Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Sağdan sola tüm siyasi partiler HDP’ye PKK ile organik bağını koparması, terörle arasına net bir mesafe koyması çağrısı yapıyor uzun süredir.

        MHP ve AK Parti’den sonra İYİ Parti ve CHP içinden bir kanat da bu konuda net bir tavır gösteriyor artık.

        İYİ Parti'de HDP ile aynı ittifak içinde görülmeme hassasiyeti giderek yükseliyor.

        Muharrem İnce’nin kuracağı parti ve istifa eden 3 vekilin HDP ile yakınlığa karşı yükselttiği büyük itiraz, CHP’nin pozisyonunu da giderek daha fazla zora sokuyor.

        Daha önemlisi HDP’nin içinde de bir başkaldırı başladı. Görevden alınan ve şu an cezaevinde olan eski Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen, destek görmesi durumunda yeni bir parti kurabileceğinin sinyalini verdi.

        Toplumda da çok geniş destek bulan bu meşru baskı, HDP üzerinde de etki yapacak mı? Yoksa MHP’nin önerisi ile parti kapatma seçeneği mi güçlenecek? Önümüzdeki dönemin en kritik sorularından biri bu…

        HDP tabanından gelecek oylar Millet İttifakı’nın yüzde 50+1’i yakalaması için hayati önemde ve HDP yöneticileri bu sefer açık ve şeffaf bir ittifak istediklerini söylüyor.

        Tüm bu tablodan çıkan tek sonuç var: HDP’nin demokratik meşruiyete sahip bir partiye dönüşmesi kendi geleceği açısından artık tek yol olarak görünüyor. Vebalı bir parti pozisyonuna düşmesinin sadece Cumhur İttifakı’ndan gelen eleştirilerle alakalı olmadığını, kendi yaptığı hatalardan kaynaklandığını görme zamanı geldi de geçiyor…

        İşte tam da bu atmosferde HDP muhalefet partileriyle bir görüşme turuna başladı. HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan öncülüğündeki heyet, dün önce Meclis Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop, ardından da Saadet Partisi heyeti ile görüştü.

        Buldan, görüşmelerin amacını “Demokrasi ittifakı arayışı” olarak nitelendirdi ve “Demokratikleşme alanında muhalefet partilerinin ortak bir zeminde buluşabilmelerinin önünü açmaya çalışıyoruz” dedi.

        HDP’nin görüşme turlarına CHP ile değil de Meclis Başkanı Şentop ve Saadet Partisi ile başlaması tesadüfi bir tercih değil. Belli ki HDP hakkındaki olumsuz algıyı kırmaya çalışıyorlar. Gelecek, Deva ve Cumhuriyet Halk Partisi ile de görüşeceklermiş. İYİ Parti içinse “Randevu isteyeceğiz ama olursa belki daha sonra” demişler.

        Unutmayalım ki bu görüşmelerde söz konusu partilerin de PKK ile ayrışma noktasında HDP’den talepleri olacaktır. Eğer ki HDP siyaset turlarını Selahattin Demirtaş ile ilgili AİHM kararına destek bulma arayışı ile sınırlı tutar ve partiyi dönüştürmezse ne kendileri ne de Türkiye demokrasisi adına verimli olmaz.

        Ayhan Bilgen, dün İnternet Haber’e verdiği röportajda “Türkiye’den ayrılma talebi ve şiddet konusunda kamuoyunda ikna edici bir mesaj verilerek mesafe alınamıyorsa, toplumu suçlamayacağımıza göre dönüp kendimize bakmalıyız” diyor. Bu son derece haklı bir çıkış.

        HDP açısından bu görüşme trafiği şapkayı önlerine koyup düşünmeleri için iyi bir fırsat…

        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00
        Yazı Boyutu

        'Meyhane' yasağı meselesi

        'Meyhane' yasağı meselesi
        0:00 / 0:00

        “Meyhanelere 'meyhane' demek yasaklanıyor” haberinin sosyal medyada gündem olduğunu görünce bu ne tuhaf bir yasak diye düşündüm.

        Sonra Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın konuyla ilgili açıklamasını okudum; tam olarak şöyle demiş: “Alkol ve tütün satışı yapıldığını gösteren reklam niteliğindeki tabela ve ayaklı panoların kullanımı ile ‘meyhane, tobacco shop, nargile cafe’ gibi isimlerin dükkân ismi olarak verilmesinin önüne geçilecek.”

        Yani sadece meyhanelere ilişkin bir yasak yok, nargile kafeler ve tütün satış noktaları da bu kapsamda…

        Fakat bu karar AK Parti’nin hayat tarzına bir müdahalesi olarak algılandı ve kültürel boyutu da hatırlatılarak tepki gösterildi.

        Örneğin oyuncu Cem Davran, “Meyhane derin, büyülü, özel bir kelimedir. Dil mahallemizin en şık abilerindendir” dedi.

        Kimileri şair Nedim’den, Yahya Kemal Beyatlı’dan mısralar paylaştı… Kısacası meyhanelerin Türkiye’nin kültürel zenginliklerinden biri olduğuna atıf yapıldı.

        Devletin halk sağlığı konusunda attığı adımlar elbette önemli ama bizim gibi muhafazakârlık-sekülerlik tartışmasının siyasetin merkezine oturduğu toplumlarda bu tür yasaklar daha ziyade politik baskı ya da hayat tarzına müdahale olarak algılanıyor.

        İktidarın bu kararı almasındaki niyet dini kaygılar değil de halk sağlığı merkezli ise bu durumu çok şeffaf biçimde anlatmalı, hatta kamuoyunu ikna ederek adım atmalılar.

        Dünyadaki emsal kararlara da bakmak lazım. Sigara satışları konusunda gelişmiş ülkelerde çok sert kısıtlamalar olduğunu biliyoruz ama tabelalar konusunda nasıl bir uygulama var? Örneğin ‘pub’ tabelasını asmayı yasaklıyorlar mı? İşin turizm boyutu da hesaba katılarak her yönüyle açık biçimde konuşulması gerekiyor.

        Aksi halde özellikle alkole vergi zammı, satışlara saat sınırlaması ya da 'meyhane' tabelalarının kaldırılması gibi adımlar seküler kesim üzerinde açık baskı olarak algılanıyor ve AK Parti’nin hanesine eksi yazıyor.

        Fuat Oktay’ın niyetinin muhafazakâr yaşam tarzı dayatması olduğunu zannetmiyorum ama kamuoyu tepkisi hesaplanmadan hızlı alınmış bir karar gibi görünüyor. Gözden geçirilmesinde fayda var.

        Diğer Yazılar