. Papa’nın ve Bill Clinton’ın aynı gün öldüğü fıkrayı aktarıyor Eagleton.

        Fıkraya göre bu ikili aynı gün ölürler ama bürokratik bir hata yüzünden Clinton cennete gönderilirken papa cehenneme gönderilir. Ancak hata hızla düzeltilir ve iki adam birbirine zıt yönlerde yürürken kısa bir konuşma yapmayı başarırlar. Papa, Bakire Meryem’i görmeye ne kadar istekli olduğunu söyleyince, Clinton ona sadece 10 dakika geç kaldığını hatırlatır.

        Anlamadım, diyorsanız gülmüyorsunuzdur da. Ama merak etmeyin, bu konuda sizi destekleyen de çok. Henri Bergson, tüm mizahın gerçekten de aşağılamayı amaçladığını, bunun da gizli Farmasonluk veya aşağılayıcı bir bakış açısını paylaşanlarla suç ortaklığı biçimini içerdiğini ileri sürüyor. Bu teoriye göre, düşüncesizce otomatikleşmiş, takıntılı, köşesine takılıp kalmış, koşullara adapte olamayan insanlara ve şeylere güleriz. Kendi köşesine tıkılıp kalan eksantrik böyle bir örnektir ve mizahın amacı bu olağanüstü halleri gülünç olanın gücüyle tekrar hizaya sokmaktır. Böylece kahkaha, sosyal sapmayı engelleyen, karakter ve davranış katılıklarını azaltan ve dolayısıyla modern toplumların talep ettiği psikolojik yumuşaklığı üreten bir sosyal düzeltici olarak hareket eder. Zaten Bergson’a göre komedi bir duygu değil zekâ meselesidir.

        “Mizah, basitçe, şiirde olduğundan daha fazlası değildir, bir bilmece değildir” diyor Eagleton; “Niçin gülüştüğümüz hakkında nispeten inandırıcı ve mantıklı bir şey söylemek mümkündür.” Kitabında da edebiyattan felsefeye çok zengin desteklerle bunu yapmaya çalışıyor. Becerip becermediğine siz karar verin.

        *

        İKİ TAVSİYE

        Asteğmen Kubilay’dan Sabahattin Ali’ye, 50 maddede Türkiye Cumhuriyeti’nde işlenmiş siyasi cinayetlere odaklanıyor kitap; bugünü daha iyi anlamak için önemli. Artık hiçbir yerde olmayan bir ada ülkesinin 40 yıllık konsolosunun yaşadıklarını okuyoruz diğer kitapta.

          50 Maddede Siyasi Cinayetler (Orhan Tüleylioğlu / Karakarga)
        50 Maddede Siyasi Cinayetler (Orhan Tüleylioğlu / Karakarga)
         Bay Konsolos (Mahmut Şenol / H2O)
        Bay Konsolos (Mahmut Şenol / H2O)
        Yazı Boyutu

        Diğer Yazılar